Haber: Bahar SANCAR
Okullarda uyuşturucu ile mücadele: Okullarda bilgilendirmeler yapıyor, ESPAD ölçeğini okullarımızda uyguluyoruz
Okullarda yürütülen çalışmalar hakkında da bilgi veren KKTC Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu Başkanı Teyfide Tecel Hatipoğlu, “Dünyada Avrupa Birliği’nin oluşturduğu Alkol ve Diğer Uyuşturucular Üzerine Avrupa Okul Anketi Projesi (ESPAD) 35 ülkede lise öğrencileri arasında uygulanıyor. Biz de 36. olduk. ESPAD ölçeğini ilk kez 2023 yılında KKTC’de uyguladık. Bu yıl da aynı uygulamayı gerçekleştirdik. İlk uyguladığımızda online kumar, esrar kullanımı, Elektronik sigara ve nargile kullanımı yüksek çıktı. Bu uygulamayı yaptıktan sonra okullarda hem öğretmenlere hem öğrencilere hem de velilere eğitim vermeye başladık. Girilmeyen okul ulaşılmayan aile kalmamasıydı hedefimiz fakat bu konuda ne yazık ki aileler ve okuldaki bazı öğretmenler gerek olmadığını düşündükleri için eğitimi reddettiler. Birçok aile bağımlılığı önleme çalışmalarına da dâhil oluyor. Eğer bir çocuğun veya ailenin sıkıntısı varsa komisyona davet ediyor ve buradaki programa dâhil ediyoruz. Sadece okullarda eğitim verip bırakmıyoruz” dedi.
“Okullarda zararlı maddelerin kullanımı önlemeye ve kişileri bilgilendirmeye çalışıyoruz”
Hatipoğlu, verilen tüm eğitimlerin Milli Eğitim Bakanlığı onaylı olduğunu da vurgulayarak buna rağmen bazen okullarda çeşitli sıkıntılarla karşılaştıklarını da ifade etti. Hatipoğlu, “Bütün verdiğimiz eğitimler KKTC Milli Eğitim Bakanlığı’ndan onaylıdır. Lise öğrencilerine ESPAD’ı ve eğitimleri uygularken çok zorluklar yaşıyoruz. Bazı öğretmenlerin farklı bir bakış açısı var: “Bilmiyorlar neden öğreteceksiniz, neden uyandıracaksınız çocukları” diyorlar. İnanın gençler ve çocuklar bizden çok daha iyi biliyorlar. Bütün uyuşturucu ve uçucu maddeleri, kumarı, puff sigaraları ve diğerlerini çok iyi biliyorlar. Bu yıl yaptığımız araştırmada puff sigara kullanımı çok yüksek çıktı. Puff sigaralar çok tehlikeli ve çok da riskli hastalıklara da neden oluyor. Fakat aileler normal sigara içeceğine, puff sigara içmesinin daha masum olduğunu düşündüklerini gözlemliyoruz. O da normal sigara gibi zararlıdır. Eğitimlerde çok sorularla karşılaşıyoruz. İnsanlar ne yapacaklarını bilmiyorlar. Ne olduğunu bilmiyorlar. Özellikle Rum kesiminde bulunan bazı Puff sigaraların içerisinde yüzde 0.03 THC dediğimiz esrarın zararlı olan maddesini içeriyor. Rum tarafından alıp bu tarafa geçiriyorlar ve KKTC’de bazı noktalarda bunların satışı vardır. Bunlar çocuklarımız için çok risklidir. Bazı okullarda öğrenciler bunun satışını yapabiliyor. Okullarda bunlar tespit edildiğinde bize haber veriyorlar. Biz gidip müdahale ediyoruz. Özel görüşmeler gerçekleştiriyoruz. Sıkıntı nedir, aile yapısı nasıldır sorularının cevaplarını öğrenerek, aile bilgilendirmesi yapıyoruz. Okullarda zararlı maddelerin kullanımı önlemeye ve kişileri bilgilendirmeye çalışıyoruz” dedi.
“Öğretmenlerin de bağımlılığın her çeşidiyle ilgili bilgi sahibi olması gerekir”
Hatipoğlu, okullarda komisyonun tek başına eğitim vermesinin yeterli olmadığını söyleyerek, “Yürüttüğümüz bu program Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak bir çalışmadır. Ancak bu tek başına yeterli değildir. Birçok okulda öğrenciler arasında sigara kullanımı var. Kimi okul öğrencinin üzerinde sigara bulduğu zaman öğrenciye okuldan uzaklaştırma veriliyor, ceza vererek aileyi bilgilendiriyor. Fakat eğitim ve önleme açısından çok daha başarılı olabilirdik. Araştırmalarımızda Puff sigara kullanımında sonucun yüksek çıkması bizleri çok üzdü. Her şey eğitimden geçer. Önce anne-babaların bu konuyla ilgili gerçekten çok bilinçli olması gerekir. Aileler çocuklarının bağımlılık yaratan maddelere bulaşmasından çok korkuyorlar ancak birçok insanda çaba görmüyoruz. Çocukları bağımlıktan nasıl koruruz, nasıl engel oluruz diye girişimde bulunuyorlar. Bir kısım aileler de öğrenelim, bilelim, nasıl çocuğumuzu koruruz yerine hiç bulaşmaması için ne yapabiliriz gibi söylemlerle bize geliyor. Bu bizim için daha iyi olan kısmıdır. Diğer yandan öğretmenlerin de bağımlılığın her çeşidiyle ilgili bilgi sahibi olması gerekir ki okuldaki öğrencileri korumak adına bu çok önemlidir. Bilmiyorsanız, bilmediğiniz bir şeyden çocukları koruyamazsınız. Biz öğretmenlere, öğrencilere ve ailelere eğitimler veriyoruz. 3 yıldır bütün okullara giderek eğitimler vermeye çalıştık. Ancak kimi okul bizi kabul etmedi. “Zamanımız yok”, “Programımız çok dolu”, “Sosyal aktivitemiz çok” yanıtlarını aldık. Çok üzülüyorum bu duruma çünkü sosyal aktivite çok önemlidir, yapılması gerekir ama bağımlılıkla ilgili çocukların bilinçli olması ve “Hayır” demeyi öğrenmeleri gerekir.
“Çocuğunuzla arkadaş olmak yerine anne baba olmak gerekir”
Şuanda bizim en küçük danışanımız 14 yaşında. Geçmiş yıllarda 12 yaşında bir danışanımız oldu. 14 yaşındaki danışanımızın ağır bir bağımlılığı yok ancak deneyimi var. Bunun ilerlememesi için korumaya çalışıyoruz ve tedavi programımıza dâhil ettik. Bazen anne babalar gelip bize biz çocuğumuzla arkadaş gibiyiz diyor. Çocuğun arkadaşa ihtiyacı yoktur. Okulda ve çevresinde birçok arkadaşı vardır. Çocuğunuzla arkadaş olmak yerine anne baba olmak gerekir. Kimi aile ürküterek korkutarak bu işlerden uzak tutacağını düşünür ama bu yanlıştır. Ailelerin bağımlılığı çok iyi biliyor olması lazım. Nelere bağımlı olunur, maddeler nasıl içilir, nasıl görünür, görüldüğünde nasıl tanınır, bu konuları ailelerin çocuklarını korumak için çok iyi bilmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
“Çocuklarla sağlıklı iletişim kurulması ve ailenin çocukları ile konuşabilmesi gerekli”
Ailelerin çocukları ile doğru temelde iletişim kurması noktasında tavsiye veren ve uyarılarda bulunan Hatipoğlu, “Eğer aileler bu tarz bir durumla karşılaşırsa, ailenin çat kapı çocuğun odasına girmesi çok doğru değildir. O da ayrı bir bireydir odası özelidir. Genç bir birey olduğu unutulmamalı ve odaya girmeden kapı çalınarak öyle girilmelidir. Ancak eğer çocuk odaya ailesini hiç sokmuyorsa bunun sebebini kızmadan ve yargılamadan usulünce ve sakin bir şekilde anne babaların çocuklarıyla konuşabilmesi gerekiyor. Eğer endişe duyulan bir şey varsa, bu endişenin gerçekliğini ailenin iyi değerlendirip hareket etmesi gerekiyor. Çünkü ergen çocuklarda bir şey sorduğunuz zaman çıkışları olur. Eğer bir şey varsa da bunu saklayacaktır. Ne yapılması gerekir? Ailenin profesyonel destek alıp çocuğu ile konuşarak endişesini dile getirmesi gerektiğine inanıyorum. Sağlıklı iletişim kurarak aileler adım atabilir. Ancak her şeyden önce çocuklarla sağlıklı iletişim kurulması ve ailenin çocukları ile konuşabilmesi gereklidir” önerilerini paylaştı.
“Aile bu durumdan eminse panik olmamalı ve profesyonel destek almalıdır”
Hatipoğlu, bir ailenin çocuğunun uyuşturucu kullandığından emin olduğu noktada yapılması gerekenler hakkında da bilgi vererek, “Eğer bir aile çocuğunun madde kullandığından eminse ve bu durum netse, profesyonel destek alınması gerekmektedir. Ancak öncelikle anne babaların ve ailenin bu durumu sindirmesi gerekiyor. Panik olmamak gerekiyor. Bugüne kadar panik olmayan ve acı hissetmeyen bir aile görmedim. Önce kendilerinin bu durumu sindirmesi, daha sonra bir profesyonelden yardım almaları ve daha sonra da çocukla usulüyle konuşularak hareket edilmesi gerekiyor. Burada amacın çocuklarını yargılamak, etiketlemek, dışlamak, suçlamak olmadığını aktararak, amacımızın ona yardım etmek olduğunu iletmek ve iletişim kurabilmek gerekir. Çocuğunuzla doğru iletişimi kurduğunuzda çocuklar da çok açık gönüllülükle destek almak istediklerini dile getirebiliyorlar” diye konuştu.
“Bağımlılık ayıp bir şey değil, bir hastalıktır. Düzeltilebilir ”
Konuşmasının sonunda uyuşturucuyla mücadelede eğitimin ve bilgi sahibi olmanın önemine bir kez daha dikkat çeken Hatipoğlu, “Mutlaka insanların bu konuda eğitimli ve bilgi sahibi olmaları gerektiğine inanıyorum. Bizi 24 saat arayarak ulaşabilirler. 24 saat çalışıyoruz. Bize ulaşmaları gerektiği anda aramaktan hiç çekinmesinler. Bütün kayıtlarımız ve bütün görüşmelerimiz gizlidir. Eğitim alsınlar. Tek kişi bile olsa günümüzü onlarla geçirerek eğitimlerimizi veriyoruz. Her şey eğitimle başlar. Madde bağımlılarından korkmasınlar. Çünkü madde bağımlısı insanlar toplumda çok dışlanıyor ve çok sıkıntı yaşıyorlar. Kişi madde bağımlısı ise işe almayayım hiç bulaşmayalım diyorlar. Ancak madde bağımlısı insanları yeniden hayata kazandırmak gerekiyor. Bizimle iletişimde olarak bu insanlara bir şans verebilirler. Çok ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Bu insanlar kendilerini değersiz hissederek ötekileştiriyorlar. Neden biz de ötekileştirelim? Onlar da insan. Bağımlılık ayıp bir şey değildir. Bir hastalıktır. Kanser olduğunda bir kişi tedavi olmak ve iyileşmek için mücadele eder. Bağımlılık da bir hastalıktır. Onun da iyi olması gerekir. Bu durum düzeltilebilir. Kişi bilir ki yeniden içerse başa dönecek. Bu düzeltilebiliyor. Bizim danışanlarımız çok kıymetli insanlar. O nedenle hepimizin bu insanlara bir şans vermesi gerekiyor” çağrısında bulundu.





