Küçük ülkelerin çok fazla avantajı olmasına rağmen çok fazla da dez avantajı var.
Zaman zaman avantajlar lehimize olsa da, çoğu zaman ne yazık ki aleyhimize oluyor.
Herkesin birbirini tanıması birbiriyle bir şekilde uzaktan yakından iletişim kurması güzel, lakin iş kötü niyete gelince o “yakınlar uzak” oluyor ya, insan biraz da olsa kendisini kötü hissediyor.
Beş yıldır Gündem Kıbrıs Web Tv’de hizmet veriyorum. Beş yıl içerisinde neler olmadı neler.
Neler görmedik, neler işitmedik. Ne siz sorun ne ben söyleyeyim.
Anlatmaya kalksam satırlara sığmaz inanın.
Ama özetleyeyim.
Küçük ülke ya, dez avantajı da çok olur demiştim başta.
Mesela dedikodusu çok oluyor bu ülkenin.
Hayalperesti de çok.
Yaşımız geçtikçe mi farkettim bazı şeyleri yoksa içinde bulunduğum ortam mı öğretti bilmiyorum. Ama öğrendiğim bir çok şey ülkem adına can yakıcı oldu.
Mesela bir kuruma işe başlıyorsunuz, bilmediğiniz bir ortam ama tanıdığınız insan grubundan bir kaçı da orada. Bir gece evinizde otururken aniden telefonunuz çalıyor ve bir ses “patronunuza ateş açılmış” diyor.
Sonra birden bire kendinizi garip olayların tam ortasında buluyorsunuz.
Yaşadığınız ülkenin aslında sandığınız gibi olmadığını falan düşünmeye başlıyorsunuz.
Malum hergün sokak ortasında biri, birileri tarafından öldürülmüyor.
Bense hiç böyle şeyler olacağını düşünmeyen aklından geçirmeyen saftiriğin teki.
Böyle şeyler ancak filmlerde dizilerde ha bir de başka ülkelerde olur sanırdım. Ama benim küçücük ülkemde herkesin birbirini tanıdığı sıcak diyalogların olduğu küslüklerin bile kelebek ömrü kadar olduğu bir ülkede olasılık dışıymış gibi geliyordu.
Yüzleştim.
Malum insanların hergün patronları öldürülmüyor. Peki sonra ne mi oldu?
İki yüzlülükleri gördüm. İnsanların para için neler yapabileceğini, neler yazabileceğini ve neler söyleyebileceklerini gördüm, işittim.
Vay be dedim kendi kendime etrafımızda yıllarca dolanan insanlara bak!!!
Hiç bilmediğim taraflarını gördüm.
Başta da “gazeteciler” tabi. Evet doğru okudunuz meslektaşlarım. Bazılarını tenzih ederek yazıyorum.
Elbette ki, iş insanlarından bahsetmiyorum. Ne bilir ne tanırdım ben onları ki aradaki farkı anlayayım değil mi?
Ya siyasiler ohooo onları yazsam ferman olur.
Günümüze gelecek olursak, bir kaç tıklanma uğruna insanları zan altında bırakan, bir kaç karaktersizden güzel yorum alma uğruna empatiden yoksun haberler yayma, herşeyi ve her kaynağın “güvenilir” dediğini doğru kabul edip teyit almadan yayınlama vebası devam ediyor.
Vebalı bir ülkeye çevirdiniz güzelim ülkemi. Herkes mert, herkes dürüst, herkes iyi, hekres öz’ünde çok çok iyi bir insan, herkes.
Peki “herkes” iyi ise, “kötü” olan kim?
Herkesin herkesleştiği bir ülkede kimse iyi değil aslında, işte beş yılımın öğrettiği ve özetlediği bundan ibaret. Bir tek ricam olacak bırakın işimizi layıkıyla yapalım. Kötü niyetlerinizin yarattığı atmosferin içine lütfen bizleri sokmayın. Çamurunuzun içerisinde boğulmak sizin tercihiniz, bizim hiç tercihimiz olmadı.....
***