DOĞUŞ ENGİN YAZDI…
Hayatın en zorlayıcı duygularından biri belirsizliktir. İnsan çoğu zaman kötü bir gerçeğe bile, ne olacağını bilmemekten daha kolay dayanır. Çünkü belirsizlik, zihnin kontrol ihtiyacını sürekli tetikler. Ne zaman biteceği, nasıl sonuçlanacağı bilinmeyen durumlar beynin tehdit algısını açık tutar ve kişiyi sürekli tetikte olmaya zorlar. Bu durum yalnızca zihinsel yorgunluk yaratmaz, aynı zamanda duygusal tükenmişliği de beraberinde getirir.
Belirsizlik yaşandığında zihin boşluk sevmez ve bu boşluğu senaryolarla doldurur. “Ya olursa?”, “Ya olmazsa?”, “Ya daha kötüsü olursa?” gibi düşünceler kişiyi zihinsel bir döngüye sokar. Bu döngü uzadıkça kaygı yükselir, dikkat dağılır ve karar verme becerisi zayıflar. Sürekli düşünme hali yalnızca zihni değil, bedeni de etkiler. Kas gerginliği, mide problemleri, uyku bozuklukları ve kronik yorgunluk belirsizliğin bedensel yansımaları arasında yer alır.
Günlük hayattan basit bir örnek ele alalım. İş yerinde geleceği belirsiz olan bir çalışan, her sabah aynı soruyla güne başlar: “Bugün ne olacak?” Bu belirsizlik zamanla performansı düşürür, motivasyonu azaltır ve kişinin kendine olan güvenini zedeler. Benzer şekilde ilişkilerde yaşanan tutarsızlık, net olmayan mesajlar ve belirsiz beklentiler bireyin kendisini değersiz ve güvensiz hissetmesine neden olur. Kişi, karşısındaki insanın davranışlarını sürekli analiz etmeye başlar ve zihinsel olarak yıpranır.
Bilimsel araştırmalar belirsizliğin sinir sistemi üzerindeki etkisini açıkça ortaya koymaktadır. Hirsh, Mar ve Peterson’un (2012) yaptığı çalışmada, belirsizliğe tahammülsüzlüğü yüksek bireylerin kaygı ve depresyon belirtilerini daha yoğun yaşadığı bulunmuştur. Beyin netlik olmadığında bunu tehdit olarak algılar ve stres hormonlarını devreye sokar. Bu durum uzun vadede psikolojik dengeyi bozar.
Belirsizlikle başa çıkmanın yolu her şeyi kontrol etmeye çalışmak değildir. Kontrol edilemeyenle savaşmak yerine, kontrol edilebilen küçük alanlara odaklanmak zihni sakinleştirir. Günlük rutine küçük netlikler eklemek, sınır koymak ve belirsizlikle kalabilmeyi öğrenmek psikolojik dayanıklılığı artırır.
Sonuç olarak belirsizlik, insanı yoran olayın kendisi değil, cevapsız kalan bekleyiştir. Netlik her zaman mümkün olmayabilir; ancak belirsizlikle kurulan ilişki değiştirilebilir. Zihin netlik buldukça sakinleşir, beden rahatlar ve kişi kendini daha güvende hissetmeye başlar. Bu farkındalık, ruhsal iyilik halinin temel anahtarlarından biridir.