Gündem Kıbrıs Genel Yayın Yönetmeni Çiğdem Aydın yazdı...

Sizin hiç ölümle tanıştınız mı?

Soğuktur, karanlıktır mesela, kaygının en dibidir, boşluktur mesela...

Sonsuz bir acıdır ölümle tanışma anı.

Kalbiniz acır, kızgın bir demir saplanmış gibi acır, hiç durmayacakmış gibi kanadığını hissedersiniz ama ortada kan yoktur.

Bacaklarınız tutmaz, adım atacak dermanınız yoktur.

Gözleriniz açıktır ama gördüğünüz tek şey sonsuz bir karanlıktır.

Küçücük bir ışık dahi yoktur, yolunuzu kaybedersiniz nereye dönseniz aynı, nereye baksanız aynı karanlık.

Sahi siz hiç ölümle tanıştınız mı?

İşte sevdiğiniz biri öldüğünde böyle hissediyorsunuz.

Yada ölümle burun buruna geldiğinizde...

Benim evladıma sorumsuz, ehliyetsiz bir sürücü arabasıyla çarptığı zaman ve yoğun bakımda yaşam mücadelesi verirken işte aynen böyle hissediyordum.

KKTC’de geçerli bir ehliyeti olmaması ve dikkatsizliği ise içimde barındırdığım öfkeyi daha da körüklüyordu.

Çok şükür Allah evladımı bağışladı ama ben o gün ölümle tanıştım.

Şimdi düşünüyorum da, İSİAS denen dev tabutta yok olan yitip giden evlatlar, çocuklar var.

Her bir aile, anne, baba, kardeş yukarıda yazdıklarımı her an her saniye yaşıyor. Hergün ölümle yatıp ölümle kalkıyor.

Acıyı yaşamayan için konuşmak kolaydır ve “hayatınıza devam etmek zorundasınız” der.

Evet öyle yapıyorlar zaten ama hayatlarına artık evlatlarıyla değil, ölümün soğukluğu ve karanlığı ile devam ediyorlar.

Bu yüzden İSİAS ortak davamız, bu yüzden İSİAS ortak acımız.

Adıyaman’a fiilen gitmedim ama kalbim de mantığım da hep ailelerle birlikte.

Umudum ve çağrım Türk adaletine “olası kast” ile yargılanmalarıdır.

Düşünün ben ehliyetsiz ve sorumsuz bir sürücüye ne kadar çok öfkelenmiştim ya çocuklarını ihmalden kişisel hırslarından ve doyumsuz para arzusundan kaybeden anneler, babalar?

Bu nedenle bu dava sadece ailelerin değil KKTC’nin davası, yitip giden diğer bütün deprem şehitlerinin davasıdır.

Ölümle tanışan annelerin, babaların, kardeşlerin davasıdır.