Özge Kizir

KTAMS Örgütlenme Sekreteri Devrim Barçın mesai saatlerinin uzatılmasının verimliliğe fayda sağlamayacağını belirtti. “Hedef, mevcut çalışan haklarının nasıl geriletileceği ve bu geriletme noktasında var olan sendikal mevzilenmeye nasıl engelleyeceğidir” diyen Barçın, çalışma saatlerinin artırılması ile kamuda üretilen hizmetin kalitesi ve ortaya çıkarılan ürün miktarının bilimsel olarak arttığının ispatlanması halinde, buna karşı çıkmayacaklarını ifade etti.

Bu ülkeyi iki şeyin mahvettiğini belirten Barçın, “Bunlardan biri siyasi popülizm diğeri de sendikal popülizmdir. Siyasi popülizm seçim zamanı vatandaşa olmayacak vaatler vererek oylarını ipotek altına alıp kandırdılar. Sendikal popülizm insanlara ‘ne yaparsanız arkasındayız’ diyerek ve olmayacak hakları olabilir gibi göstererek popülizm yaptılar. Dolayısıyla bizim şu anda siyasetin değişmesini nasıl ortaya koyuyorsak aynı şekilde biz KTAMS olarak sendikacılığın da değişmesini öngörerek önermelerimizi yapıyoruz” şeklinde konuştu.

Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası'nın (KTAMS)Örgütlenme Sekreteri Devrim Barçın mesai saatlerinin uzatılması konusunda değerlendirmede bulundu. Barçın, “Sistemdeki tıkanıklık çalışma saatleri üzerinden var olan tıkanıklık değildir. Sistemin tıkandığı kesindir. Şunu çok açık ve net söyleyebilirim ki, eğer bugün çalışma saatleri üzerinden çalışma saatlerinin artırılması ile kamuda üretilen hizmet kalitesi ve ortaya çıkarılan ürün miktarı bilimsel olarak eğer ispatlanacaksa bu konuda tabi ki çalışma saatlerinin değişmesinde bir sıkıntı olmaz” şeklinde konuştu.

“Hatta tam aksine daha da verimsiz oluyor”

Değişen saat farkının verimliliğe fayda sağlamayacağını belirten Barçın, sözlerine şöyle devam etti: 

“Fakat bizim yaptığımız çalışmalarda örneğin, bu çalışma saatleri 08.00 – 15.30 olduktan sonra yapılan sayısı gibidir. Çünkü benim verimliliğim, yaptığım teknikle ölçülen bir şeydir. Benim kamusal alanda hizmet sunduğum kesim, avukat veya davacılardır. Dolayısıyla vatandaş ile birebir ilişkisi olan bir yerdeyim. Bu çalışma saatlerinin değişmesi ile benim sunduğum hizmet kalitemde veya ortaya çıkardığım ürün anlamında bir artı değer oluşmuyor. Bu daha öncede yaşandı. Hatta tam aksine daha da verimsiz oluyor.”

“Bu ülkede dere bitti o kesinlikle bellidir”

Çalışma saatlerine sendika olarak karşı çıktıklarını belirten Barçın, “Örneğin, saat 14.00’ten sonra motorla Surlariçi’ne, güneşin altında görev yapmaya kim çıkacak? Bu memlekette 5 ay yaz yaşanıyor. Bu ülkede dere bitti o kesinlikle bellidir. Ancak burada biz çalışma saatlerine karşı çıkarken, evet sendika olarak çalışma saatlerinin değişmesine karşıyız, bununla beraber yıllarca tek mesaiyi de savunduk. Bugün Avrupa’nın birçok ülkesinde tek mesai vardır. En basiti şu anda Mayıs-Haziran ayında bir referandum yapılarak Güney’de anlaşma yapılması söz konusudur. Orada da kamu çalışanları tek mesai çalışıyor. Böyle bir dönemde yaz-kış 12’ye kadar bizim bir üretim ilişki içerisinde girecek şekilde çalıştırmanız bize bir artı kazandırmayacaktır” ifadesini kullandı.

“Vatandaşa sunulan kamusal hizmetin verimli olmadığı ve vatandaşın da verimli duymadığı bir hizmettir”

Hükümet ve sermeye kesimin hizmet kalitesini artırmak amaçlı olarak mesai saatlerinde değişiklik yapmasını iyi niyetli görmediğini beliren Barçın şöyle konuştu:  

“Önemli olan bizim sendika olarak en çok canımızın sıkıldığı nokta, eğer sen bu ülkede kamusal hizmetin kalitesini artması gerektiğini düşünüyorsan ki sendikalar da bunu kabul ediyor, bu bir gerçektir. Vatandaşa sunulan kamusal hizmetin verimli olmadığı ve vatandaşın da verimli duymadığı bir hizmettir. Bunu biz sendikalılar olarak kabul ediyoruz. Bunu aşmaya yönelik sen sadece ve sadece çalışma saatlerini 8’den 5’e yaptığın noktayı önüne koyarsan, hükümetinde sermaye kesiminde iyi niyetli olduğunu düşünmem. Salt amacın özel sektör ve kamu çalışanlarının çalışma saatlerini örnek alarak kendi örgütlenmesini yapması üzerinden bir baskı unsuru oluşturmaya çalışıyor.” 

“Sermaye, kendinin denetlenmesi söz konusu olunca sistemsel anlamda hiçbir şeyi tartışmıyor”

Hizmet kalitesini artırmak adına bir sistemin ortaya koyulmadığını eleştiren Barçın, “Neden kimse hizmet kalitesini artırmak adına sistemi ortaya koyan yoktur. Örneğin bugün sosyal sigortalar ile vergi dairesi mesai saatlerinin 8-5 olması için açıklama yapıyor. Bunun gerekçesi de kamusal hizmetin ve verimliliğin iyi bir derecede ön plana çıkmasını ve bunu bununla sağlayacağı iddia ediliyor. Peki, bu ülkenin vergileriyle ihalelerin parasını bizler ödüyoruz. Neden bu sermaye erbabı çıkıp, ‘niçin sosyal sigortalardan, maliye bakanlığına, bakanlıktan vergiyle ve verginin Amerika’da olduğu gibi şahsi hesaplarıyla online bir iletişim sistemi yok. Hepsi birbirini görebilsen ve buna göre bir ihale söz konusu olduğunda bunlar online girilip idare tarafından denetlenebilsin’ demiyor. Sermaye kamusal denetim mekanizması noktasında ve hizmetin kalitesi anlamında kendinin denetlenmesi söz konusu olunca sistemsel anlamda hiçbir şeyi tartışmıyor. Sadece 8-5’i tartışıyor” şeklinde konuştu.

“Kamu düşmanlığı şeklinde yapılması ciddi anlamda rahatsız edicidir”

Yaşanan sıkıntının saat değişimi olmadığını vurgulayan Barçın sözlerini şöyle sürdürdü:

“Başka bir örnek vermek gerekirse bugün kadrolu bir devlet çalışanı 5 bin 200 TL maaş alıyor. Bunların 3 bölü 1,5’u yani yüzde 33’ü 24 saat görev yapan yerlerde çalışır. Orada çalışma saatlerinin değişmesine gerek yoktur. Çünkü 24 saat görev ifade ediyor. Hastane, cezaevi, sivil havacılık veya limanlar 24 saat görev ifade eden yerlerdir. Peki, bu çalışma saatlerini bırakın 8-15.30’u 24 saat kesintisiz devam ettiği yerlerde verimlilikten bahsedebilir misiniz? Ben iddia ediyorum ki, bugün hastaneye giderek çalışandan kaynaklı olmayan sistemsel anlamda 24 saat orada çalışan insan olmasına rağmen kimse sağlıktan aldığı hizmetten memnun değildir. Demek ki sorun 24 saat hizmet sunulması ya da saat değişimi değildir. Bunun sadece kamu düşmanlığı şeklinde yapılması ciddi anlamda rahatsız edicidir.

“Hedef, mevcut çalışan haklarının nasıl geriletileceği ve bu geriletme noktasında var olan sendikal mevzilenmeye nasıl engelleyeceğidir”

Hedef, mevcut çalışan haklarının nasıl geriletileceği ve bu geriletme noktasında var olan sendikal mevzilenmeye nasıl engelleyeceğidir. 2012 yılının Şubat ayında hepimizin emekle yaşı 50 iken, 50 yaşında emekli olma hakkına sahiptiniz. Peki, sizden sendikasız olduğunuz için aynı yılın Şubat’ında Ulusal Birlik Partisi (UBP) döneminde çalışma bakanı Şerife Ünverdi bir sabah kalktı ve meclise yasa önerisi sundular. 35 yaş altında olan isterse prim yatırımı 10 yıl olsun fark etmez emekli yaşını 50’den 60’a çıkardım dedi. Binlerce insanın şuanda prim yatırımları 10-13 yıl yatırmış olmasına rağmen bir sabah kalktı ve 50 olan emekli yaşı 60’a çıktı. Peki, bunu toplum hiç konuştu mu? Konuşmadı…” 

“Online sistemi ortaya koymadan, işlemleri hızlandırma adına öneri yapmadan çalışma saatleri üzerinden bir öneri yapıldığında art niyet ararlar”

Bir saat daha memuru dairede tuttuğunuzda ortaya çıkacak olan ürünün artmayacağını vurgulayan Barçın, “Türkiye’de şu anda dairelerde olan insanlar işlemez. Şu anda kamu Türkiye’de ‘home ofis’ tarzına geçiyor. İnsanlar artık evden çıkmamaya başlıyor. Örnek vermek gerekirse artık insanlar vergi vermek için vergi dairesine gitmiyor. Devlet evine sistem kurmuş ve evinde çalışıyor. Adada bu online sistemi hiç kimse ortaya koymadan bu işlemleri hızlandırma adına önerme yapmadan çalışma saatleri üzerinden bir önerme yapıldığında art niyet ararlar. KTAMS - asla işlemeyeni savunmaz. Tespit edilen, üyesi de olsa işten atılmasına sesini çıkarmaz. Bizim bu yüzden istifa eden istifa eden bir sürü üyemiz oldu. Hiçte umurumuzda değildir” dedi.

“Ne yaparsanız yapın arkanızdayız dediler”

Siyasi ve sendikal popülizmin ülkeyi mahvettiğini belirten Barçın, “Bu ülkeyi 2 neden mahvetti. Bunlardan biri siyasi popülizm diğeri de sendikal popülizmdir. Siyasi popülizm seçim zamanı vatandaşa olmayacak vaatler vererek oylarını ipotek altına alıp kandırdılar. Sendikal popülizm insanlara ne yaparsanız arkasındayız diyerek ve olmayacak hakları olabilir gibi göstererek popülizm yaptılar. Dolayısıyla bizim şuanda siyasetin değişmesini nasıl ortaya koyuyorsak aynı şekilde biz KTAMS olarak sendikacılığında değişmesini öngörerek önermelerimizi yapıyoruz. O yüzden ne kadar tehlikeli ve farklı bir yere çekileceğini bile bile cümlelerimi seçerek bir cümle kullandım ve dedim ki bu ülkede üretim ilişkisini vatandaşın aldığı hizmetin kalitesini sistemsel olarak artırmayı tartışalım ve bunun sonunda çalışma saatlerinin artırılması söz konusuysa biz buna varız diyoruz. Fakat ben çalışma saatini 8-5 yapalım konusuna yokum. Gelin sistemi tartışalım” şeklinde konuştu.

“Biz emekçiler ‘özeliyle devletiyle’ aynı gemideyiz”

Geçmiş yıllarda hayat pahalılığı ödeneğinin verilmediğini hatırlatan Barçın, 

“Bu ülkede Ocak 2011’de Ersin Tatar Maliye Bakanı iken kamu çalışanlarına hayat pahalılığı ödeneğini vermedi. Hani bize 6 ayda bir ödenen ve hatta sosyal medyada kamu ve özel sektör çalışanları bilinçli oyuna gelerek eleştiriyorlar. Bize vermediler. Asgari ücrete 0 verdiler. Biz emekçiler özeliyle ve devletiyle aynı gemideyiz. Örgütlü olduğumuz için bazı hakları alıyoruz. Bunu almadığımız ve bizim direncimizin kırıldığı noktada özel sektör çalışanları da alamayacak” ifadesini kullandı.

“Herhangi bir hafta içerisinde yemek saatleri hariç olmak üzere günde 8’den haftada toplam 40 saatten fazla bir süre çalışma yapılamaz”

Konuşmasında yasalardan da örnek veren Barçın şunları söyledi: “Genç iş adamları, Sanayi ve ticaret odasının yöneticilerinin altında çalıştığı personele uygulamakla mükellef olduğu 1992’den beri uygulanan bir yasa vardır. Herhangi bir hafta içerisinde yemek saatleri hariç olmak üzere günde 8’den haftada toplam 40 saatten fazla bir süre çalışma yapılamaz. Ancak çalışanların oluruyla fazla çalışma yapılması gerektiği durumlarda işveren çalışanı 27.nci madde kuralları uyarınca ücretini ödemek koşuluyla günde en çok 4 saat çalıştırabilir.”

“Yasaları uygulayacağız”

En büyük sorunun vergisini ödemeyen sermaye kesimi olduğunu savunan Barçın sözlerini şöyle tamamladı: “Bu sistemde en büyük sorun, kanallara girişleri yapmayan sermaye kesimidir. Bununla beraber borçlarını yatırmayanlara ekstra bir şey yapmayacağız. Yasaları uygulayacağız. 
Ben icra memuruyum ve bir tane büyük sermaye kesimine sosyal sigorta borcu ödenmediği için dava dosyalandığını görmedim. Örneğin ticaret odası ve genç işadamları derneği yönetiminde olan insanlarla başta sistemsel anlamda hepsi yatırımlarını yapmazsa ve o kaynağı almak için vergisini ödemezse hepsini dava edeceğiz. Buna karşılıkta kamu çalışanları taşın altına elini koyacak ve çalışma saatleri de değişecek. Hiç sıkıntımız yoktur. Bunlar yapılırsa biz de varız.”