Haber: Pelin Yükselay
“Korkunç bir pahalılıkla karşı karşıyayız” diyen Talat, Kuzey Kıbrıs’taki hayat pahalılığının Güney Kıbrıs’ı bile geçtiğini, hatta dünyadaki birçok ülkenin önüne geçtiğini söyledi. Vatandaşın temel gündeminin geçim derdi olduğunu belirten Talat, bunun seçim havasına girilmesini geciktirdiğini ifade etti.
İnşaat sektörüne dair artan kaygılara da değinen Talat, birçok insanın mülkiyet belirsizliği nedeniyle tedirgin olduğunu söyledi. "Rum evinde oturuyorum ama toprağı Rum toprağı… Ne olacak?" gibi soruların toplumda ciddi bir huzursuzluk yarattığını belirtti.
Talat, Kuzeye geçerek kendi mülklerini görmek isteyen 5 Rum vatandaşının tutuklanmasının ardından emlakçıların ve kamu görevlilerinin de gözaltına alınmasının toplumda büyük bir tedirginliğe yol açtığını söyledi.
Bu gelişmelerin seçim gündemini gölgede bıraktığını ifade eden Talat, "Tüm bu yaşananlar vatandaşın seçimle ilgilenmesini geciktirdi. Şimdi seçim yaklaştıkça halk da yavaş yavaş sandıkla ilgili kararını şekillendirmeye başladı" dedi.
“Rumların atraksiyonlarını izliyoruz” diyen Talat, Güney Kıbrıs’ın ABD’den silah talep etmesini, Akdeniz’de tatbikatlar yapmasını ve RMMO’nun (Rum Milli Muhafız Ordusu) uluslararası toplantılarda temsil edilmesini eleştirdi. Talat, RMMO’nun “yasal olmayan bir ordu” olduğunu hatırlatarak, buna sessiz kalınmasının kabul edilemez olduğunu söyledi.
Talat, “ABD'nin silah ambargosunu kaldırmasına rağmen bizden ciddi bir tepki gelmedi. Eskiden böyle bir durumda ortalığı ayağa kaldırırdık. Bugün sessiz kalıyoruz” ifadelerini kullandı.
Talat, Rum tarafının uluslararası alanda ‘meşru silahlı güç’ gibi muamele görmeye başladığını ifade ederek, bunun ileride NATO üyeliğine kadar gidebileceğini savundu.
“Masaları hep Rumlar devirdi, şimdi biz suçlanıyoruz”
Talat, geçmiş müzakere süreçlerinde çözüm için çaba gösteren tarafın her zaman Kıbrıs Türk tarafı olduğunu, masaları ise hep Rum tarafının devirdiğini hatırlattı. Buna rağmen gelinen noktada Avrupa Parlamentosu’nun bile aleyhte kararlar almasının, dış politikadaki zafiyetin göstergesi olduğunu belirtti.
“İslam ülkeleri ve Türk devletleri sessiz, yalnızlaşıyoruz”
Konuşmasının devamında İslam ülkelerinin dahi artık Kıbrıs Türk tarafına destek vermekten çekindiğini ifade eden Talat, Türk devletlerinin Güney Kıbrıs’ta elçilik açmasına da değindi.
Talat, “İslam ülkeleri lehimize konuşmaya korkar hale geldi. Türk devletleri Güney Kıbrıs’ta elçilik açtı. Yarın çıkar, 'biz KKTC’yi tanımıyoruz' derler, hiç şaşırmam. Bunların hepsi olabilir” ifadelerini kullandı.
Talat, Kıbrıs Türk tarafının uluslararası arenada büyük bir yalnızlık yaşadığını ve dış politikada ciddi bir zafiyet içinde olunduğunu dile getirdi, “Uluslararası alanda çok kötü durumdayız. Bu süreci iyi yönetemiyoruz, tam tersine daha da geriye gidiyoruz” diye konuştu.
Talat: Diyalog kurmadan ne iki devletlilik ne de federasyon sonuç verir
2’inci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, uluslararası ilişkilerde yaşanan tıkanıklığa da dikkat çekerek, Kıbrıs Türk tarafının hem Batı dünyasıyla hem de Güney Kıbrıs ile diyalog kurma zorunluluğu olduğunu vurguladı.
Talat, KKTC’nin dış dünyada tanınma çabalarının tek taraflı açıklamalarla değil, somut ve diplomatik adımlarla desteklenmesi gerektiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Kendi dış politikamızı şekillendirmek ve Batı ile diyalog kurmak zorundayız. Sadece Batı değil, Güney Kıbrıs’la da diyaloğumuz olmalı. Her zaman iyi ilişkiler demiyorum, ama diyalog şart.”
“Dünya kamuoyunu ikna etmeden yol alamayız”
Talat, iki devletli çözüm önerisinin veya geçmişte savunulan federal çözüm modelinin, uluslararası temaslar ve destek olmadan etkisiz kalacağını belirterek, “Ayrı bir çözüm modeli istiyorsak, buna dünyayı ikna etmemiz gerekir. Bunun yolu da Rum tarafının çözümden kaçtığını kanıtlayacak somut veriler toplamaktan geçer” diye konuştu.
Talat: En makul çözüm federasyondur ama başka yollar da konuşulabilir
2’inci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, çözüm modeli olarak federasyonun halen en makul ve uluslararası zeminde kabul gören formül olduğunu vurgularken, Kıbrıs Türk tarafının çözüm iradesini açıkça ortaya koyarak Rum tarafını masaya zorlaması gerektiğini ifade etti.
“Federasyon, Türk tarafının tek başına ilan edeceği bir yapı değildir”
Talat, federasyon tartışmaları ve Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) çözüm vizyonuna dair eleştirilere de yanıt verdi, şunları kaydetti:
“Kıbrıs Türk tarafının çözüm iradesi nettir. Kimse kalkıp da ‘biz federasyon kuracağız’ demez. Çünkü federasyon, Rumlarla karşılıklı rıza ile kurulur. İlkeler belirlenir, görüşmeler yapılır. Federasyon, Türk tarafının tek başına ilan edeceği bir yapı değildir.”
“Annan Planı federasyondu, Türkiye garantördü”
Talat, federasyon fikrinin yeni olmadığını, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk tarafının geçmişte bu modeli savunduğunu da hatırlatarak, “Annan Planı bir federasyondu ve Türkiye’nin garantörlüğü devam ediyordu. ‘Federasyon kötüdür, azınlık oluruz’ söylemleri yanlıştır. Bu çözüm modeli, rahmetli Bülent Ecevit’in, adanın fatihinin önerisidir. Denktaş da yıllarca bu modeli müzakere etti” diye konuştu.
“Karşılık bulmayan CTP değil, Tatar’ın politikasıdır”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın iki devletli çözüm vizyonunun dış politikada somut bir karşılık bulamadığını da savunan Talat, şöyle konuştu:
“CTP'nin söylemi karşılık bulmuyor deniyor ama esas karşılık bulmayan, Tatar’ın söylemidir. İki devletli çözüm önerisini uluslararası alanda kimseye anlatamıyor. Yurt dışı ziyaretleri turistik gezilere dönüştü. Ne bir dışişleri bakanıyla ne de ciddi siyasi aktörlerle görüşmeler gerçekleştirdi. Türk Devletleri Teşkilatı’ndan da Türkiye veya Azerbaycan’da toplanırsa davet alıyor, başka türlü çağrılmıyor. Arap ülkeleriyle de herhangi bir diplomatik temas kurulmuyor. İki devletli çözüm fikrinin kabul görmesi için hiçbir ciddi adım atılmadı”
“Rum tarafı federasyonu kabul etmezse alternatifler konuşulur”
Talat, federasyonun hâlâ masadaki en gerçekçi model olduğunu ama Rum tarafının yaklaşımına göre yeni bir yol haritasının belirlenmesi gerektiğini ifade etti, “Rumlar federasyonu istemezse, o zaman oturur başka bir çözüm modeli konuşuruz. Ama şu an elimizde uluslararası meşruiyeti olan, müktesebatı olan tek model federasyondur. Kıbrıs Türk halkı çözüm iradesini her zaman korumalı ve bunu dünyaya gösterecek adımları atmalıdır” ifadelerini kullandı.
2’inci Cumhurbaşkanı Talat: İstersek Haspolat Kapısı’nı açabiliriz
Talat, Haspolat bölgesinde yeni bir sınır kapısı açılmasının önünde hiçbir teknik ya da diplomatik engel olmadığını da belirterek, “İstersek kapıyı açabiliriz, Rumlar buna karşı çıkamaz” dedi.
Talat, söz konusu kapının açılmasının hem sembolik hem de pratik açıdan önemli olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“Şu anda bizim taraf isterse Haspolat kapısını açar. Rumlar buna hayır diyemez. Avrupa Birliği vatandaşlarının geçişini engelleyemezler, iç politikaları gereği de buna izin veremezler.”
“Bizim taraf samimi değil”
Talat, Kıbrıs Türk tarafının kapı açılması konusunda samimi davranmadığını savunarak, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a da bu durumu anlattığını ifade etti, şöyle devam etti:
“Bizim tarafta da kapının açılmasını istemeyenler var. Samimi değiller. Sayın Tatar’a da bu düşüncemi söyledim. Bugüne kadar Yeşilırmak kapısı dışında hiçbir kapıyı açmak için Rum tarafıyla görüşme yapılmadı. O da askeri bir bölge olduğu içindi. Diğer tüm kapılar bizim inisiyatifimizle açıldı.”
“AB Rumlara baskı yapar”
Talat, Haspolat Kapısı’nın açılması için karşılıklı anlaşmaya gerek olmadığını, Türk tarafının bu adımı atması durumunda Avrupa Birliği’nin Rum tarafına baskı yaparak geçişi sağlatacağını da ifade etti, “Haspolat için görüşmeye gerek yok. Aç kapıyı, geçsin insanlar. Onlar açmasın, göreceksiniz Avrupa Birliği iki dakikada Rumlara kapıyı açtırır” diye konuştu.
Talat: Geçiş koridoru talepleri Kıbrıs sorununun parçası olarak ele alınmalı
2’inci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Rum tarafının geçiş koridoru taleplerine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, bu tür konuların Kıbrıs sorununun bütüncül çözümü çerçevesinde ele alınması gerektiğini vurguladı.
Geçiş koridorunun ancak kapsamlı bir çözüm sürecinin parçası olarak mümkün olabileceğini ifade eden Talat, karşılıklılık ilkesinin altını çizdi:
“Konu görüşülebilir ama ben olsam ‘gel Kıbrıs sorununu görüşelim, o konuyu da bunun içine katarız’ derim. Bu ancak kapsamlı bir çözümle olur. Otursunlar masaya, tüm kapıları birlikte açalım derim.”
Talat, Rum tarafının geçiş koridoru talebine karşılık, Kıbrıslı Türklerin de uzun süredir Güney’e serbest geçiş, özellikle karma evliliklerden doğan kişilerin vatandaşlık ve geçiş hakları gibi konularda çözüm beklediğini vurguladı, “Sen geçiş koridoru istiyorsun, peki benim insanımın tümü neden Güney’e geçemesin? O zaman ben senin istediğin koridorları vereyim, sen de bana bu hakkı ver. Karma evliliklerden doğan vatandaşlıklar gibi meseleleri de görüşmeye açarım” diye konuştu.
"Karşılıklı adımlar şart"
Talat, Rum tarafının sadece kendi taleplerine odaklanmasının çözüm sürecine katkı sağlamayacağını belirterek, eşitlik ve karşılıklı adımların esas alınması gerektiğini söyledi, şu ifadeleri kullandı:
“Benim yaklaşımım net: Eğer bir taraf bir şey istiyorsa, karşılığında da bizim haklı taleplerimiz gündeme gelmeli. Aksi takdirde kalıcı bir çözüm ve sağlıklı bir iş birliği mümkün olmaz.”




