Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, “Neden Tam Gün Eğitim?” sorusu sorularak, günlük veya haftalık ders saatlerini azaltmak veya artırmanın bir matematiksel işlem olmadığı kaydedildi. Açıklamada, “Tam gün eğitime sadece bu açıdan yaklaşmak demagojik bir metaforun ötesine geçmemekte ve eğitimde reform yapılmasına birincil engel teşkil etmektedir. Oysa bu bağlamda öğretimin kalitesi, öğretmen yeterlikleri, ders kazanımları, öğretim yaklaşım ve yöntemleri, öğrenci ihtiyaçları, ülkenin 21. Yüzyıl becerilerine yönelik yakın, orta ve uzak hedeflerinden bağımsız olarak ele alınamaz.” ifadeleri kullanıldı.
-“Tam gün eğitim öğrencinin nitelikli eğitime ulaşma haklarını kolaylaştıracak”
Tam gün eğitimde okulların, öğrencinin sağlıklı, tarafsız ve kaliteli bir çevrede (okul) nitelikli eğitime ulaşma hakkının kolaylaştıracağı ve 21. Yüzyıl becerilerine ulaşmalarını sağlayacağı belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Dünya örnekleri göstermektedir ki tam gün eğitim yapan okullarda hem öğrenciler hem de öğretmenler okumayı, yazmayı, sözel ifade, bilimsel ve matematiksel becerileri, eleştirel düşünmeye dayalı analiz gibi becerileri pekiştirmek için daha fazla zaman bulmaktadırlar.”
UNESCO ve OECD gibi eğitim üzerine araştırma yapan uluslararası kuruluşların, okulda geçirilen sürenin eğitim ve öğretim kalitesinin geliştirilmesinde en önemli faktörlerden biri olduğunu belirttiği ifade edilen açıklamada, bu olgunun, zorunlu eğitim süresinin, akademik yıldaki gün sayısı ve öğrencinin günün kaç saatini okulda geçirdiğine bağlı olarak değerlendirilmekte olduğu kaydedildi.
Bu bağlamdan bakıldığında ülkede ilkokullarda bir yıllık öğretim süresi ortalama 692 saat olarak gerçekleşirken OECD ortalamasının yıllık 799 saat, AB ortalamasının da 775 saat olduğu kaydedilen açıklamada, “Ortaokul düzeyinde ise ülkemizde yıllık öğretim süresi 760 saat ile 915 saat olan OECD ortalaması ve 895 saat olan AB ortalamasının altında gerçekleşmektedir. Ayrıca yıllık süre olarak bakıldığında ilkokullarda yıllık gün sayısının ülkemizde 173 gün olduğu, OECD ortalamasının 185 gün, AB ortalamasının ise 182 gün olduğu görülmektedir.” ifadeleri kullanıldı.
AB ülkelerinde ilkokullarda temel derslere ayrılan sürenin toplam öğretim süresi içindeki oranının ortalama yüzde 60 iken bu oranın ülkede yüzde 68 olduğu kaydedilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Ortaokullarda ise temel derslere ayrılan süre AB üyesi ülkelerde yüzde 56 iken ülkemizde yüzde 64 olarak gerçekleşir. Bu oranların tam tersi olarak sanat, spor ve sosyal/eğitici etkinliklere ayrılan oran ülkemizde AB üyesi ülkelerden daha azdır. (Eurydice/Ulusal Eğitim Sistemleri)
AB üyesi ve OECD üyesi ülkelerin pek çoğunda öğrencinin okula kabulü 08.00-08.30 gibi başlar. Okuldan çıkış saati ise ortalama 15.30’dur. Ortalama olarak öğrencilerin okulda geçirdiği süre 7 saattir. Ülkemizde ise ilkokullarda bu süre 4 saat 40 dakika, ortaokullarda ve liselerde 5 saat 10 dakikadır.
Uluslararası araştırmalar da göstermektedir ki esnek bir şekilde gün içine yayılan öğrenme ve öğretme süreçleri öğrencinin başarısını artırmaktadır. ABD’nin Massachusetts eyaleti öğretimi geliştirmek, öğretimi zenginleştirme fırsatlarını genişletmek ve akademik başarıyı artırmak amacıyla Öğrenme Süresinin Artırılması Girişimi (Expanded Learning Time Initiative) adıyla bilinen bir düzenlemeyi hayata geçirmiştir. Bu uygulama kapsamında günlük öğretim süresi artırılmış ve yıllık toplamda 300 saatlik bir artış sağlanmıştır. Bu uygulamanın İlerleme Raporunda Öğrenme Süresinin Artırılması uygulamasına katılan okullarda akademik başarının bu uygulamaya katılmayan okullara kıyasla belirgin bir şekilde artış gösterdiği görülmüştür.
Çoğu zaman okullar ek öğretim süresini yeni dersler veya içerikler ekleyerek kullanma yoluna gitmektedir. Oysa Öğrenme Süresinin Artırılması Girişimi kapsamında başarılı okulların yaklaşık yüzde 25’lik ek öğretim süresini az sayıda temel yeterliklere ve amaçlara odaklanmak için kullandıkları görülmüştür. Temel yeterliklere ve amaçlara odaklanma yanında, öğretim için sağlanan ek süre öğrenci başarısının iyi yapılandırılmış formatif testler aracılığıyla değerlendirilmesi ve bu testlerin sonuçlarının öğrencilerin eksiklerinin belirlenerek telafi edilmesi amacıyla kullanılması için fırsat oluşturmuştur. Test sonuçlarından hareketle öğretim süreçlerinde ve stratejilerinde öğrencilerin ihtiyaçlarına göre düzenlemeler yapmak, yeniden öğretilmesi veya tekrar edilmesi gereken konuları belirlemek öğrenci başarısının artırılmasında oldukça etkili olabilmektedir. Ek öğretim süresinin özellikle öğrencilerin bireysel olarak temel yeterliklerde eksiklerinin belirlenmesi ve bireyselleştirilmiş destek sağlanması için kullanılması öğrenmeyi hızlandırmaktadır. Öğretim için ek süre sağlanması aynı zamanda öğretimi geliştirmek için öğretmenler arasında iş birliği için de fırsat oluşturmaktadır. Öğrenme Süresinin Artırılması uygulamasına katılan okullarda ek öğretim süresinin bir kısmının öğretmenler arasında iş birliği için kullanılması; bu süreyi öğretimi geliştirmek amacıyla ortak planlama ve okulda mesleki gelişim şeklinde değerlendirmeleri sağlanmaktadır.
Buna ilave olarak, test odaklı derslere daha çok zaman ayrılması sebebiyle gün geçtikçe kesintiye gidilen müzik, drama, sanat ve spor gibi alanlarda öğrencilerin ilgilerini, becerilerini ve özgüven geliştirmelerini sağlayacak etkinliklere zaman ayrılarak öğrencilerin kişisel gelişimlerinin desteklenmesinin yanında öğrenmeye olan ilgi ve katılımlarının zenginleştirilmesi sağlanabilmiştir.”
-“Tam gün eğitim öğretim uygulaması ihmal edilemez bir yatırımdır”
Açıklamada, tam gün eğitim öğretimin uygulamasının ihmal edilemez bir yatırım olduğu kaydedildi.
Kamu okulları ile özel okullar arasında oluşan farkın balansını sağlamak için tam gün eğitime geçilmesinin elzem olduğu vurgulanan açıklamada, öğretime ayrılan sürenin kazanımların gerçekleşmesi için önemli bir kaynak olduğu belirtildi.
Tam gün eğitime geçilmesi ile birlikte kayıt dışı plansız yapılaşmanın değişmesi yönünde önemli bir adım atılacağına dikkat çekilen açıklamada, okulda öğrenmeye harcanan zaman ne kadar artarsa başarının da o ölçüde artacağı kaydedildi.
Tam gün eğitim ile özel eğitim ve okul öncesi alanlarının ve dezavantajlı öğrencilerin ihtiyaçlarının daha kapsayıcı olarak karşılanabileceği kaydedilen açıklamada, “Öğretime ayrılan sürenin artırılması sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı öğrencilerin öğrenme düzeyinin geliştirilmesine daha çok katkı sağlayacaktır. Pilot uygulama (haftada iki gün) olarak planlanması sayesinde doğacak altyapı ihtiyacı ve öğretmen ihtiyacı gibi gereksinimlerin karşılanması doğrudan eğitimin kalitesine katkı sağlayacaktır.” ifadeleri kullanıldı.