KIBRIS

“Bu kaostan faydalanıyorlar”

Ulusal Birlik Partisi Milletvekili Yasemin Öztürk, Gündem Kıbrıs web TV’de Bahar Sancar’ın konuğu olarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Öztürk, Chabad Örgütünün hem Güney hem de Kuzey Kıbrıs’ta ki örgütlenmesine dikkat çekerek, ortak hareket edilmesi gerektiğini söyledi…

Haber: Bahar SANCAR

“Güney Kıbrıs adayı bir savaş üssü haline getirmiş durumdadır”

Ulusal Birlik Partisi Milletvekili Yasemin Öztürk, Gündem Kıbrıs web TV’de Bahar Sancar’ın konuğu olarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Rum Yönetimi’nin “Mülkiyet” konusu üzerinden gerçekleştirdiği girişimler hakkında konuşan Öztürk, “Rum Yönetimi bu konuda yaptığı girişimler ekonomimize ciddi bir şekilde zarar vermeye başladı. Birçok sektör de bu durumdan etkilenmektedir. O nedenle artık bir girişim yapmamızın zamanı geldi. Taşınmaz Mal Komsiyonu’nunda bir karar üretilmeden bu tutuklamaların yapılması, Güney Kıbrıs tarafından yakın bir zamanda Kıbrıs adasında bir anlaşma düşüncesi olmayacağının göstergesidir. Kuzey Kıbrıs adada bir anlaşmaya hazır olsa bile Güney Kıbrıs buna hazır değil. Yakın zamanda Türk devletleri ile Parlamentolar Arası görüşmelere gittik. Orada Güney Kıbrıs’taki mevkidaşlarımızla toplantı yaptık. En azından yangın, deprem ve doğal afetler gibi konularda ortak komiteler kurulup beraber çalışma yapılmasını önerdik. Ancak ona dahi yaklaşma ihtiyacı duymadılar. Komite başkanı her iki tarafa da ziyarette bulunacağını söyledi. Ona bile bu bir tanıma olur diyerek itiraz ettiler. Ben de orada adadaki en ufak ortak menfaatlerimizin söz konusu olduğu bir alanda dahi uzlaşmaya razı değilsiniz diyerek tepki gösterdim. 50 yıldır görüşmeler yapıldı ama bir arpa boyu yol alınamadı. Bundan sonra da alınacağını düşünmüyorum” diye konuştu. Öztürk, konuşmasının devamında, “Bugün Güney Kıbrıs adayı bir savaş üssü haline getirmiş durumdadır. ABD’den tutun da İsrail’e kadar birçok ülke ile askeri işbirlikleri anlaşmaları yaptı ve savaş üsleri kuruldu. Bunu yaparken hep Türk düşmanlığını öne sürdüler. Her an potansiyel savaş olacakmış gibi hareket ettiler” ifadelerini kullandı.

Chabad’ın Kıbrıs yapılanması: Hem Kıbrıslı Türkleri hem de Kıbrıslı Rumları aptal zannediyorlar

İsrail-İran savaşının ardından 20 bin İsrail vatandaşının Güney Kıbrıs’a gelmesi ve bunun üzerine Rum partisi AKEL Başta olmak üzere Rum vatandaşlarının tepkilerinin Güney Kıbrıs basınına yansıması hakkında konuşan Öztürk, “Güney Kıbrıs’ta da burada da ortak bir sorunumuz var. O nedenle ortak hareket etmemiz gerekiyor. AKEL partisi bir açıklama yaptık ve eğer önlem almazsak, topraklarımıza sahip çıkmazsak bir gün ülkemizin bize ait olmadığını fark edeceğiz dedi. Rumlar da bu tehlikeyi yeni fark etti. Birçok Yahudi de Chabad örgütüne karşıdır. KKTC’de de örgütlü bir şekilde mülk alıyorlardı. Yakın geçmişte sizin de bildiğiniz gibi Chabad Yahudi Merkezi diye Girne’de tabela astılar. Bunu hiçbir resmi makamdan izin almadan yaptılar. Benim bir eylem girişimim oldu ve halkı da davet ettim. Çok büyük bir mücadelenin ardından büyük uğraşlarla resmi olmayan o tabelayı bile çok zor oradan indirdik ve orayı kapattırdık. O merkezde örgütlü bir şekilde mal alımı için çalışmalar yapıyorlardı. Oradaki haham oradaki merkez kapanınca adadan ayrılmak zorunda kaldı. Hem Kıbrıslı Türkleri hem de Kıbrıslı Rumları aptal zannediyorlar. Bu nedenle de gettolaşmaya başladılar ve 2008’den beridir bu yapılanmayı sürdürüyorlar. Güney Kıbrıs’ta kendi yerleşim yerlerini oluşturdular ve bu Güney Kıbrıs’ta artık rahatsızlık yaratacak boyuta geldi. Şuan ortak bir sorun olması nedeniyle Güney Kıbrıs’la ortak hareket etmemiz lazım. Bizi Rumlarla kaos ortamına sürükleyerek, bu kaostan faydalanıyorlar. Bugün baktığınızda İran’a saldıran İsrail’dir. Bu saldırının ardından Güney Kıbrıs’a akın akın geldiler. Chabad örgütü mensubu kişilerin nerelere yerleştiği, neler aldığı, şirketlerle nasıl anlaşmalar yaptılar bunların araştırılması gerekiyor. Tabi ki ekonomi önemli ama bizim topraklarımızı satmamamız ve uzun vadeli kiralamalar yapmamız gerekiyor. Çok büyük bir yüzölçümüne sahip değiliz. O nedenle bu topraklar bir yerde bitecek. O zaman ne yapacağız? Ekonomik anlamda da toprak satmanın bir sürdürülebilirliği yoktur. Ülkeyi nasıl kalkındırıp sürdürülebilir ekonomiyi geliştirme üzerine konuşmamız gerekiyor” dedi.

“Bir an önce hem Güney’de hem de Kuzey Kıbrıs’ta tedbir alınması gerekiyor”

Konuşmasının devamında Öztürk, “Alman soykırımından kaçarak Filistin’e yerleştiler. Şuanda Filistinliler topraksız kaldı. Onların bulunduğu küçücük alanlara bile göz diktiler. Aynı politika üzerinden Kıbrıs’ı da Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir parçası görüp, yerleşmeye başladılar. Bunu Güney Kıbrıs’ta çok daha rahat yaptılar. AKEL şunu dedi: Bir gün kendi topraklarımız olmadığını fark edeceğiz. Biz daha erken fark ettik. Girne’de resmi bir makamdan izin almadan çok rahat bir şekilde tabela asabildiler. Bir vekil olarak dahi o tabelayı indirmek için çok büyük mücadeleler verdik. Artık öyle bir dünyadayız ki sadece güçlünün haklı olduğu bir devirdeyiz. Bu örgüte karşı daha planlı hareket etmemiz gerekiyor. Bir an önce hem Güney’de hem de Kuzey Kıbrıs’ta tedbir alınması gerekiyor” uyarısında bulundu.

Sabıka Kaydı Affı Yasası: Herkes ikinci bir şansı hak ediyor

Sabıka Kaydı Affı Yasası hakkında bilgi veren Öztürk, “Bu yasayı önemli bir yasa olarak görüyorum çünkü insanları yaftalamak çok kolay. Her insan hata yapabilir ve herkes ikinci bir şansı hak ediyor. Sadece bu insanları değil aileleri ve çocukları da yaşanan bir hatadan dolayı bunun bedelini ömür boyu çekiyor. Düzgün bir hayat yaşamak isteyenler çok zor şartlarda çiftçilik ve hayvanlık yapmaktan başka şansları olmuyor. Hukuk, Siyasi İşler, Dış İlişkiler ve Savunma Komitesi’nde bu yasayı görüşürken Çalışma Hakları Derneğini de komiteye davet ettik. Burada mahkûmlarla yaptıkları görüşmelere istinaden şunu ortaya koydular: bir kişiye iş imkânı sunulduğunda bu insanlar düzgün bir şekilde çalışabiliyor. Biz bu insanları kazanmak yerine neden sistemin dışına itelim? Bu yasayı hazırlarken dünya ülkelerine baktık. İngiltere, Fransa ve birçok Avrupa ülkesinde de bu uygulamaların olduğunu gördük. Biz 18-21 yaş aralığındaki genç kişilerin hata yapma potansiyelinin daha yüksek olduğunu gördük ve bunu 4 yıl ile sınırladık. Onun dışında daha büyük kişilere de 8 yıl şartını koyduk. Bir kişi 2 yıldan daha az bir hüküm almışsa ve cezasını çekmişse ve 8 yıllık sürede herhangi başka bir suça karışmamışsa mahkemeye başvurarak sabıka kaydının silinmesini talep edebilecek. Bu başvuru bir defalığına mahsus olacak. Bu yasadan faydalandıktan sonra bir kişi tekrar bir suç işlerse o sabıkası bir daha silinmeyecek. Kişiler ancak bir defa bu haktan faydalanabilecek” dedi.

Kapsam dışı suçlar neler?

Bazı suçların bu yasa kapsamı dışında tutulduğunu da kaydeden Öztürk, “Birisini öldürürseniz, tecavüz ederseniz, 18 yaşından küçük bir bireye karşı herhangi bir suç işlediyseniz, dolandırıcılık ve evrakta sahtecilik suçlarından hüküm almış kişiler bu yasadan faydalanamayacak” bilgilerin paylaştı. Öztürk, “Muhalefete de bu çalışmalarda koyduğu katkılardan dolayı teşekkür ediyorum” derken, “Bu yasanın birçok kişiye faydalı olacağını düşünüyorum” dedi.

Meclis komitelerindeki yasa çalışmaları: Yasa tasarıları komiteye çok yarım yamalak bir şekilde geliyor

Komite çalışmalarının çok uzadığını bu nedenle de yasaların son halini alarak meclis gündemine gelmesinin geciktiğini söyleyen Öztürk, “Yasa tasarıları komiteye çok yarım yamalak bir şekilde geliyor ve yazımlarda çok büyük hatalarla karşılaşıyoruz. Merkezi Mevzuat Dairesi’nden bu yasalar nasıl geçerek komiteye gelebiliyor?  Bu kadar büyük hatalar komiteye gelmemeli. Günlerce bu hataları düzeltebilmek için uğraşıyoruz ve ciddi anlamda da verim ortaya konamıyor. Bu noktada belki de alt komitelerin oluşturularak bu yasaların çalışılması ve komitelere ancak oylanma safhasında gelmesi bizim işimizi çok kolaylaştıracaktır. Bizim çok iyi müsteşarlarımız var ve bunu yapabilirler. Yasayı uygulayacak paydaşlarla bu çalışmalar gerçekleşebilir. Alt komitelerde bu yasalar hazırlanıp daimi komitelere havale edilirse daha uygulanabilir bir süreç ortaya koyabiliriz. Bir yasa geliyor, 10 defa tadilat nedeniyle bize geri geliyor. Biz her şeyi göremeyiz. Birçok tadil edilmesi gereken yasa mevcut ve bu nedenle de hızlı olamıyoruz. Günümüz koşullarına göre çok geride kalıyoruz. Yasamızda hala daha çocuğa kırbaç cezası var. Evet uygulanmıyor ama yasada bulunuyor. Tüm bunların yeniden elden geçirilip yasamızın günümüz koşullarına uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Bu düzenlemelerin yapılarak önümüze gelmesi ve bizim de bunu daha hızlı bir şekilde komitede görüşüp oylamamız gerekmektedir. Maddelerin hukuksal olarak nasıl yazılması gerektiği noktasında zaman kaybetmememiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }