Haber: Pelin Yükselay
Güney Kıbrıs’ın mülkiyetle ilgili tutuklamaları ülke gündemindeki yerini korumaya devam ederken, vatandaşların birçoğu Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne kızgın, KKTC hükümetine ise tepkili…
KKTC hükümetinin konuyla ilgili adım atmakta geç kaldığını düşünen vatandaşlar, yeterli açıklama alamamaktan da şikayetçi.
Konuyla ilgili Gündem Kıbrıs Gazetesi’nin sorularını yanıtlayan vatandaşlar, ‘adım atmak için ne bekliyoruz? diye sorarak, Kıbrıs Türkleri’nin de Güney’de malları olduğuna işaret etti, ‘biz de tutuklama kararı çıkarmalıyız’ dedi.
Bunun yanında Rumların Türk tarafında yaptıkları ayinlerin de yasaklanması gerektiğini söyleyen vatandaşlar, ‘onlar bize ne yapıyorsa biz de aynı şekilde karşılık verelim’ yorumunda bulundu.
Vatandaşlar, Avrupa’da sesimizin daha çok çıkması gerektiğinin de altını çizdi.
Vatandaşlar ne dedi?
Mehmet Ali Özdemir: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yönetiminin harekete geçmesi gerekiyor. Evet KKTC dünyada tanınmıyor ama Türkiye Cumhuriyeti üzerinden dünyada konuyla ilgili lobicilik faaliyetlerimizi artırabiliriz. Avrupa Parlamentosu’na gidip anlatmalıyız, BM’ye gitmeliyiz. Avrupa Birliği’nin kapısına dayanmalıyız. Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyanın birçok ülkesinde temsilcilikleri var. O temsilcilikler aracılığı ile sesimizi ülkelere duyurmalıyız. Biz varız, buradayız ve böyle bir sorunumuz var demeliyiz. Geçtiğimiz gün biri demişti, ‘Dikilitaş’ta bağırarak bu sorunu çözemeyiz’ diye. Aynen öyle katılıyorum. Türkiye üzerinden sesimizi dünyaya duyurabilmeliyiz. Bizim de bu topraklara hakkımız olduğunu, Türk halkının var olduğunu ve de olacağını haykırmalıyız. Larnaka Havalimanı Türk malı üzerine yapıldı, kamu malı da olsa Türk malı üzerine yapıldı. Ortada bir illegal durum var. Sorun dillendirilmeli ama kendi aramızda değil, uluslararası arenada bu sorunu gündeme getirmeliyiz, hakkımızı savunmalıyız. Sorun bireysel değil, tüm ada bu sorun karşısında bir olmalıyız. Sağı, solu, öğretmeni, işçisi. Bu sorun hepimizin geleceğini tehdit ediyor. Rumlar üzerimizde korku politikası oluşturmayı güdüyor, bunu dillendirmeliyiz, anlatmalıyız. Ben bu sorunun başka bir çözümü olduğuna inanmıyorum. Bizim de hakkımız var dememiz gerekiyor, tüm dünyaya.
Güher Kaya: Mülkiyetteki tutuklamaları kesinlikle onaylamıyorum ancak bir çözümsüzlük süreci içerisindeyiz ve yıllarca iki tarafın da çeşitli haksızlıklar yaptığına inanıyorum. Biz yıllarca anlaşma olmasını bekledik, sonuçta bu toprakların bir atası, sahipleri var. Biz bu toprakları sahiplenirken kime dayandık? Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ‘yürüyün de korkmayın’ dedi. Hangi yasaya ya da hangi anlaşmaya dayanarak? Bu duruma daha somut, daha pozitif ve daha gerçekçi bakmamız lazım. Eğer bu adada barış istiyorsak, barış içerisinde yaşamak istiyorsak çözüme doğru gitmeliyiz. Bir başkasının mülkünün üzerinde oturup kimindi, kime verdik, nasıl verdik ve günün sonunda kim sahip çıktı. Bunlar büyük sorun. Bir an önce barış için insanlık ve ada için o masaya oturulmalı. Artık koşulsuz düşünmek lazım. Biz adamıza sahip çıkacaksak, koşulsuz düşünmek lazım. İki taraf için de söylüyorum, ‘sen bunu yaptın, ben bunu yaptım’ zihniyetinden vazgeçilmeli.
Hasan Barbaros: Yaşanan gelişmeler ne yazık ki güzel değil ve Kıbrıs Türkü’nün hayrına da değil. Ben net olarak ilk başından yanlış adımlar atıldığına inanıyorum. Bir gerçek var, başkasının mülkünü aldık, pazarladık ve dünya piyasasına sürdük. Üstüne Rumların buna ses çıkarmamasını bekledik. Bu bir hataydı. Bunun yanında Kıbrıslı Türklerin de Güney Kıbrıs’ta bıraktığı mülkleri var. Biz de onların peşine düşmeliydik. Aslında herkes kendi malına ta başından itibaren sahip çıkmalıydı.
İbrahim Emindayı: Mülkiyetteki bu sorun ancak ve ancak Türkiye’nin duruma el atması ile çözülebilir. Başka türlü bu sorunun çözüm bulacağına inanmıyorum. İlk tutuklamanın üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Biz burada ne desek boş. Ne yapacaksa Türkiye yapacak.
Mustafa Şehitoğlu: Benim Güney Kıbrıs’ta eş değer malım var, ben karşılığını aldım. Devlet bu malları dağıtırken neye dayanarak dağıttı, tahsis verdi ardından koçan verdi. Bu bağlamda bunun tazmin edilmesi gerekirdi. Edilmedi. Tabi ki devlet olarak yetkililerimiz bir tedbir almak zorunda.
Fehim Ummak: Ben bu konuda adım atmakta geç kaldığımızı düşünüyorum. Madem Rumlar mülkiyet konusunda tutuklama yoluna gitti, bizim de Güney’de malımız yok mu? Biz neden tutuklamıyoruz? Onlar bizim mallarımızı kullanmıyorlar mı? Onlar tutukladıysa sen de bu taraftan tutuklama kararı çıkartmalısın. Örneğin Larnaka Havalimanı Türk malı üzerine kurulu. Yıllardır bu zaten biliniyor. Adım atın, siz de karşı cevap verin. Hükümet harekete geçmeli.
Suat Küçük: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tutuklamaları karşısında acilen adım atmak zorunda. Rumlar zamanında nasıl Türk tarafında mal bıraktıysa, Türkler de bıraktı. Hemen karşı tutuklama kararı çıkarılmalı. Bununla da yetinilmemeli. Güney Kıbrıs’ın KKTC’de yaptığı ayinler yasaklanmalı, Güney Kıbrıs’tan KKTC’ye geçiş yapan turist dolu otobüslerin geçişi yasaklanmalı.