Başbakan Yardımcısı, Ekonomi, Turizm, Kültür ve Spor Bakanı, Demokrat Parti Ulusal Güçler Genel Başkanı Serdar Denktaş, “Bu ülkede çözüme ulaşabilmenin, gerçekten yan yana yaşayabilmenin, sınırların kalktığı ortak bir zeminde yaşayabilmenin tek yolu, KKTC’ye ve egemenlik haklarımıza sahip çıkarak adanın iki sahibinden biri olduğumuzu sürekli söylemektir” dedi.

“Bir ömre sığdırarak yazdığın tarihimizin bir sonucu olarak ortaya çıkan devletimize neden dört elle sarılmamız gerektiğini, ‘karın doyurmaz’ denilen egemenlik haklarımızın neden önemli olduğunu, seni anlayarak yeniden hatırlayalım ve egemenliğimize ve devletimize yeniden sarılabilelim” ifadelerini kullanan Denktaş, bugünlerin sıkıntılı olduğunu fakat gençlerin sayesinde geleceğin aydınlık olacağına inancının tam olduğunu kaydetti.

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın, ölümünün üçüncü yıl dönümü dolayısıyla bugün Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) anma töreni düzenledi.

Törene, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Meclis Başkanı Sibel Siber, Başbakan Özkan Yorgancıoğlu, TC’nin Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça, KTBK Komutanı Korgeneral İsmail Serdar Savaş, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral İlyas Bozkurt, 28. Tümen Komutanı Tümgeneral Taci Kurul, 39. Tümen Komutanı Tümgeneral Sadık Piyade, Denktaş’ın eşi Aydın Denktaş ve ailesi, bakanlar, diğer sivil ve askeri yetkililerle, siyasi parti ve Atatürk Meslek Lisesi öğrenciler katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan anma töreninde, Denktaş’ın oğlu, Başbakan Yardımcısı, Ekonomi, Turizm, Kültür ve Spor Bakanı, Demokrat Parti Ulusal Güçler Genel Başkanı Serdar Denktaş bir konuşma yaptı.

Koro şefi İpek Tranvay yönetiminde bestesi Erbay Geceyatmaz’a ait düzenlemesi ise Garo Mafyan’a ait kantat dinletisi ile biyografik Oratoryo sunumu yapıldı.

DENKTAŞ'TAN BABASIYLA SOHBET

Denktaş konuşmasında, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a sohbet şeklinde bir konuşma hazırladığını kaydetti.

Denktaş, babasına hitaben şu ifadeleri kullandı.

“Kurucu cumhurbaşkanım,

Aramızdan ayrılalı üç yıl oldu. Size duyduğumuz özlem dışında değişen pek birşey yok. Biz istemeye, anavatan vermeye devam ediyor. O verdikçe biz istemeye devam ediyoruz. Anavatan ‘bu kadar yeter, idare edin deyince’ memurunu askerini istemeyiz diyenlerin sesi yine yükseliyor. Değişen birşey yok. Senin liderliğinde onurlu bir mücadeleye imza atmış Kıbrıs Türk halkı ve onun çocukları, Tükiyesiz olmayacağımızı bilen ve Anadolu insanının Kıbrıs hassasiyetine güvenen insanlar sessiz. Bize kurduğunuz özgür demokratik sistem içerisinde sistemsizlik yerini sürekli siteme bırakmış. Sadece olumsuzluklar üzerine kurulan bir düzen.

Gazetelerimiz çoğalmış bu arada.. Olumsuzlukları ön plana çıkartarak yaptıkları yayınlarla geleceğimizin en büyük teminatı olarak gördüğümüz devletimizden her geçen gün halkımızı daha da soğutmakta, Anavatan Türkiye ile olan bağımız zayıflamakta.

Bu anma gününde bunlara kısaca değinerek seni üzdüğümü biliyorum. Belki seninle birlikte bu sohbetimizi dinleyenlerde kızmaktadırlar. Kurduğun bu devlete yürekten inanan bir fert olarak böylesi bir günde bunları seninle paylaşmak zorunda hissettim kendimi. Bunları sana anlatmalıyım ki. Seni anlayarak, senin hedeflerine sımsıkı sarılarak doğru yolda ilerleyebilelim.

Bir ömre sığdırarak yazdığın tarihimizin bir sonucu olarak ortaya çıkan devletimize neden dört elle sarılmamız gerektiğini, ‘karın doyurmaz’ denilen egemenlik haklarımızın neden önemli olduğunu seni anlayarak yeniden hatırlayalım ve egemenliğimize ve devletimize yeniden sarılabilelim.

Kurduğunuz devletimizi çok iyi yönetmiyor olabiliriz. Bu devletin suçu değildir. Özgürlüğümüz, devletimize, egemenliğimize ne kadar çok inanırsak, giderek kaybettiğimiz özgüvenimizi, Anadolu insanının Kıbrıs hassasiyetine duyduğumuz güveni ne kadar yenilersek geleceğimizin o kadar daha iyi olacağını anlayalım diye, bugün seni üzeceğimi bilmeme rağmen bu konuları deşmek istedim.

‘RUM HEP AYNI RUM....’

Rum hep aynı Rum.. Anastasiadis tarih boyunca sahip olmadıkları tek başlarına bu ülkeye sahip olmadıkları bir adaya ve egemenlik haklarına sahip çıkıyor. Bu egemenlik halbuki Kıbrıslı Türk yoksa onda o hak yoktur. Yarım asır bir mücadele bu hak benim de hakkımdır diye verilen bir mücadele bugün önemini çok daha hissettiriyor. Bu ülkede çözüme ulaşabilmenin gerçekten yan yana yaşayabilmenin tek yolu, sınırların kalktığı ortak bir zeminde yaşayabilmenin tek yolu KKTC ve egemenlik haklarımıza sahip çıkarak adanın iki sahibinden biri olduğunu sürekli söylemek, düşman görmeyerek ama bizi azınlık gördüklerini de bilerek hareket etmek. Bir ömür harcadın bize bunları anlatmak için bir ömür harcadın dünyaya yanlışları göstermek için. Amerika ve İngiltere başta olmak üzere, dünya inatla, ‘meşru olan onlardır siz değil’ dedikçe başını dik tuttun. Bize düşen görev egemenlik haklarımıza sahip çıkmak, bu devleti yaşatmaktır. Bu nedenle bu ülkede  içte yaşanan sıkıntılara rağmen, devletimize sahip çıkmanın geleceğimizin en büyük teminatı olduğunun bilincinde yolumuza devam etmek istiyoruz.

Mukavemet teşkilatının elemanları artık yavaş yavaş yeminlerini bozmaksızın, ama bu ülkedeki gerçekleri çocuklarınıza öğretmek zorundasınız. Bu  insanlar ayrı ayrı birimlerde yaşadıklarını bir havuzda birleştirmeye başlamalı. Çocuklarımıza, Kıbrıs Türkü’nün onurlu mücadelesinde ne olduğunu doğru bir ve düzgün bir şekilde anlatabilmeliyiz ki egemenliğimizin ne kadar önemli olduğunu 1974’den beri yaşadığımız özgürlüğün değerini, bu ülkeden Türk askerinin varlığının adadaki istikrarın tek nedeni olduğunu hep birlikte anlayabilelim. Birbirimizi eleştirmekle birbirimizin kuyusunu kazmakla birbirimizi yaralamakla bir yere varamayacağımızı yeniden hatırlayalım. Gelecek eğer güzel olacaksa Denktaş’ın bize gösterdiği bir tek yolla olabilir.

Birbirimize kenetlenerek Anavatan’a sarsılmaz bir inançla sarılarak ve geleceğe buradaki ordunun varlığıyla güvenle bakarak olacak. Rum o zaman kabul edecektir bizim eşitliğimizi. Rum’a ispat etmeliyiz bu ülkede bütün ambargolara rağmen ekonomik kalkınmayı başarabileceğimizi Türkiye’nin tehdit değil onlar için de bir fırsat olduğunu adayı Türkiye’den uzağa çekemeyeceklerine göre ilelebet Türkiye’nin bu ada üzerinde  etkin olmaya devam edeceğini onlara da kabul ettirmeliyiz. Hedefimiz düşman yaratıp o düşmanla savaşmak değil, komşuyla iyi ilişkiler kurmak bu iyi ilişkiler içerisinde ileriye doğru yürümek ve  dünyanın içerisinde ayrı bir devlet olarak kendi saygın yerimizi almaktır. Kıbrıs Türk halkının hakkıdır bu. Hangi Kıbrıs Türk halkının ama...o onurlu mücadeleyi verme başarısı gösteren, Mehmetçik ve Mücahit yan yana savaşırken gururla hareket eden Kıbrıs Türk halkı... Özgüveni olan kendine güvenen, kendi üstüne düşen işleri yapan ve elbette sırası geldiğinde ve ihtiyaç duyduğunda Anavatan’da destek isteyen ve desteği de her zaman alan... Böylesi bir duruma yeniden ulaşmak durumundayız umutsuzlukla, sadece olumsuzluklara bürünerek bir yere varmamız mümkün değil. Denktaş’ın arkadaşları ile birlikte vermiş olduğu mücadelenin gereği budur. Bize çok büyük görevler düşmektedir. Gençlere çok büyük görevler düşmektedir. Bunun bilincindeyiz.

Baba;

Yattığın yerde rahat değilsin. Bunu görebiliyorum, hissedebiliyorum. Yaşananlardan rahatsızsın, bunun da farkındayız ama ne olur bu halka her zaman güvendiğin gibi güvenmeye devam et. Çünkü bu halk sırası geldiğinde toparlanmayı ve haklarına sahip çıkmayı üstüne düşen her görevi yapmayı bilen bir halktır. Bugün anıtında seni anarken gençlerle beraber durdum. Pırıl pırıl çocuklarımızla... Onların heyecanını gördüm, sevgisini gördüm, sana yaklaşmalarını gördüm. Ton ton dedeyi  gidelim biz de görelim diyerek mezarına yaklaştıklarını gördüm, duygulandım. Geleceğimiz parlaktır. Bugünler sıkıntılı olabilir ama gelecek bizimdir. Bunu bilerek rahat uyu, çocuklarını torunlarını hepsini özledin biliyoruz. Ama onlar da seni özledi ve seni sevmeye devam ediyor. Hepsinin sağlığı yerindendir”.

Denktaş ayrıca babası, kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ı özlemle ve rahmetle andığını söyleyerek, katılımcılara teşekkür etti.

Kurucu Denktaş’ın yaptıklarını anmak değil o dönemin şartları içersinde o dönemde yapılanları anlamanın ve o dönemin koşulları içersinde verilen kararların doğruluğunu ve yanlışlığını tartışmak gerektiğini dile getiren Denktaş,  bugün olunan noktada, o günün koşullarını bilmeden tartışmakla ise yanlışa gidildiğini kaydetti.

DİNLETİ VE FLAMA TAKDİMİ

Törende daha sonra Özgürlük Marşı okundu. “Denktaş Ölümsüz Liderimiz” dinletisi ve biyografik oratoryo sunuldu. Atatürk Meslek Lisesi Müdürü Ali Yaman tarafından Aydın Denktaş’a flama takdimi yapıldı.

Törenin ardından Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Meclis Başkanı Sibel Siber, Başbakan Özkan Yorgancıoğlu ve Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş’a ayrıca, Atatürk Meslek Lisesi seramik bölümü öğrencilerinin hazırladığı birer hediye takdim edildi.

SERGİ AÇILIŞI

Törenin ardından “Denktaş Aramızda” sergisi Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Meclis Başkanı Sibel Siber ile KTBK Komutanı Korgeneral İsmail Serdar Savaş tarafından açıldı.

Atatürk Meslek Lisesi öğrencileri misafirlere, Denktaş’ın çok sevdiği çitlenbitli bitta ile akide şekeri de ikram etti.

Törenin ardından saat 12.30'da ise, Denktaş için, Hz. Ebu Bekir Camii'nde mevlit okutuldu.