Kötü bir hafta geçirdik...

   Bayrak Televizyonu kameramanlarından Cüneyt İnançoğlu’nu, henüz 41 yaşında iken kaybettik...

   Cüneyt’in, kalp krizi nedeniyle, bu kadar genç yaşta hayata veda etmesi hepimizi derinden üzdü...

   Bir başka üzücü haber ise, KIBRIS’ın 8 Nisan’dan itibaren gündemde tuttuğu, 7 yaşındaki Mustafa Diker’in, öldürülmesiydi...

   Kıbrıslı Türklerin alışık olmadığı bir cinayet olayına tanık olduk ve gerçek anlamda yıkıldık...

   Zaten yaşanan ekonomik kriz nedeniyle bozuk olan moraller daha da bozuldu...

   Böylesi bir olayın bir daha yaşanmamasını diliyoruz...

   Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan insanlar, 7 yaşındaki çocuğun kaybolduğu ilk günden, acı haberin alındığı son güne kadar, tüm gelişmeleri KIBRIS’tan takip etti...

   Gazeteniz KIBRIS’ın ‘doğru gazetecilik’ konusundaki tartışılmaz yeri daha da sağlamlaştı...

   Bugün aslında KIBRIS’ın gazetecilik yarışından ve başarılarından söz edecek değilim...

   Üzerinde durmak istediğim konu, küçük ülkemizde üzücü olayların artmakta olmasıdır...

   Genç yaşta insanların kalp ve kanser hastalıklarından, ya da cinayetlerden dolayı hayatlarını kaybetmeleri kabul edilebilecek bir durum değildir...

   Ülkemizde, kalp ve kanserden kaynaklanan ölümlerin artması herkesi üzüyor...

   Özellikle genç yaştaki ölümler üzüntüyü daha da artırıyor...

   Ayrıca “Kanser hastalığı neden bu kadar çok artış gösterdi?..” sorusunu gündeme getiriyor...

   Soru çok önemlidir...

   Eğitimli insan sayısının yüzde yüze yakın olduğunu söyleyerek, bundan pay çıkarmaya çalışan bir ülkede kanser hastalıkları neden hızla artıyor?..

   Özellikle toplumu yönetenler, bu soruya yanıt aramalıdır...

   KIBRIS’ın bu konuda ısrarlı yayın yapmasının ve ölümleri birinci sayfasından duyurmasının ana nedeni de yetkilileri uyandırmaktır...

   Yetkililerin uyanması için yayınlarımıza devam edeceğiz...

   Yıllardan beri bu ülkede yaygın bir şekilde hormon ve zararlı tarımsal ilaçların kullanıldığını belirterek, önlem alınması için uyarı üstüne uyarı yapıyoruz...   

   Kanser hastalığı bir günde, ya da bir ayda oluşmaz...

   Bazı insanlarda, dirence göre uzun yıllar sonra etkisini gösterir...

   Hormonlu sebze ve meyve tüketen insanların vücudundaki birikimler arttıkça, kötü hastalık da ilerleme sağlar...

   Kanserden kaynaklanan ölümlerin artması karşısında, sadece devletin değil, sağlık örgütlerinin de ciddi araştırmalar yapması ve toplumu yönlendirici girişimlerde bulunmaları gerekir...

   Kebaba meraklı insanların, haftada kaç kez mangal yakması gerektiğini kim söyleyecek?..

   Mangalın özellikleri ve kömürün kalitesi nasıl olmalı?..

   Enginar, domates, patlıcan hangi mevsimlerde tüketilmeli?..

   Arkadaşın bahçesinde ilaçsız yetiştirilen enginar nisan ayında olgunlaşıyorsa, piyasaya ekim ayında enginar sürülmesinin ‘mucizesi’ nedir?..

   Kaldı ki, enginarın insan sağlığı açısından ne kadar önemli olduğunu daha dünkü sayımızda diyetisyenimiz Zaliha Kiraz’ın kaleminden yayınlamıştık...

   Kolestrol düşürücü olan ve zengin vitaminler içeren bu sebzeyi tüketirken, diğer yandan vücudumuza hormon depolamak istemiyoruz...

   Öyleyse daha ciddi ilaç denetimleri yapılmalı ve tüketiciler uyarılmalıdır...