Karakuş Öz yazdı...

Son dönemlerde yaşanan olaylar, vatandaşların ortak bir cümlede buluşmasına neden oldu: “Bu ülkede artık güvenlik kalmadı.” Hırsızlık olaylarındaki artış, toplumsal şiddetin sıradanlaşması, sınır güvenliğinin zayıflaması ve hukukun caydırıcılığını yitirmesi, artık sadece haberlere değil, sokaktaki insanın günlük yaşamına da yansımış durumda. Güvenliğin tehlikede olduğu bu atmosfer, sadece bireysel değil, toplumsal bir kırılmanın da eşiğindeyiz. 

Suç oranları yükseliyor, güven duygusu çöküyor. Son yıllarda gasp, hırsızlık, dolandırıcılık ve organize suçlardaki artış kaygı verici boyutlara ulaştı. Özellikle bu kadar kalabalıklaşan şehirlerde vatandaşlar sokakta yürümekten bile çekinir hale geldi. Geldikçe geliyorlar, ülke sorma gir hanı. Sokakta karşıdan gelen on kişiden yedisi yabancı artık. 

Kontrolsüz göç, sınır güvenliğini doğrudan etkiliyor. Kimin nereden geldiği, hangi amaçla geldiği belirsiz yüz binlerce insan, kayıt dışı bir nüfus oluşturuyor. Bu durum, sadece sosyal dengeyi değil, kamu güvenliğini de tehdit eder hale geldi. Devletin kim üzerinde yetki sahibi olduğunu netleştiremediği bir düzende, güvenlik tesadüflere kalıyor. 

Polis ve yargının caydırıcılığı zayıflıyor. 
Hukuk sistemine duyulan güven azalıyor. Suç işleyenlerin cezasız kalması, vatandaşta “adalet yok” algısını güçlendiriyor. Polis teşkilatı yorgun ve yetersiz bırakılırken, yargı sistemi ağır işliyor. Bu da suça meyilli bireylerin cesaretlenmesine, masum vatandaşların ise korku içinde yaşamasına neden oluyor.

Toplum içi kutuplaşma, her olayı bir güvenlik krizine dönüştürebiliyor. Basit bir tartışma sokak ortasında linç girişimine dönüşebiliyor. İnsanlar birbirini tehdit olarak görmeye başladı. Bu da bireyler arasında güveni sarsıyor, toplumda sürekli bir tedirginlik hali yaratıyor. Artık sadece fiziksel değil, dijital güvenlik de tehdit altında. Kişisel verilerin çalınması, dolandırıcılık vakaları, sosyal medya üzerinden organize edilen suçlar… Teknolojinin hızına ayak uyduramayan güvenlik altyapısı, bu alanda da ciddi bir zafiyet yaratıyor.

Artık bir şekilde , hukukun üstünlüğü sağlanmalıdır. Suç işleyen cezasız kalmamalı, yargı sistemi hızlı ve tarafsız çalışmalıdır. Polis güçlendirilmelidir. Teşkilat modernize edilmeli, personel sayısı ve donanımı artırılmalıdır. Sınır denetimi ve göç politikaları gözden geçirilmeli. Güvenlik için öncelik kayıt dışılığın ortadan kaldırılmasıdır.

Güvenlik, bir ülkenin temelidir. Güvenliğin olmadığı yerde ne ekonomi işler, ne eğitim, ne de sosyal barış. Devletin ve toplumun birlikte hareket etmediği, sorumlulukların paylaşılmadığı bir ortamda güvenlik tesadüflere emanet edilir. Bu uyarıyı dikkate almak artık bir seçenek değil, bir zorunluluktur sayın yetkililer. 


KENDİ ÜLKEMİZDE GÜVENDE DEĞİLİZ.