Çiğdem AYDIN Yazdı....

Bu yazıyı yazmak elzem oldu.

Genellikle seçim dönemlerinde köşe yazısı yazmamaya dikkat ediyorum.

Hatta köşe yazısı değil, Facebook gibi sosyal ortamlarda dahi beğeni veya yorum da yapmamaya çalışıyorum. Ama ülkenin içine şu veya bu sebeple sokulduğu durum ve yöneticisi olduğum gazetemize yapılan kasti bir takım sosyal medya saldırıları bazı şeylere açıklık getirme zorunluluğunu doğurmuştur.

İlk olarak dünkü manşetimizle başlayalım “YAZIKLAR OLSUN, UTANMAZLAR” hakaret gibi görünse de hakaret değildir. Kişinin veya kişilerin, bir kişinin başkaları tarafından hoş karşılanmayan veya sosyal olarak kabul edilemez davranışlar sergilediğinde ortaya çıkan utanç duygusundan yoksun olduğunu ifade eder.

Başlığın doğuş yeri ise vatandaşların görüşleri oluşudur. Bir ülkede meclisin saygınlığı, siyasilerin toptancı bir bakış açısıyla “bunlardan bir şey olmaz” algısının yaratılması, bazı siyasi ve kitlesel hırsların ülkenin genelinden uzaklaşılarak sorunların çözümsüzlüğüne katkı sağlanması vatandaşları çileden çıkarmış ve bu başlığımızdaki yoruma neden olmuştur.

Cumhuriyet Meclisi’nde yasama günü 8 farklı yasanın oylanamaması ve hatta tartışılamamasına neden olan vekillere elbette vatandaş öfke kusabilir. Biz de vatandaşın görüş ve düşüncelerini manşetimize aktarabiliriz. Kimseyle hiçbir şart altında “şahsi” bir sorunumuz yoktur, olmazda.

Çünkü vekiller geçicidir ama biz gazeteciler kalıcıyız. Siz işinizi yapacaksınız biz de işimizi.

Manşet başlığını konu ederek “çok teşekkür ederim” diye sitem mesajı atıp vatandaşların görüşlerini görmezden gelmekten kaçma eğilimi ve bu durumu da şahsımıza yüklemenin bir manası yoktur.

Vekiller meclis çalışmalarına gerekli katkıyı sağlamalıdır. Siz “Polis Yasası” diye halk arasında adlandırılan yasanın geçmesini istemeyebilir ve kabul etmeyebilirsiniz. Buna saygı duyarız ama bir yasa geçmesin diye artı 7 yasanın da Ekim ayına kalması ve seçim atmosferinin içerisinde vatandaşı manipüle etme girişimizin de kabul edilebilir olmadığını eklemek durumundayım.

Bir de haberlerin içeriğini okumanızı öneririm. İçerikte başlığın nereden doğduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Meclisin çalıştırılmaması, yasaların, düzenlemelerin ve denetim mekanizmalarının tamamen devre dışı kalması anlamına geliyor. Ülke ekonomik, adli ve sosyal sıkıntılarla boğuşurken, halkın temsilcilerinin görev yerinde olmaması veya görev yerinde “VARMIŞ” gibi yapması “sistemin tıkandığı” eleştirilerini beraberinde getiriyor.

Bu eleştirilerin duyulması için bazen “sert” olduğu düşünülen başlıklarla dikkatinizi çekmek zorunda kalmaktan biz de mutlu değiliz. Sosyal medyada linç kültürü ve bazı siyasiler tarafından baskı ve tehdit altına alınmaya çalışmamız yeni değil.

Biz baskılarla ve tehditlerle, ekonomik sıkıntılarla varlığımızı bir şekilde korumaya çalışırken bir yerlerde bu ülke için gaile taşıyan insanlara destek olmaya çalışmaya, her görüşe yer vermeye devam edeceğiz. Vatandaş “sistem çöktü, utanmazlar, battık, bizim derdimiz geçim seçim değil” diyorsa dememişler gibi davranmayacağız. Siz işinizin vekillik olduğunu sanıyorsunuz hayır değil vekillik size halk tarafından verilen bir görevdir. Yani bugün vekilsiniz belki yarın bakan öbür gün Başbakan ama günün sonunda bu görevler bittiğinde Hasan, Mehmet, Ayşe Hüseyin olmaya devam edeceksiniz. Yarattığınız bu sistemin içerisinde olacaksınız. Hiç unutmam eski bir Sağlık Bakanını bir gün hastanede gördüm. Başhekimin odasından bir naylon ilaçla çıkıyordu seslendim. Biraz konuştuk, ilaçları gördüm iyi misiniz diye sordum. Cevap; Hiç iyi değilim Çiğdem Hanım kaç saattir ilaç almak için uğraştım, ilaçlar dışarda çok pahalı hastaneden alayım dedim burada da uğraştırdılar bizi...

Gerisini yazmayacağım. Ama o gün yaşadıklarını Sağlık Bakanı veya vekilken hiç yaşamamıştı. Oysa sıradan vatandaşlar, yani bizler, bizlerin anneleri, babaları, arkadaşları her gün “o gün” yaşadığını yaşıyordu.  Söyleyeceklerim bu kadar...

*** 

Gündem Kıbrıs Gazetesi’nin dünkü manşetinde konu olan “Utanmazlar” başlığını zatı muhteremler belli ki yazının bütününü okumadan, başlıktan yola çıkarak kendilerine “utanmaz” dediğimiz düşüncesiyle bizlere telkin ve sitem mesajları göndermişlerdir.

Söz konusu kişiler bu makamlara halkın oyları ve seçim tercihleriyle geldiklerini unutmuşlardır.

Biz ise yazımızın bütününde halkın sesine ses olduğumuz için bu telkinle karşı karşıya kaldık. Gündem Kıbrıs olarak vatandaşın görüş ve düşüncelerini manşete taşıdığımız için özür dilemeyeceğiz.