KIBRIS

“Karşılıksız kalmayacak!”

Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Mustafa Lakadamyalı, Gündem Kıbrıs’tan Bahar Sancar’a konuşarak, Dışişleri Bakanlığı’nın çalışmaları hakkında bilgi verdi ve güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Lakadamyalı, Güney Kıbrıs’ın “Mülkiyet” konusu üzerinden gerçekleştirdiği tutuklamalar ve girişimlerin yanıtsız kalmayacağını söyledi…

Haber: Bahar SANCAR

Dışişleri Bakanlığı’nın çalışmaları: Kıbrıslı Türklerin haklarını sonuna kadar savunmaya ve dış dünyaya anlatmaya çalışıyoruz

Dışişleri Bakanlığı’nın yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi veren Lakadamyalı, “Bakanlığımızın Merkez teşkilatı ve 27 temsilciliği bulunmaktadır. Bunların 7 tanesi Türkiye’de büyükelçiliktir ve 6 tanesi de başkonsolosluktur. Diğer temsilciliklerimiz de Orta Asya’dan Amerika’ya, Avrupa’ya ve Körfez bölgesine kadar uzanıyor. Bakanlık olarak bizim birinci önceliğimiz Kıbrıs meselesidir. Kıbrıs Türk halkının haklarının dünyaya duyurulmasıdır. Bunun için çaba gösteriyoruz. Müzakereler 2017’de Crans Montana’da Rumların masayı devirmesiyle son buldu. Ondan sonra da BM Genel Sekreteri taraflara yeni fikir ve düşünce çağrısı yaptı. Buna Kıbrıs Türk tarafı 2021 yılında yeni bir vizyonla cevap verdi. Rumlar görüyoruz hala aslında samimi olmayan bir şekilde Crans Montana’da kalındığı yerden devam etmek istiyorlar. Her şeyi reddedip görüşmeleri terk etmemişler gibi kaldığımız noktadan devam edelim diyorlar. Biz 2021 yılında iki devletli bir vizyon ortaya koyduk. Bakanlık olarak çalışmalarımızın esası bütün dünyaya bunu dünyaya en yaygın, en etkili şekilde anlatabilmektir. Bunu hem temsilciliklerimiz üzerinden yapıyoruz hem biz merkezde burada bize gelen yabancı konuklarımıza ve ayrıca Güney’deki büyükelçiliklerden muhataplarımıza en geniş şekilde anlatmaya çalışıyoruz” diyerek bilgi verdi.

Lakadamyalı, “Dünyada uluslararası sistem bir değişim dönüşüm içerisindedir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan uluslararası sistem çatırdıyor. Önümüzdeki 10-15 yıl içinde dünyada yeni dengeler oluşacak. Dolayısıyla bir geçiş sürecinden geçiyoruz. Herkes yeni ittifaklar yeni dengeler oluşturmaya çalışıyor. Buna göre de pozisyon almaya çalışıyor. Şuanda kaotik bir ortam var. Çok kutupluluk hüküm sürüyor. Bir ülke herhangi bir konudaki pozisyonunda bir ülke grubu ile hareket edebiliyorken, farklı bir konuda onlarla zıt da düşebiliyor başka bir ülke gurubuyla da hareket edebiliyor. Ama bu çok uzun sürmeyecek gibi duruyor. 10-15 yıl içinde dengeler oturacaktır. Ancak görünene göre dünyada bir çift kutupluluğa doğru giden bir süreç vardır. Bir tarafta ABD diğer tarafta Çin ekonomik güç olarak ortaya çıkıyor. Askeri güç olarak da Rusya hala dünyada söz sahibidir. Bu kaotik ortamda biz de Kıbrıslı Türklerin haklarını sonuna kadar savunmaya ve dış dünyaya anlatmaya çalışıyoruz. 10 yıl sonra dünya başka bir dünya olacak ve eminim ki o dünyada da Kıbrıslı Türkler de hak ettiği yeri alacaktır” diye konuştu.

Dışişleri Bakanlığı Bütçesi: KKTC bütçesi içerisindeki payı yüzde 0.59

Dışişleri bakanlığı bütçesi hakkında bilgi veren Lakadamyalı, “2025 yılı bütçemiz 900 milyon Türk lirası. Bunun Euro karşılığı 20 milyon Euro’dur. Personel sayımız merkez ve yurt dışı personel dahil 251’dir. Bu 20 milyon Euro bütçenin KKTC bütçesi içerisindeki payı da yüzde 0.59’dur. Bu çok düşük bir rakamdı ve bu imkânsızlıklar içerisinde biz dış ilişkileri yürütmeye ve sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Daha çok Güney Kıbrıs’la mücadele ediyoruz. Güney Kıbrıs’ın dışişleri bakanlığı bütçesi bizim 5 katımız yani 100 milyon Euro’dur. Resmi bir tanınmışlığız olmadığı için her kapıyı zorluyoruz. Bazılarını açıyoruz bazılarını açamıyoruz. Bizim aslında çok daha büyük bir bütçeyle karşımızdaki anti propagandaya karşı koyabilmek için çalışmamız lazım ama bütçe imkânlarımız sınırlı. Ancak tabi ki ülkemizin durumu da malumdur. Bu sadece bizim sıkıntımız değil. Genel itibarıyla ülkede diğer kurumların da bütçesel sıkıntıları var. Ondan da fazla şikâyet etmememiz gerekiyor. Bize verilen imkânlarla elimizden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyoruz” dedi.

“Rumlar hiçbir zaman Kıbrıslı Türklerle bir ortaklık bir güç paylaşımına gitmek istemediler”

Mülkiyet konusunda yaşanan gelişmelerle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Lakadamyalı, “Rumlar, genel politikası itibarıyla müzakerelerin olduğu dönemlerde de sözde bir anlaşma için aynı masada otururken ve bir müzakere devam ederken bile aslında arka tarafta tanınmış olmanın verdiği avantajla müzakere masasını etkisiz hale getirecek faaliyetlerde her zaman bulundular. Bu mülkiyet meselesi 1980’li yılların sonunda Loizidu Davası ile başladı. O dönemde sözde masada bizimle federasyon müzakere ediyordu ve bu çatı altında mülkiyet sorunu mülkiyette 6 başlıktan bir tanesiydi. Orada mülkiyet konusu müzakere edilirken bile olası uzlaşıları etkisiz hale getirecek arka tarafta AİHM kanalıyla başka bir mücadele içerisindeydi. Yani sürekli olarak aslıda Rumlar hiçbir zaman Kıbrıslı Türklerle bir ortaklık bir güç paylaşımına gitmek istemediler. 2004 Annan planı bunun en somut örneğidir. 2017 Crans Montana da öyle... Ondan önceki süreçlerde yaşananlar da ortadadır” dedi.

“TMK’yı etkisiz hale getirip başka yollardan mülkiyet konusunu kendi avantajlarına çevirmeye çalışıyorlar”

Konuşmasının devamında Lakadamyalı, “Mülkiyet konusunda Rumlar AİHM sürecini başlattıktan sonra bizim de Taşınmaz Mal Komisyonu’nu kurup faaliyete geçirmemiz Güney Kıbrıs’ı ciddi şekilde rahatsız etti. Özellikle son dönemde bizim TMK’yı çok daha aktif çalıştırmamız ve hızlı sonuç vermeye başlamasıyla birlikte bu Güneyi daha da rahatsız etti. Hem de Kuzey’deki yatırımlar ve ekonominin gelişmesi rahatsız etti. Bunun için tamamen siyasi bir adım atarak tutuklamalara başladılar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), “K.V. Mediterranean Tours Limited / Türkiye” davasında verilen kararda, TMK’nın etkin bir iç hukuk yolu olduğu yeniden temin edildi. Bu Rumları yine rahatsız eden bir konu oldu. TMK’yı etkisiz hale getirip başka yollardan mülkiyet konusunu kendi avantajlarına çevirmeye çalışıyorlar. Bunu başaramayacaklar. Mülkiyet tek taraflı bir problem değildir. Kıbrıslı Türklerin de Güney’de bıraktığı mülkleri var. Bunun tutuklamalarla çözülmesi gibi bir durum söz konusu değildir” diye konuştu.

Kıbrıs Türk tarafının, Rumların mülkiyet girişimleri üzerinden yaptıklarına karşılık Lakadamyalı, “Rum yönetiminin girişimlerine karşılık çeşitli adımlar atılacak. Karşılıksız kalmayacak” dedi.

 Cenevre’de sunulan 6 öneride yaşanan gelişmeler

“Kıbrıs’ta bir siyasi anlaşma sağlanacaksa bu iki devlet temelinde sağlanacak iyi komşuluk ilişkileri temelinde olacaktır. Bunun başka türlüsü düşünülemez” diyen Lakadamyalı, “Holguin bir önceki dönem geldi. 6 aylık görev süresince hem adada 3 sefer temaslarda bulundu hem garantör ülkelere giderek görüştü. Sonuçta genel sekreter dedi ki müzakerelere başlamak için bir ortak zemin yok. bu ortak zemin yoluğunda ne yapabiliriz?  Bu ada üzerinde yaşayan iki halk var. İki ayrı halkın bu adada yaşayan insanların, iki tarafında yararına olabilecek hangi faaliyetler yürütülebilir? İşbirliği modeli üzerinde konuşulabilir dedik. En son marttaki Cenevre toplantısında Türk tarafı işbirliği konseyi kurulmasını önerdi. Rum tarafı bunu devletten devlete ilişkiyi çağrıştırdığı gerekçesiyle reddetti. Ama genel sekreter adına işbirliği demeden taraflar bir çalışsınlar diyerek kapsamları geniş olmayan 6 öneri sundu. Bunların bir kaçı hali hazırda yürütülen faaliyetlerdi. Mezarlıkların temizlenmesi konusu yürütülen bir faaliyetti. Gençlik komitesinin kurulması zaten konuşan bir konuydu. İklim değişikliği ile mücadele de ortak hangi adımlar atılması zaten çevre teknik komitesi vardı onun konusuydu. Bunlar zaten konuşuluyordu ve yürüyen süreçlerdi. Esas diğer 3’ü daha üzerinde çalışılması konulardı. Bir tanesi kapılar, diğeri güneş enerji panelleri, başka bir diğeri de adanın mayınlardan arındırılma meselesiydi. Bizim pozisyonumuz uzun süredir tüm adanın mayınsızlaştırılması yönündedir. Rumlar buna güvenlik gerekçelerini gösterip direniyorlar. Cenevre’de konuşuruz gibi bir tavır takındılar ama maalesef adaya dönüldükten sonra mayınlarla ilgili bir gelişme olmadı. Kapılar konusunda da benzer şey yaşandı. Kıbrıs Türk tarafının önerileri uzun zamandır ortadadır. İki tane kapı önerimiz var: Haspolat ve Akıncılar. Rumların da kapı olmayan 2 öneriler var. Transit geçiş hakkı istiyorlar ve bu talepleri yeni değil. Çok uzun yıllardır yaptıkları taleplerdir ve bunun gerçekleşmeyeceğini de biliyorlar. Bunu öne sürerek yeni kapı açılmasına karşı olduklarını da gizlemiş oluyorlar. Kapılar konusunda dair de bir ilerleme sağlanamadı. Bir de güneş paneli konusu var. Ara bölgede AB finansmanıyla yürütülecek olan bir çalışmadır. Orada da bazı konuşmalar ve engeller var, umarım çözülür ve bir ortak faaliyet gerçekleşmiş olur. Ama bunlar çok kayda değer ilerlemeler değildir” diye konuştu.

Güney Kıbrıs’ın Schengen’e geçme süreci: Kuzey ve Güney arasında ki geçişler Yeşil Hat Tüzüğü’ne bağlıdır

Güney Kıbrıs’ın Schengen’e geçmesiyle birlikte vatandaşların kapılardaki geçişlerinde bir sorun yaşanıp yaşanmayacağının sorulması üzerine Lakadamyalı, “Rumların Schengen’e dâhil olma niyetleri var ama bu daha görüşmelerin başındadırlar. Henüz bu konu çok ciddi olarak ele alınmış bir konu değil. Değerlendirme aşamasında olan bir konudur. Ancak Kuzey ve Güney arasında ki geçişler Yeşil Hat Tüzüğü’ne bağlıdır. Yeşil Hat Tüzüğü Avrupa Birliği’nin yayınladığı bir tüzüktür. Bu nedenle Yeşil Hat Tüzüğü’ne zarar verecek bir gelişme olacağını düşünmüyorum. Vatandaşlarımızın geçişinde bir sıkıtı yaşanmayacaktır. Şuada Rumların Schengen’e hangi koşul ve şartlarda geçilecek veya geçecekler mi o bile belli değildir” ifadelerini kullandı.

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }