KIBRIS

“Adaylık teklif ettiler ama düşünmedim”

İş insanı Günay Çerkez, Gündem Kıbrıs Web TV’de Genel Yayın Yönetmeni Çiğdem Aydın’ın konuğu olarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çerkez, son Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisine adaylık teklif edildiğini ancak bunu kabul etmediğini söyledi…

Haber: Bahar SANCAR

İş insanı Günay Çerkez, programda siyasete eleştirilerde bulunarak, “Herhangi bir konuyu icraata dökmeden olmuyor. Önemli olan ülkemize uygun olan bir öneriyi dikkatlice incelemek ve çalışmak lazım. Ülkemizde çok bilgili ve donanımlı insanlar var. Bakanlıklarımız kendi bakanlıklarına uygun 5-6 kişiden oluşan bilirkişilerle bir komite kurup ayda bir toplantı yapabilir. Bu insanlar ülkemize hizmet vermekten gurur duyacaklarıdır” dedi.

Çerkez: Bizim ülkemizde 2 türlü parti var. İktidar partisi ve muhalefet partisi

Konuşmasının devamında Çerkez, ülkede iki türlü siyasi parti olduğunu söyleyerek, siyasetin de kendi içerisinde bölündüğünü kaydetti. Çerkez, “Bizim ülkemizde 2 türlü parti var. İktidar partisi ve muhalefet partisi. Bizim ülkemizde muhalefet sadece eleştiriyor. Tabi ki eleştiri olacak ama bunun da yöntemi vardır. Biz toplum olarak bölündük. Bunlar sağcı bunlar solcudur. Görüşlerimiz örtüşmüyor. Sağcısı solcusu bana göre böyle küçük bir ülkede fark etmemeli. Ama bu kadar çok siyasi parti ve farklı görüşler var. Hükümet 3 parti ama mecliste çoğunluk iki partidedir. Particilik sağ sol değildir. Sağda da partiler var ama onlar da kendi aralarında çekişme yaşıyor. Eğer sağcıysan nedir bu çekişme? Aynısı sol kesimde de var. Sağcılar da solcular da yüzde 80 oranında aynı vizyonu taşımalı. Biz hem sağcı solcu olarak hem de kendi aralarında 3-4 farklı görüşle ayrılıyor. Bu bana göre kabul edilebilir bir durum değildir. Eğer 3’lü bir koalisyon kuruluyorsa ve çoğunluk sizdeyse bir yasayı rahatlıkla geçirebilirsiniz. Ama en normal yasalar bile meclisten geçirilemiyor ve sıkıntı yaşanıyor. Hatırlayın 2 ay meclis başkanını seçemedik. Ülke olarak 2 ay kaybettik. Hem de 3’lü bir koalisyonda bu yaşandı. Tarafsız düşündüğünüzde bu nasıl bir yönetim diye feveran ediyorsunuz. Bunlar birlikte nasıl çok büyük projelere imza atacak?” diye sordu.

“Meclisin haftada 2 gün toplanıyorsa bu halka hakarettir”

Çerkez, meclisin haftada 2 gün toplanmasını eleştirerek, “Meclisin haftada 2 gün toplanıyorsa bu halka hakarettir. Vatandaşın yılda en fazla 30 gün tatili var. Adli yıl 90 gün tatilde. Meclis ise 4 ay tatilde. Bu nasıl olacak? Bu adalet midir? Halkımızın en hızlı şekilde sıkıntıları çözmek en önemli hizmetlerden biridir. Günün koşullarına göre bunların güncellenmesi gerekirdi. 42 yıldır bunların değişememesi bir hatadır. Yada anayasayı 5-10 yılda bir güncellenmesi gerekir. Dünya o kadar hızlı ilerliyor ki bunu yakalamamız lazım. Yasaları güncellemek ayıp değildir. Dünya koşullarına göre uyarlamak gerekir. Bazı davalar var ki anayasada bile yeri yoktur. O dönem çünkü öyle bir suç yoktu. Böyle şeylerin yaşanmasına gerçekten üzülüyorum” dedi.

“Mecliste yaklaşık 300 yasa kadük oldu güncelliklerini yitirdi”

Konuşmasının devamında Çerkez, “Anavatan Türkiye’de her gün meclis var. Milletvekili hafta sonu kendi bölgesinde olur. Bizim burada tabak kadar ülkede haftada iki gün meclis var. O iki günde de nisap sağlanana kadar saat 11 oluyor, saat 3’te de oturumu kapatıyor. Mecliste yaklaşık 300 yasa kadük oldu güncelliklerini yitirdi. Bu kadar bir laçkalık var. Bunlar bizim yıllardır devam eden ama hiçbir şekilde de çözüm bulunamayan konulardır. Bu bir görevdir. Yargı sayısı şuan 49. Sen bunu anayasaya koyarsan referandum yapman lazım. Birkaç seçim önce bunu seçim pusulasına koydular. İnsanlar bunu işaretlemedi. Bugün yargı sisteminde 45 binden fazla dava var bekleyen. Bu konuda hala daha bir şey yapılmadı. Bir atasözü vardır. Geciken adalet, adalet değildir. Bunu da çoğu bildiği için borcunu ödemiyor çünkü mahkemenin senelerce süreceğini biliyor. TL alacaklı bir kişi mahkemeye başvurduğunda paranın değeri ne olur?” diye sordu.

Çerkez, “Ama biz tüm bunlara rağmen yargıç sayısını anayasaya koyduk. Ama onu oraya koymak bir hataydı. Nüfusun bu kadar aratacağı ve mahkemelerde dosyaların yığılacağı herhalde öngörülemedi. Gelmiş geçmiş hükümetlerde buna dokumuyor. Eylülde adli yıl açıldığında yüksek mahkeme başkanı yine bunları söyleyecek” ifadelerini kullandı.

Çerkez: Biz tanınmamış kalmak istiyoruz

Çerkez, “Biz tanınmamış bir ülkeyiz. Tanınmamış bir ülkede ülke yönetimi çok önemlidir. Çünkü dışardan bakan bir kanaat getirir. Biz tanınmamış kalmak istiyoruz. İçimizde tanınmamışlığın faydalarını görenler var. Her sektörde var bunlar. Biz ilk önce bu şartlarda kendi kendimizi istenilen süratle yönetemiyoruz. Dünya hızlandı. Ama konu övünemeye geldiğinde biz her şeyi biliriz diyorlar. Biz adil olarak yönetemiyoruz. Eğer biz tanınmayı iddia ediyorsak önce kendimizi düzene koyacağız. O zaman alnımızın akıyla gidip neden bizi tanımıyorsunuz diyebilirsiniz” diye konuştu.

Çerkez, “2004’te referandumda yüzde 66 biz evet dedik, Rumlar yüzde 75 hayır dedi. 1 hafta sonra Kıbrıs adası AB’ye alındı ama müktesebat kuzeyde donduruldu. Müktesebatın olmadığı bir toprak parçasında ne anlamı var? Onlar çifte mükâfatlandırıldı biz cezalandırıldık. Bunun için hiçbir şey yapmıyoruz. Neden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmedik? Demek ki bu sistemden çoğunluk mutludur. Uluslararası kurallar istemiyoruz. Güneye geçtiğinizde bir otorite hissediyorsunuz. Biz neden bunları yapmıyoruz? Vatandaş da bu duruma alıştı” diyerek eleştiride bulundu.

“Deniz limanlarımızda kısıtlama yok”

Çerkez, “Bir zamanlar Mağusa’dan Suriye Lazikiye’ye feribot hizmeti vardı. Sonra Rumlar girişim yaptı Annan planı geçtikten sonra bu seferler durdu. Deniz ve hava limanlarına yasak dendi.2008 yılında ticaret odası başkanıyken AB’de komisyona sordum. Bu Kıbrıs’ın kuzeyinde Mağusa’dan kalkan gemilerin Suriye’ye gitmesinde bir sorun var mı dedim, onlar da bana yazı gönderdi. 1974’ten sonra Kıbrıs cumhuriyetinin efektif kontrolünü kaybettiği Kuzey Kıbrıs’taki hava limanları kapalı ilan edildi. Ama deniz Limanlarından kısıtlayıcı bir kanun yoktur diyor. Bu kararı aldım o zamanki Başbakan Ferdi Sabit Soyer’e gittim ve durumu anlattım. Ve iyi dedi o kadar. Biz hapiste kalmak istiyoruz. Bu siyasilerle nasıl bu memlekete gelişecek” diye sordu.

Konuşmasının devamında Çerkez, “Demek ki buradan çıkan sonuç Kıbrıslı Türkleri yönetenler bu sistemden inanılmaz mutludur. Niyet olan yerde çare vardır. Eğer biz istersek bunları toplayıp sözde ambargoyu üstümüzden  kaldırabiliriz ama çoğunluk bunu istemiyor. İstanbul’da bir mahalle kadar nüfusumuz var. Nedir bu kadar parçalanma? Bunların değişmemesinin tek sebebi çoğunluğun bu sistemden memnun olmasıdır. Kıbrıs Türkü bu zaman içinde değişik bir cins oldu. Mantıken bu yaşananlar doğru değildir. Zaman zaman laf kalabalığı yapıyoruz sadece. Bizim tanınmamış olmamızın ve direkt uçuş olmaması bizim zararımızadır. Eğer istersek bunları her platformda bunun mücadelesini verebiliriz” dedi.

“Son 4 cumhurbaşkanlığı seçiminde geldiler adaylık teklif ettiler ama düşünmedim”

Çerkez, kendisine Cumhurbaşkanlığı adaylığının teklif edilip edilmemesinin sorulması üzerine ise, “Son 4 cumhurbaşkanlığı seçiminde geldiler adaylık teklif ettiler ama düşünmedim. Bir yere seçildiğinizde eğer o yerde bir farkındalık yaratamıyorsanız bir iyileşme yapamayacaksam, buna inanmıyorsam seçilmek istemem. Aldığın o haklar, maaşlar, korumalar hak mıdır?” diye sordu.

“Halkımızın ciddi sıkıntıdan geçmesi gerekiyor ki bir iyileşmenin ihtiyaç olduğunu fark etmelidir”

Konuşmasının sonunda ise Çerkez, “Halkımızın ciddi sıkıntıdan geçmesi gerekiyor ki bir iyileşmenin ihtiyaç olduğunu fark etmelidir. Kıbrıslı Türkler İngiliz dönemi bitene kadar çoğu işçi, çobandı. Tarlada çalışırdı. İngiliz döneminde devlet dairelerinde çok az Türk vardı. Cumhuriyet ilan edildiğinde en büyük göç Türklerin oldu Avustralya ve İngiltere’ye. Bunu azaltmak için Denktaş kamu iş yasası yapıldığında oraya 6. Maddenin 2. Fırkasına ‘bir kamu görevlisi işinden almak için amirini dövmeyi alışkanlık haline getirdiği durumda’ diye bir ibare var. Bir kişi amirini dövmeyi nasıl alışkanlık haline getirebilir? Bunu Kıbrıslı Türklere güvence vermek ve göç etmesin diye koydu. O zaman bu gerekliydi ama şimdi değildir. 74’ten sonra bunların değişmesi gerekirdi. Başka bir maddede herhangi bir kamu görevlisi yüz kızartıcı suçtan dolayı aldığı ceza 6 aydan azsa görevine iade edilir diyor. Bunlar artık tabak kadar yerde bilinmeyecek şeyler değil. Kendi kendimizi kandırmıyor muyuz? Bugün devleti idare edenler devlet memurlarının tarım ve hayvancılıkla uğraştığını bilmiyorlar mı? Bu insanlar biliniyor. Bu tamam mıdır? Bunlar gerçeklerimizdir ve bu durma çok üzülüyorum” dedi.

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }