Bahar Sancar'ın köşe yazısı...


Anafartalar Lisesi’nin mezuniyet töreninde 18 yaşındaki bir genç kız hür iradesiyle başörtüsü takıyor ve diplomasını başı kapalı bir şekilde almak istiyor…
Gayet insanı ve kişiler özgürlükler dâhilinde çok normal bir talep…
Ancak bu kızımız ne yazık ki başörtülü olduğu için iki öğretmen tarafından okula alınmıyor…
“Başını açmazsan diplomanı alamazsın!” diyerek tehdit ediliyor ve eve yollanıyor…
Bu skandalın yaşadığı gece 18 yaşındaki bu kızımızın annesi ile telefonda görüştüm…
Olayı aktardı…
Hem bir aile hem de 18 yaşındaki bir genç kız telefonda ağlıyordu… 
Daha sonrasında bu kızımız olay çıkmasın diye diplomasını gözyaşları içerisinde başı açık bir şekilde aldı ve mezun oldu…
Tabi birileri bu olayın burada kapandığını zannetti…
Ama yanıldı…

“Özgürlükler ülkesi KKTC”…
“Hepimiz dünyanın en modern insanlarıyız” denilen KKTC…

Özgürlük bu olayın neresinde?
Mezuniyet törenlerine tüm öğrenciler gerek abiye, gerek spor kıyafet, gerekse de şort ile gidebiliyor iken neden 18 yaşındaki reşit bir birey başörtüsü ile o törene alınmıyor?
Özgürlük ve modernlik bu mudur?
Burada bir ayrım yok mudur?
Eğer sizle aynı düşünmüyorsa, dini vecibelerini yerine getiriyorsa bu gericilik midir? Yoksa yobazlık mıdır?
Yoksa yobazlık kendisi ile aynı görüşte olmayan herkesi dışlamak, aşağılamak, hakaret ve müdahale etme hakkını kendinde görmek midir?
Bugün dünyanın en modern ve laik ülkelerinde kimse kimsenin ne başörtüsüne ne de kılık kıyafetine karışıyor…
İsteyen istediği gibi giyinme özgürlüğüne sahiptir!
Bütün dünyada olduğu gibi bu KKTC’de de böyledir!
Herhangi biri kalkıp benim kıyafetime ve mini eteğime karışamıyorsa, hiç kimse de birisinin başörtüsüne karışamaz!
SİZ KİMSİNİZ?
Siz kendinizi kimin ya da neyin yerine koyuyorsunuz da bu müdahale hakkını kendinizde görebiliyorsunuz?
Hiç kimse ama hiç kimse bir başkasının fiziksel görüntüsüne MÜDAHALE EDEMEZ!
SİZE NE!
Herkes kendi işine bakacak!

Tabi bu konu Milli Eğitim Bakanımız Nazım Çavuşoğlu’nun bilgisine geçtiğimiz hafta geldi…
Bugün günlerden Pazartesi…
Yani konunun kendi bilgisine gelmesinin üzerinden bir hafta geçti…
Yaşanan bu olayla ilgili kendisinin ne yaptığını bilmiyoruz…
Soruşturma açıldı mı?
Okul idaresi ile görüşüldü mü?
Bu kızımız ve ailesinden yaşanan olay hakkında bilgi alındı mı?
Tüm bu soruların yanıtları şu saat oldu hala daha koskocaman bir soru işareti… 
Sayın bakan lütfen toplumun hassasiyetlerini yakından ilgilendiren bu konu hakkında açıklama yapınız!
Meclis kürsüsünden “Bizim türbanlı öğretmenimiz de var” demek bir TESELLİ değildir… 

Geçtiğimiz hafta yine KKTC’de din ve eğitim kelimeleri bir arada kullanıldı…
Neden?
Çünkü İlkokul Türkçe ve Sosyal Bilgiler kitaplarında dini görseller kullanılmış…
Bu zamana kadar kimsenin aklına gelmemiştir açayım da bir ders kitaplarının içerisinde ne var bakayım demek…
Bu olayda da bir art niyet vardır…
Daha önceden de yapıldığı gibi toplum bu kez de dini değer ve inançları üzerinden bölünmeye çalışılmaktadır…
Ancak…
Şunu çok net ifade etmek isterim ki bu oyunu her kim oynuyorsa bu çok tehlikeli bir oyundur…
Ve… 
Ateşi sizi yakar…

Eğitim sisteminize siyaset karıştı Sayın Çavuşoğlu!
Okullarınızda düzen, nizam ve kuralların kaldığını savunabilir misiniz?
Sizin bakanı olduğunuz eğitim sistemindeki okullarda siyaset konuşuluyor ve tartışılıyor!
Sadece KKTC’nin değil, Türkiye’deki siyasette “BU DOST MECLİSLERİNE” meze olmuş durumda…
Siyaset konuşmanın yeri okullar mıdır yoksa meclis midir?
Geçmişini bilmeyen, dünya gerçeklerinden uzak, aşağılanan, hor görülen ve okullarından nefret eden çocuklar yetiştiriyorsunuz bu eğitim sistemi içerisinde…
Eğer eğitim kurumlarınız siyaset yeri olduysa buyursunlar meclise sizinle beraber siyaset yapsınlar!

Eğitim siyaset üstü bir olgudur…
Ve bu ülkede bunun bilinci kimsede yoktur!

Yıkık okulları, öğrenci odağından uzak müfredatı, öğrencileri kucaklamayan öğretmenleri, “Bu ülkeden kaçıp kurtulmak istiyorum” diyen öğrencileri ile 2023-2024 Eğitim-Öğretim yılında size başarılar diliyorum!