Baykan Gürses Özdağ

Son dönemde artan adli olayları mekanizmanın yavaş işlemesine bağlayan Lefkoşa Barosu Başkanı Avukat Arzu İzveren, tıkanıklığın önünün açılması, özellikle faiz ve borçlanma konusunda yasal düzenleme yapılması ve toplum güvenliği için mobese kamera sistemlerinin kullanılmaya başlanması önerisinde bulundu.
HAVADİS’e konuşan Arzu İzveren “Mekanizma işliyor ama yavaş. Bu sürecin uzun geçmesi veya sonuçlarının geç elde edilmesi nedeniyle belki de insanlar yasal çerçevede çözmüyor” diye konuştu.

“Belirli yerlere mobese kameraları konulmalıdır. Konulacak Mobese kameralarıyla suçu işlemeyi önlerken, suç işleyenin de ortaya çıkabileceği algısını yaratmak önemlidir. Devlet bu konuda adım atmadığı için vatandaşlar, kendi güvenliklerini kendi koydukları kamera sistemleri ile sağlamaya çalışıyorlar” diyen Avukat İzveren Polis teşkilatının bünyesinde Adli Tıp Kurumu olmadığına işaret etti.  İzveren “Adli Tıp Kurumu’nun olmaması adli olayların erken bir süre içinde ortaya çıkmasını engellemesinin yanında bazen de adli olayların aydınlanmasını engelliyor” dedi.

Polisin de insan haklarına saygılı bir şekilde soruşturmalarını yürütmesi gerektiğine vurgu yapan İzveren “Özellikle, hücrelere ve sorgu odalarına kamera sistemi kurulmalı ve ifadeler Avukat nezaretinde alınmalıdır” diye konuştu.

“Toplum kendisini huzursuz ve güvensiz hissediyor” diyen İzveren “Bir an önce başta bahsettiğimiz eksikliklerin giderilmesi gerekir. Eksiklikler gerekçe olamaz. Devlet ortak iyiyi ve genel iradeyi temsil etmeli. Kamu menfaatini ve güveni sağlamalı. Bu sorunu ortadan kaldırmak devletin sorumluluğundadır” diye vurguladı.

Havadis: Adli olaylar son yıllar artış gösterdi. Sorunlar ve hesaplaşmalar, mahkemelere değil  sokağa yaşındı. Nedenleri nedir?

İzveren: Üzülerek belirtmek gerekir ki adli olaylar arttı. Gün geçmiyor ki bir olay olmasın. Toplumumuz huzursuz ve endişe içerisinde.

Malesef konular yargının gündemine geç geliyor. Polis teşkilatı tarafından suçların yargı huzuruna çıkarılma süreci zaman alıyor. Yine hukuk davalarında da yargı sürecinin uzun sürmesi ve maalesef hükümlerin semeresinin elde edilmesi süreci zor ve yavaş ilerlemesi belkide sorunların ve hesaplaşmaların sokakta yaşanmasına sebebiyet verebiliyor.

Havadis: Bu normal mi? Sağlıklı işleyen bir mekanizma var mı?

İzveren: Normal değildir.

Polis teşkilatındaki eksiklikler bunun en önemli sebebidir. Suçların veya faillerin ortaya çıkarılabilmesindeki alt yapı eksikliği ve suçların ortaya çıkmasında uzayan süreç dikkate alındığında mekanizmanın sağlıklı işlediğini söylemek güç. Mekanizma işliyor ama aksaktır ve yavaştır. Bu sürecin uzun geçmesi, sonuçlarının elde edilmesinin güç olması veya elde edilememesi nedeniyle belki de insanlar yasal çerçevede çözmüyor.

Havadis: Son yaşanan kundaklama olaylarında bugüne kadar herhangi bir tutuklama ya da gözaltı olmadı. Nedeni nedir?

İzveren: Polisin olayları ortaya çıkarmak için yeterli teşkilatı ve teknolojik alt yapısı yoktur. Devletin toplumun güvenliğini düşünmesi ve bunun için de adımlar atması gerekir. Devlet toplumu güvence altına almalıdır. Belirli yerlere mobese kameraları konulmalıdır. Konulacak Mobese kameralarıyla suçu işlemeyi önlerken, suç işleyenin de ortaya çıkabileceği algısını yaratmak önemlidir. Devlet bu konuda adım atmadığı için vatandaşlar, kendi güvenliklerini kendi koydukları kamera sistemleri ile sağlamaya çalışıyorlar.

Bunun yanında Polis teşkilatının bünyesinde Adli Tıp Kurumu yok. Bunun olmaması adli olayların erken bir süre içinde ortaya çıkmasını engellemesinin yanında bazen de adli olayların aydınlanmasını engelliyor.

Bu sorunları aşmak için mali kaynak yaratarak devletin bunu öncelikli hale getirmesi gerekir. Yargının önüne gelen konular çözülmektedir. Ancak bu sürecin işletilerek sorunların veya suçların yargı önüne taşınması önemlidir. Polis Teşkilatı bu tabloya baktığımızda suçları ortaya çıkarmakta güçsüzdür.

Polis Teşkilatındaki eksikliklerin giderilmesi lazım. Bunun yanında polisin de insan haklarına saygılı bir şekilde soruşturmalarını yürütmesi lazım. Özellikle, hücrelere ve sorgu odalarına kamera sistemi kurulmalı ve ifadeler Avukat nezaretinde alınmalıdır.

Havadis: Daha önce yaşanan ciddi adli olaylar oldu. Kundaklama, patlayıcı madde bulunması gibi… Faili meçhul olarak kaldı. Bu toplumda da ciddi bir güvensizliğe yol açmıyor mu?

İzveren: Toplum kendisini huzursuz ve güvensiz hissediyor. Bir an önce başta bahsettiğimiz eksikliklerin giderilmesi gerekir. Eksiklikler gerekçe olamaz. Devlet ortak iyiyi ve genel iradeyi temsil etmeli. Kamu menfaatini ve güveni sağlamalı. Bu sorunu ortadan kaldırmak devletin sorumluluğundadır.

Havadis: Polis teşkilatının eksikliklerinin giderilmesi durumunda yargı sorunları çözmede yeterli mi?

İzveren: Yargı anayasanın ve yasaların kendine verdiği yetki çerçevesinde önüne getirilen sorunların çözümü için gerekeni yapıyor.

Sorunların çözümü için sadece bir taraflı düşünmemek lazım, Yasama gerekli olan yasal düzenlemeleri yapacak, yürütme idareyi ve denetimi iyi yapacak, eksiklikler giderilecek ki Yargı huzuruna gelen gerek adli gerek hukuki sorunları beklenildiği şekilde çözebilsin.   

Havadis: Son yıllarda borcunu ödemeyen ve ödeyemeyenlerin mağduriyet yaşadığı tartışmaları izliyoruz. Örneğin dövizle borçlanan kesim, mazbata sorunu yaşayan kesim gibi… Ama alacaklıların mağduriyetini konuşmuyoruz. Neden?

İzveren: Ekonomik ve mali sorunların ortadan kalkması için Faiz Yasası’nın bir an önce hayata geçirilmesi lazım. Meclis bu konuda üzerine düşen görevi ivedi olarak yerine getirmeli. Ancak bu şekilde borçların daha fazla büyümesi önlenebilecektir.

Dövizle borçlanan kısmında borçlunun borcunu ödeyememesinde alacaklının veya borçlunun etkisi olduğunu söylemek doğru değildir.

Dövizde meydana gelen artışın kamu menfaatini bozacak ve kamuya zarar verecek duruma gelmesi halinde devletin devreye girmesi ve muhtemel mağduriyetleri veya zararları en aza indirmek için önlem alması gerekmektedir.

Her zaman dile getirdiğimiz gibi Mazbata mağduriyeti yoktur. Mazbata sorunu vardır. Aleyhine hüküm çıkan borçlunun icra edilebilir malı olmadığı zaman, ödeme gücüne göre bir takside bağlanır. Şöyle ki; Mahkeme huzurunda yemin ederek ödeyebileceği taksidi beyan eder ve ödeme gücünün Mahkeme tarafından tesbiti halinde Mahkeme emri ile takside bağlanır. Ancak bu aşamadan sonra taksitlerini ödemediği takdirde aleyhine hapislik istidası yapılır. İstida borçluya/davalıya tebliğ edilir. Kasten taksidini ödememişse aleyhine hapislik emri verilir ve mazbata çıkar.

Bugüne kadar birçok yapılandırma yasası yapıldı. En sonuncusu dışında diğerlerinin tümü günü kurtarmaya yönelikti. En son 2013 yılında yapılan ve 2014 yılında tadil edilen yapılandırma yasası sorunu çözemeye yönelik olarak yapıldı. Ancak maalesef o yasada şuan yetersizdir. Çünkü yürürlükte olan yasa 31 Aralık

2012 tarihine kadar donuğa düşmüş veya düşmesi gereken borçları kapsamaktadır.

Bu nedenledir ki, Faiz Yasası’nın ivedi olarak geçmesi gerekiyor.

Yine bu süreçte mazbatalar birikti. Davalıların/borçluların her biri aleyhine birden çok mazbata mevcuttur. Bu da mazbataların ödenmesini güçleşiyor.

Havadis: Yargıya en büyük eleştiri dava sürelerinin uzun olması… Nedir eksiklikler?

İzveren: Mahkemelerimizde alt yapı problemleri ve teknolojik yetersizliklerin yanında fiziki eleman eksikliği, bina eksikliği de söz konusu.
Mukayyitliklerde çalışan personel sayılarının, steno sayısının, tebliğ ve icra memurlarının sayılarının artırılması gerekir ki işler daha iyi yürüsün.
Davalar açılıyor, tebliğ memurlarının eksikliği veya sayılarının az olması nedeniyle tebliğler geç oluyor. Mukayyitliklerde çalışan personel sayısının az olması nedeniyle dosyalamalarda sıkıntılar meydana geliyor. Steno sayısının az olması nedeniyle duruşma notlarının çıkması zaman alıyor. Sonunda Hükümler çıkıyor ancak hükmün kazanımlarının elde edilmesi sürecinde icra sistemindeki sıkıntılar nedeniyle aksamalar yaşanıyor. Hükümler semeresiz kalıyor. İcraların beklenildiği şekilde yapılması için bir an önce depo sorununun ve personel sorunun çözülmesi gerekmektedir.

Havadis: Yargı süreci yavaş gider diye bir eleştiri var. Bir de yürürlüğe giriş süreci için aynı eleştiri var.

İzveren: Yargıda aşırı derecede bir dava yoğunluğu var. Hem Hukuk davalarında hem de ceza davalarında sayı gün geçtikçe artmaktadır ve rakamlar korkutucudur.

Hukuk davalarında alacak-verecek davaları durmaksızın artmaktadır. Yine ceza davalarında da suç çeşitleri gün geçtikçe artış göstermektedir.
Sorunlar Yargının huzuruna gelmelidir ki, yargı çözebilsin. Sistem eldeki imkanlar ile en iyi şekilde çalışmaya çalışıyor.
Ancak belirttiğimiz sıkıntılar çözülmedikçe, eksiklikler giderilmedikçe yargının bundan daha hızlı işlemesi beklenmemelidir.