Bahar Sancar yazdı...

Bayram tatili boyunca adamız ve adamızın etrafında olan gelişmeleri sizler gibi ben de izledim…

Özellikle “Mülkiyet” konusu üzerinden yapılan yorumlar ve konuşmalar, bulunduğum bazı dost meclislerinin de gündemindeydi…

Tabi bu sohbetlerde insanlarımız başına gelen “İlginç” anıları da anlattı…

Mesela bunlardan bir tanesi ve en çok ilgilimi çeken “Çok iyi Türkçe konuşan” bir Amerikalının turist adı altında ülkemize gelerek ajanlık yapması oldu…

Bu Amerikalı hanımefendi Kıbrıslı Türklere “Federal Çözüm ister misiniz?” diye sormuş…

“Rumlarla bir arada yaşamak ister misiniz?” de gelen diğer bir soru…

Bunlara benzer birkaç soru vatandaşlarımıza yöneltilmiş…

Tabi bu soruların yöneltildiği kişi haliyle büyük bir şaşkınlık yaşamış…

Karşısında çok iyi Türkçe konuşan ve Kıbrıs sorunu ile ilgili soru soran bir kadın var!

Ajanlar aramızda cirit atıyor!

Diğer taraftan Rum Fileleftheros Gazetesi mülkiyet konusunda KKTC tapu kayıtlarını Rum Yönetimi’ne sızdıran Kıbrıslı Türk’ü deşifre etti…

Kendi ülkesini, doğduğu toprakları, aynı dili konuştuğu insanları, köylüsünü, arkadaşını, akrabasını bu şekilde Rum Yönetimine “Gammazlamak”, “İhanet” değil de nedir?

Rumu, Amerikalısı, İsraillisi eksik kaldı da, siz kendi insanlarınızı neye karşılık satıyorsunuz?

Bunun yasalarda yeri yok mudur?

Vatana İhanet suçu bütün dünyada en ağır suç olarak tabir edilir ve yasalarda yer alır…

Anayasa’sında yazdığı gibi devletin güvenliğine karşı tehdit oluşturacak bir eylem değil de nedir bu yapılanlar?

Bu suç cezasız kalmamalıdır…

Özellikle son zamanlarda Rum Basını Amerika’nın Kıbrıs sorunu ve Maraş ile ilgili atabileceği adımlardan dolayı endişe duyuyor…

Rum Basını “ABD Devlet Başkanı Donald Trump’ı öngörülemez” olarak nitelendirirken, Kapalı Maraş’ın açılmasına destek olabileceği yönünde de hamle yapabileceğini söylüyor…

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Trump ilişkisinin iyi olması, Rum Yönetimi ve Yunanistan’ı rahatsız eder bir boyuta geldi…

Diğer yandan Rum Yönetimi’nin Yunanistan’ın politikaları ve tavrı nedeniyle de ciddi anlamda rahatsızlık yaşadığını yine Rum basınından okuyabiliyoruz…

Mülkiyet konusunda Rum Yönetimi’nin pervasız tavrının bir karşılık bulacağı devletimiz yetkilileri tarafından söyleniyor…

Umuyorum ki en kısa sürede gereken girişimler gerçekleşir…

Kıbrıslı Türk bir kadının Güney Kıbrıs’ta açtığı mülkiyet davası yine bu konuda yaşanan önemli gelişmelerden bir tanesidir…

Umuyorum ki bu dava Rum mahkemelerinde bir sonuca bağlanmaz ve AİHM’e taşınır…

Eğer bu dava AİHM’e taşınırsa, Güney Kıbrıs’taki diğer Türk mallarında hak iddia edebilmemiz için bir milat olacaktır…

Ancak Güney komşumuz bu noktada muhtemelen “Uyanık” davranacak ve işin oralara gitmemesi için elinden geleni yapacaktır…

Mülkiyet konusuyla ilgili olarak gerçekleşen tutuklamalara karşı bizim de gitmemiz gereken adres AİHM’dir…

Avrupa’nın şımarık çocuğu olan ve hareketleri ile Avrupa’yı ziyadesiyle bezdiren Rum Yönetimine karşı şu sıralar yapılacak doğru bir hamle, bizim geleceğimizi tamamen değiştirebilir…