Haber: Pelin Yükselay
İstatistik Kurumu temmuz ayı hayat pahalılığı oranını yüzde 3,17, yıllık hayat pahalılığı oranının ise yüzde 35 olarak açıkladı.
Vatandaş açıklanan bu rakamlara tepki göstererek, ‘İstatistik Kurumu ile çarşının oranı birbirini tutmuyor’ eleştirisinde bulundu.
Gündem Kıbrıs Gazetesi’ne konuşan vatandaşlar, hayat pahalılığı oranlarının bilerek düşük açıklandığını savunurken, ülkedeki pahalılığa artık bir çözüm bulunması gerektiğini kaydettiler.
Pahalılığının önünün üretim ve denetimle alınacağını düşünen vatandaşlar, hükümetin halkın erimemesi adına, bir an önce adım atması gerektiği düşüncesinde…
Vatandaşlar ne dedi?
Dilek Gezici: Temmuz ayı hayat pahalılığı yüzde 3 olabilir mi? Her şeye her gün zam gelirken, hayat pahalılığı oranını yüzde 3 açıklamak nasıl bir mantıksızlıktır? Çocuklar bile buna güler. Yüzde 3 dediğiniz nedir? Denetim şart. Bu ülkede pahalılık üzerindeki en büyük etken denetimsizlik. Hükümetin denetim yapmasını istiyorum.
Eralp Şerifoğlu: Ülkemizde bana göre denge diye bir şey yok. Ben bu ara evde yalnız kalıyorum ve alışverişimi de kendim yapıyorum. Devamlı çarşıdayım, pazardayım, çıkıyorum. Hayat pahalılığı asgari ücret açıklanmadan etiketlere yansıdı zaten. Dolayısı ile açıklanan hayat pahalılığı oranının gerçekçi olduğuna inanmıyorum.
Çiğdem Harmancık: Hayat pahalılığı oranlarının gerçeği yansıttığına inanmıyorum. Temmuz ayı hayat pahalılığı oranı yüzde 3,17, yıllık ise yüzde 35 deniyor. Piyasaya bakıyorsunuz hiç de öyle değil. Bir gün 5 TL’ye aldığınızı ertesi gün 15 TL’ye alıyorsunuz. Marketlerde, giyim-ayakkabı mağazalarında, telefon ücretlerinde, elektrikte vs. her alanda fiyatlar uçuyor. Ben hayat pahalılığı oranları neye göre belirleniyor anlamıyorum. Haftalık bir alışveriş en az 10 bin TL tutuyor. Bu alışveriş de lüks yok, ihtiyaçlarımız dahilinde alışverişlerimizi yapıp en uygunu almaya özen gösteriyoruz. Asgari ücret 44 bin küsur TL oldu ancak yine yetmeyecek. Bizim pahalılıktan kurtulmamız için tüketmememiz lazım. Başka bir çaresi yok. Ucu ucuna yetiştiriyoruz.
Fatma Pehlivan: Hayat pahalılığı oranları açıklandığında rakamları hayretle takip ediyoruz. Temmuz ayı oranı yüzde 3,17, markete, kasaba ve diğer mağazalara yansıyan yüzde 30, 17. Vatandaşın alım gücü günden güne düşüyor. Asgari ücret yükseldi ama pahalılık nedeniyle vatandaşın alım gücünde herhangi bir düzelme olmadı. Refah seviyemiz yine artmadı. Hükümet acilen önlem almalı. Bir kere üretim artırılmalı, buna destek verilmeli ve de denetim gerçekleştirilmeli. Üretim kapasitemizi artırırsak ben fiyatlarımızın da düşeceğine inanıyorum. Bunun yanında denetim yapılırsa, büyük fiyat farklarının ortadan kalkacağını düşünüyorum.
Ali Türkmenli: Hayat pahalılığı oranının düşük açıklanması maaş artışlarına daha az zam yapmak için. Ocak ayında hayat pahalılığı maaşlara yansıtılacak ve yeni asgari ücret belirlenecek. Hayat pahalılığını az gösteriyorlar ki, artışlar da ona göre az olsun. Bunun yanında asgari ücretlinin hakları hiç gözetilmiyor. Bir önceki görüşmede açıklanan hayat pahalılığını dahi maaşlara yansıtmadılar. Denge nerede? Hep cebimizden gidiyor ve halk isyana sürükleniyor.
Şifa Cömert: Son açıklanan hayat pahalılığı oranı yıllık yüzde 35’e ulaştı deniyor ama piyasaya baktığınızda net olarak görüyorsunuz ki rakamlar bu açıklananın en az iki katı. Yüzde 35 kesinlikle gerçek bir oran değil. Hayat pahalılığının düşürülmesinin ilk adımı üretimi artırmaktır. Üretim artmalı, sonra ‘denetim’ diye bağırmalısınız. Bizim ülkemizde üretim yok, ürünlerin çoğunluğu dışarıdan geliyor. Üretin, üretimi destekleyin.
Cuma Karabora: Hayat pahalılığı oranlarının gerçeği yansıttığına inanmıyorum. Bunu en basit market alışverişinizde cebinizden çıkan para ile görebiliyorsunuz. Pahalılığın önüne denetimle geçilebilir ancak bunun da mümkün olduğuna inanmıyorum.