Gündem Kıbrıs Özel Haber
Ekonomist Ahmet Melih Karavelioğlu, Gündem Kıbrıs Web TV’de Bahar Sancar’ın konuğu olarak ekonomik gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve tavsiyeler verdi. Mecliste devam eden bütçe görüşmeleri hakkında değerlendirmelerde bulunan Karavelioğlu, “Bütçeye baktığımız zaman 165 milyar TL civarında bir gelir var ancak bu gelirin yüzde 75-80 civarı maaş ve benzeri ödemelere kullanılıyorsa yatırıma bir pay ayıramıyorsunuz. Bütçelerin yapılacak yatırımlara da işaret etmesi gerekir. Bizim ülkemizde bütçe yapılırken en temel sorunlardan bir tanesi hedef olmamasıdır. Türkiye’de bütçe yapılırken yıl sonu için bir enflasyon hedefi de belirleniyor. Bizde ise hedef yok yok tahmin var. geçen seneki tahminimiz yüzde 35’ti, bu yıl yüzde 36’lar civarında kapatacağız. 2026 yılı içinse bu tahmin yüzde 25’ler civarındadır. Ancak ben önümüzdeki yılı yüzde 25’in daha altında bir enflasyon oranı ile kapatacağımızı düşünüyorum. Dünyada petrol fiyatları düşüyor, dolar karşısında Euro değer kazanıyor ve bu Türkiye için avantajdır. Çin-ABD arasındaki ticaret savaşından dolayı Çin ABD’ye mal satamıyor ve bu da yeni pazarlara gireceğinin göstergesidir. Bize de bu ürünler gelecektir. Diğer taraftan ise Türkiye’nin uyguladığı ekonomi politikasından dolayı Dolar’ın enflasyonun altında değer kazancı olacağını düşünüyorum. 2026 yılı sonunda ise mevduat faizlerini ise yüzde 25-26 civarında göreceğimizi tahmin ediyorum” dedi.
“Maaş ödemek için borçlanıyorsanız orada ciddi bir problem var demektir”
Karavelioğlu, Gelir ve gider arasında fark olabilir. Eğer üretimi artırmak için borçlanıyorsanız orada bir problem yoktur, ancak maaş ödemek için borçlanıyorsanız orada ciddi bir problem var demektir. Geliri artırmanın yolu basittir. Kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almaktır. Vergi ve gelir kaynaklarınızı çeşitlendirmeniz gerekir ve adil bir vergi sistemi oluşturulması gereklidir” ifadelerini kullandı.
“Ekonomik politika oluşturabilecek siyasi bir vizyonumuz yok”
Türkiye’de açıklanan enflasyon oranının KKTC’de açıklanan enflasyon oranının üstünde çıkması hakkında konuşan Karavelioğlu, “Yıllık bazda baktığımızda bu oran böyle değildir. Türkiye’de yıllık yüzde 31, KKTC’de ise bu oran yüzde 36’nın üzerindedir. Bu durumun sebebi bizde kayıt dışı ekonominin fazla olmasıdır. Bu da daha düşük enflasyon varmış gibi bir tablo oluşmasına neden oluyor. Kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almak için irade ve ekonomik bilgi gerekiyor. Bilgi ve irade var mı yok mu onu da halkın takdirine bırakıyorum” dedi.
Karavelioğlu, “Açıklanan Hayat Pahalılığı oranında bir manipülasyon olduğunu düşünmüyorum. Ortada bir sepet var ve veri girilerek sonuçlar açıklanıyor. Ancak o sepet halkın alım gücünü gerçek anlamda yansıtan bir sepet değilse o zaman ciddi sıkıntı var demektir. Hükümette bunun farkındadır ve o nedenle de sepetin gelecek sene güncelleneceğini açıkladı. Enflasyon gelir adaletini bozar. Çok kazanan çok kazanmaya az kazanan daha da fakirleşir. Türkiye’de bunun ölçümü yapılabiliyor ancak bizim ülkemizde ne yazık ki böyle bir veri bulunmuyor” diye konuştu.
Konuşmasının devamında Karavelioğlu, “Ancak bunların yapılabilmesi için bir hedefiniz olması gerekir. Bizim ülkemizde ne yazık ki bütçe hedefimiz yok. Bütçe oluştururken var olan araçları kullanmak gibi bir niyetimiz yok. Burada temelde de siyasetin ekonomiyi çok iyi bilmemesinden kaynaklanıyor. Bizim ülkemizde tüm kurumlarımız vardır. Bizim ülkemizde ayır bir Merkez Bankamız vardır ve Türkiye’den ayrı bir faiz politikası da vardır. Maliye Bakanlığı’mız vardır. Vergi araçlarımız vardır. Ancak ekonomik politika oluşturabilecek siyasi bir vizyonumuz yoktur. Tek eksik olan ekonomik vizyon, ekonomiden anlayan siyasetçilerdir ve strateji eksikliğimizdir” ifadelerini kullandı.
“Mevduatı olan insanlar için dövizden Türk Lirasına dönmek daha iyi olacaktır”
2026 yılında dövizdeki beklentiler üzerine de değerlendirmelerde bulunan Karavelioğlu, “Yatırımcıların Türk Lirasını artırması gerektiğini düşünüyorum. Bizim bankacılık sektörümüzde toplam 10.6 Milyar Dolar civarında toplam mevduat var. Bunun yüzde 71’i yabancı parada duruyor. Bizim Kıbrıs insanımıza tavsiyemiz, TL yatırımlarını artırmalarıdır. 2026 yılında dövizde çok ani patlamalar olacağını düşünmüyorum. 2026 yılında Dolar’ın Euro ve Sterlin’e karşı değer kaybetmesi bekleniyor. ABD’deki Trump yönetimi zayıf Doları savunuyor. Bu da bizim için olumsuz bir durumdur. Mevduatı olan insanlar için dövizden Türk Lirasına dönmek daha iyi olacaktır” dedi.
“KKTC’de bankacılık sektörünün yapısı, kaynakları, öz kaynakları ve karları yerindedir”
KKTC’deki bankacılık sektörü hakkında değer değerlendirmelerde bulunan Karavelioğlu, “Ülkemizdeki bankacılık sektöründe mevduatın krediye dönüşme oranı yüzde 51 civarındadır. Bankacılık sektöründe temelde krediye bakılır. Şuanda baktığınızda tahsili gecikmiş alacak oranları düşüktür. KKTC’de bankacılık sektörünün yapısı, kaynakları, öz kaynakları ve karları yerindedir.” İfadelerini kullandı.
“Erhürman görüşme masasında ilerleme kaydederse, ekonomiyi olumlu etkileyecektir”
Karavelioğlu, “Bizi 2026 yılında da sıkıntılar bekliyor. Türkiye’de enflasyonu düşürme politikası yani kemer sıkma politikası devam edecek. Ancak 2026 yılının sonuna doğru bir rahatlama olacağını ve enflasyonun belirli bir seviyeye geleceğini düşünüyorum. KKTC’ye bakacak olursak, bizde de enflasyon düşecektir. Diğer taraftan KKTC’de bir Cumhurbaşkanlığı seçimi oldu. Eğer Tufan Erhürman bir müzakere sürecine başlarsa, o zaman ciddi anlamda bu bizim ekonomimizi pozitif yönde etkileyecektir. Ekonomide temel bir kural vardır. Beklenti satın alınır, gerçekleşme satılır. Tufan Erhürman görüşme masasında ilerleme kaydederse ve müzakere masasına gidilirse, veya müzakereye gidilmese bile takvimlendirilmiş bir süreç başlarsa bizim lehimize sonuçlanacağını ve ekonomiyi olumlu etkileyeceğini düşünüyorum” dedi.
“TMK’da mülkiyetle ilgili sıkıntıları çözmek adına takas ve iade tarafının da çalıştırılması gerekir”
Mülkiyet konusu hakkında da değerlendirmelerde bulunan Karavelioğlu, “İnşaat sektöründeki kırılmanın başlangıcı hükümetin yabancılara mülk satışıyla ilgili yaptığı düzenlemedir. Üstüne Simon Aykut ve iki tane de emlakçının tutuklanması geldi. Buradan geri dönüşün yolu müzakere sürecidir. Masada mülkiyet konusu görüşme masasına çekersek orada bir çözüm bulunacağını düşünüyorum. Geçmişte Rumların açtığı davalar vardı. Görüşülerek bir Taşınmaz Mal Komisyonu kuruldu. TMK’da mülkiyetle ilgili sıkıntıları çözmek adına takas ve iade tarafının da çalıştırılması gerekir. Sadece tazmin etmek için parayı nereden bulacağımızı aramak yerine iade ve takas yöntemlerinin de çalıştırılması gerekir. Yapılacak çok iş var ama bunun için de hedef, vizyon ve strateji gerekmektedir” diye konuştu.