Bu ülkeden bir İbrahim Koreli geçti...
Doğru bildiğini hep söyledi...
Bir arkadaşı, Kıbrıslı deyişiyle “... Birini miş kıracak, birini miş üzecek, hiç umuru olmaz, doğru neyse söyler” dedi O’nun için...
Alemi, ahkamı, akşamcılığı gerçek bir Kıbrıslı gibi sevdi ve yaşadı...
Güzelyurt – Lefke Bölgesi’nde “sendika” dendi mi, akla ilk gelen isim O’ydu...

-*-*-

Çok büyük grevlere ve çok büyük emekçi kazanımlarına imza attı...
Bana iki kez kızdı ve küser gibi yaptı ama sohbeti hiç kesmedi...
Az biraz kırgın olduğuna inanırım ve üzülürüm...

-*-*-

Kıbrıslı duygusallığıydı tartışmamız aslında...
Ve benim, eski patronumu fazlasıyla savunmaya çalışmamdı belki...
Başkanı olduğu Tarım – Sen’i suçlar gibi konuşmuş ve “sizin de suçunuz yok mu narenciyenin tükenişinde?” demiştim.
Çok kızmıştı!
Parmağını da sallayarak, “Patronları savunmayacaksııııın” demişti...

-*-*-

En son; sanırım yılbaşından önceydi.
Güzelyurt’ta Erkin’in Street Bar’ında karşılaşmıştık...
Çok sevdiği ve adeta sloganı yaptığı; efsane solcu lider Naci Talat’a ait “Kimdir be bunlaaaar?” sözünü üç dört kez söylemişti, içkilerimizi yudumlarken...
Ama “kimdir be bunlar?” diye adeta nara atarken, aslında “ahhh çeker” gibiydi.
Bir büyük mücadelenin kaybedildiğini anlatır gibiydi sanki.

-*-*-

Son zamanlarda çok sessizdi aslında...
Çok fazla konuşmazdı...
Ama her zaman çok şıktı...

-*-*-

Siyasetimizin en doğru, en düzgün, en dürüst, en temiz isimlerindendi...
Belki çok iktidara gelmemiş olmalarındandır ama bu ülkede siyasetin en “şaibesiz” isimleri genelde Toplumcu Kurtuluş Partisi kökenliler olmuştur...

-*-*-

Yine ayıptır söylemesi, içlerinden “kişisel çıkar peşinde koşan” belki bir ya da iki “kirlenmiş isim” sayabilirsiniz...
Doğruya, doğru diyeceksiniz!
Topluma hibe edilmiş yatırımları özele çevirenler olmuştur oralarda da canım!
Neyse!

-*-*-

Elbette öteki partilerde de herkes şaibeli değildir. Mutlaka şaibesiz isimler vardır!
Şimdi herkes pipiriklenmesin de, mesela CTP’ye “UBP’lileştiniz” denmesinin sebebi, iktidar koltuklarına daha uzun süre oturmak ve bu koltukların asli görevlerinden biri olan “bazı alengirili” işlerde isim bırakmak değil midir?

-*-*-

Evet, bu ülkenin en büyük partisi UBP’dir ama bunun sebebi, toplumsal işlerden çok kişisel ilişkiler değil midir?

-*-*-

Geçen gün bir yakınım, Kanal T’de çalıştığımdan olsa gerek, sabah akşam Ersin Tatar’ı gördüğümü hesaplıyor herhalde, “... Söyle Ersin beye O da değişti” dedi.
“Nasıl yani?”
Tipik UBP beklentisi!
Tipik UBP usulü!
Ersin bey artık herkesin telefonlarına çıkmıyormuş, eskiden herkese cevap veriyormuş!
Adam bu ülkenin başbakanı!
Nasıl her telefona yetişsin?
Bütün ülkeyi dolaşan bir işsiz vekil değil artık!

-*-*-

Alıştırdık insanları!
Mesela UBP’de, topluma yoğun hizmet veren bir meslekten ya da görevden gelen bir vekil yok!
İsterseniz sayarım!
CTP’de de eskiden sendikacılar vardı, artık bir veya iki tane kaldı.
Ersin tatar aleyhine söyleyecek söz bulamayan kendi partilileri veya öteki partililerin en büyük eleştirisi nedir?
“Filana iş verecekti, sözü vardı!”...
“Falanı şuraya atayacaktı, söz vermişti!”...
Bunların dışında eleştiri yok!

-*-*-

Neyse bu analizi bırakalım...
İbrahim Koreli yok artık...
Bir dönemin efsane sendikacısı...
Doğruları, toplum için, toplumculuk adına dile getiren bir milletvekili...

-*-*-

Ama hepsinden öteye; köküne kadar Kıbrıslı!
Vaaaay ayrımcılık yapıyorsun!
Buraşda yapacam be buba!

-*-*-

O bir Ciyaslıydı...
Ciyas?
İran’da bir eyalet veya Kosova’da bir kasaba değil!
Limasol’da bir köy...
İbrahim Koreli, Limasolluydu, Baflıydı, Omorfoluydu...
Çınardı...
Bir daha eksildik...
Hem de ne eksilme...
“Kimdir be bunlar?” diye sorabilenlerimiz kaç kişi kaldı?

-*-*-

Özel okullar bombası

Ve bahsetmezsem olmaz...
“Şimdiden çare bulun, patlayacak bu mesele diye uyardıydım” demezsem de olmaz...
Dün ilk özel okul patlamasını yaşadık...
Ücret belirlendi.
Euro para birimi sabitlendi.
Bitirdiğimiz yılın parası isteniyor, önümüzdeki ders yılının da ücreti talep ediliyor...
Yıllık “çeyrek” yüz bin!
Üç aşağıya beş de yukarıya, 30 bin TL civarı bir para.
Özel okulları asla suçlamam.
Bu bomba, devletsizlikten patladı.
Şimdiki eğitim Bakanı veya şu andaki hükümetle de alakası yok!

-*-*-

“Yığın ulen nüfusu” dediler!
Hesapsız, kitapsız, plansız, programsız yığdınız!
Doğru dürüst iş yok, konut yok, aş yok, okul hiç yok!
Devlet okulları sürünmeye geçti!
Kıbrıs Türk toplumunun gururu olan Dünya çapındaki kolejini bitirdiniz...
Eveeeet, Dünya çapında değerli Türk Maarif Koleji, “süper” bir seviyeden, “iyi” seviyelere düşürüldü.


-*-*-

Şimdi parayla okumak mı?
Ahlaksızlıktır!
Tüm Dünya’da mı yapılıyor?
Tüm Dünya, bu işin ahlaksız ticaretini yapıyor diye, biz de mi yapmak zorundaydık!

-*-*-

Kötü okullar değil elbette özel okullarımız...
Hepsi çok iyi...
Ama adı üstünde; özel!
Ne demektir özel okul?
“Paran varsa çocuğunu gönderirsin” demektir.
Günler önce “bu bomba patlayacak, maaşını kestiğiniz, işten durdurduğunuz insanlar, özel okulları ödeyemeyecek” dedim.
Evet övünmekse, övnmek!
Söyledim!

-*-*-

Şimdi sorun mu var?
Bu sorun, “devletin” sorunu değildir!
Bu sorun, “devlet olamamanın” yani “devletsizliğin” sorunudur!