Bu yazıyı bir gazeteci olarak değil ama acının ilk günlerinde bir annenin elini tuttuğumda konuşamadığım, bir babanın bana evladının fotoğrafını gösterdiği anda boğazımda düğümlenen bir insan olarak yazıyorum...

Cesetler bulunmuştu...
Acı çoktan yerleşmişti evlere.
Koltuklara, duvarlara, yataklara…
Ben o zaman girdim o evlere.

Sessizlik vardı önce.
Ama o sessizlik, bildiğimiz sessizlik değildi.
Bir çığlıktı aslında.
Dışarı çıkmaya mecali olmayan bir çığlık.

KKTC’den kalkıp Adıyaman’a giden o çocuklar...
Şampiyon Melekler...
Turnuva için gittiler.
Bir kez daha söyleyelim: TURNUVA!
Ama geri dönemediler.

Çantalarında spor ayakkabıları vardı.
Kafile listesinde isimleri…
Hayat dolu hayalleri…
Ama o gece, o otel, onların mezarı oldu.

Adı: İsias.
Ama adı yetmez anlatmaya.
Otel kılığında bir toplu mezar.

Kolonları kesilmiş,
Kaçak kat çıkılmış,
Zemin etüdü yapılmamış…
Ama yıllarca işletilmiş!
Üstelik “imar affı” denen cinayet paketiyle bir de aklanmış.

Ve hâlâ “bu doğal afetti” diyenler var ya…
İşte onlara inat, hep birlikte haykırıyoruz:
Bu, göz göre göre gelen bir ölümdü.

Aileler susmadı.
Susmayacaklar da.
Sadece evlatlarını değil, adaleti de arıyorlar.

Her duruşmada KKTC’den kalkıp Adıyaman’a gidiyorlar.
Otobüslerle, uçaklarla, gözyaşlarıyla...

Ve her biri, çocuğunun eşyasını yanında taşıyor.
Forma, oyuncak, saat, parfüm...
Evde bırakamıyorlar.
Sanki bir gün geri gelecekmiş gibi...

Ama yalnız değiller.
KKTC devleti de bu mücadelenin içinde.
Başbakan Ünal Üstel  ailelerle birlikte duruşma salonlarında...
“Bu dava, çocuklarımızın ruhuna borcumuzdur.Adalet yerini bulana kadar geri çekilmeyeceğiz” dedi.
Ve o cümle, öyle kolay söylenmiş bir politik ifade değil...Bir söz. Bir yemin...

Ben tüm bunlara yakından tanığım...
İlk gün orada değildim belki…
Ama acının evlere sindiği o haftalarda,
annelerle, babalarla, kardeşlerle konuştum.
Gözlerinin içine baktım.
Ve o gün bugündür içimde koca bir yara var...

Çünkü adalet hâlâ eksik.
Mahkeme “olası kast yok” dedi.
Yani “bile bile öldürmediler.”
Ama biliyorlardı...
Bu, ihmal değil...
Bu, hata değil...
Bu, cinayet...

Ve bugün bir duruşma daha var.
Yine Adıyaman’dayız.
Yine anneler, babalar orada olacak.
Yine ellerinde çocuklarının fotoğrafları…
Ve yine yüreklerinde tek bir kelime:Adalet!!!

Bu sadece onların değil,
hepimizin davası.

Ve biz…
Unutturmamak için yazmaya, anlatmaya, hatırlatmaya devam edeceğiz.