Bahar Sancar yazdı...
KKTC’de gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından, Güney Kıbrıs’ta “çözüm” tartışmaları yine sahnede…
Ancak perde arkasında şöyle bir durum var: Rum Liderin sözde “çözüm” söylemi var, ama pratik adımlarda korkuları ile yüzleşti…
Hristodulidis, önceki haftalarda BM özel temsilcisi ile temasa geçtiğini, görüşmeleri yeniden başlatmak istediğini söyledi.
Ancak hemen ardından gelen açıklamalar yine “Crans‑Montana zemininden devam” şartını öne çıkardı.
Yani diyor ki: “Masa kurulacak ama şu ön koşullar yerine getirilsin.”
Bu ikiyüzlülüğün meali şudur: Çözüm için hevesliyim ama benim de şartlarım var…
Kıbrıslı Rum halkı gerçekten çözüm istiyor mu?
Hayır!
Bugün baktığımızda, Güney Kıbrıs’ta kamuoyundaki tepkiler ve yazılan köşe yazıları şöyle bir tablo çiziyor: Rum toplumu çözüm için gereken Kıbrıslı Türklerin gasp edilen haklarını bırakın vermeyi, bunların hepsini taviz olarak görüyor…
Zorlu masaya oturmaya, hatta zor şartları kabullenmeye kesinlikle ve kesinlikle niyetleri yok…
Güney Kıbrıs’taki bazı partilerden gelen çağrılar çözüm yönünde olsa da “AB çıkarlarıyla yeniden bağlanalım” türünden ifadeler içeriyor; yani uzun vadeli strateji daha çok bölge imajı, ekonomik çıkarlar çerçevesinde dönüyor…
Sonuç?
YOK
Hristodulidis, KKTC’deki seçimlerden önce ettiği boy boy lafları, teker teker yememek için basını harekete geçirdi…
Kendisine yakın olan ELAM ve diğer ırkçı partileri de ardına alan Rum Lider, bu işi “Halk istemiyor” diye yokuşa sürecek ama bunu doğrudan yapmayacak…
AB karşısında kendini o konuma düşüremez…
Çünkü senelerdir oynanan bu oyuna AB ve BM’nin artık karnı tok…
KKTC’de gerçekleşen seçim sonuçları Rum tarafında iç politikalar açısından bir alarm oldu…
Çünkü zaten iç politikada yaşananlardan dolayı güven, umut ve liderlik kredisini tüketmek üzere olan Hristodulidis, AB ve BM’yi karşısına alabilecek durumda değil…
Bunca yıldır şımarık ve özgüvenli tavırların sonuna geldi…
Kamuoyunu arkadan arkaya kışkırtmaya devam ede dursun, bu zihniyetle bir yere varılmayacağını bütün dünya görecek…
Hristodulidis’in “Ben aslında çözüm istemiyordum” söylemlerine de çok uzun bir zaman kalmadı…
Türkiye’ye karşı bir cephe oluşturabilmek için, NATO hayalinden tutun da İsrail’e ülkesini peşkeş çekmekten çekinmeyen, Fransa, Hindistan, ABD ve İngiltere gibi ülkelere mavi boncuklar dağıtan, tavizler veren, ama diğer yandan da Türk yetkililer ile aynı fotoğraf karesine girebilmek için girmediği kılık kalmayan Hristodulidis’in sahtekarlığına karşı dünya ne yapacak?