Gazeteci Aytuğ Türkkan’ın köşe yazısı…

Daha ne yapalım ha?   

Yıllarca üretmediğimiz ve Rum’dan aldığımız elektriğin parasını istediniz, eyvallah dedik…  

  Tıkır tıkır ödedik..  

  Yetmedi “sadece kullandığınız elektriğin bedelini değil, maktu ücret de ödeyeceksiniz” dediniz, okey dedik!..   

Bir dönem “kendi jeneratörümüzü alacağız, faturalarınıza da cüzi bir miktar ekleyeceğiz” dediniz…  

  Eyvallah…

Hem fatura bedelini, hem katkı parası bir tamam verdik…   

 Bir ara yine “battık” dediler; “apartman boşluğuna gelen faturalarda maktu ücret yok, ona da koyalım” dediler, hiç ses etmedik!..   

Ev mi yaptın, konut mu alacaksın, elektrik bağlatmak için bilmem kaç bin STERLİN ödeyeceksin dediler, ee “biz TL kazanıyoruz” desek de dinletemedik, el mecbur verdik!

   “Yakıt pahalı oldu bir anda ödediğiniz faturaları 4 kat zamlı ödeyeceksiniz” dediler, boynumuzu büktük yine ödedik!    Ne dediyseniz yaptık, 3’lü tarife dediniz eyvallah dedik.. Sonra “vazgeçtik” dediniz tamam dedik, son “bir daha yapıyoruz” dediniz, siz iyisini bilirsiniz dedik ses etmedik!  

 Yaptınız bozdunuz, kırdınız döktünüz, göreve atadınız, görevden aldınız…    Saymakla bitmez..    İhale dediniz, dolandırıcı dediniz, pahalıya mal alımı dediniz, ek mesai dediniz..    Yakıt dediniz, kirli dediniz, ucuz dediniz, pahalı dediniz..   

Gemi dediniz, kaptan dediniz…    Dediniz da dediniz!..   

Hiç bitmedi be kardeşim derdiniz..   

Ödeyin dediniz ödedik, verin dediniz, verdik!    Ne itiraz ettik, ne isyan..    Peki ya sonuç!    Bir varmış, bir yokmuş misali… Karanlıklara hapsettiniz…   

“Şu gece kesinti yapacağız” demekten bile aciz, pat diye insanları elektriksiz bıraktınız!    Hasta var mı, soğuk mu?  Umurunuzda bile olmadı..   

 “Ne zaman gelir” diye telefona asıldık, tınlamadınız!   

Ama ay başı faturalar günü gününe…    Ne sistem arızası ne bir şey…    İyi de daha karanlıktaydık biz ne ara faturaları da gönderdiniz?   

Ama fatura da fatura yani..   

Tüm beceriksizliğinizi rakamlara yüklediğiniz o kağıt parçacıklarına…   

Altın mübarek!    Öde babam öde…    Ama artık ödenmiyor kardeşim..    Bitirdiniz tükettiniz..    300’dü, 500’dü, 1000’di, 2000 oldu, Allah kerim önümüzdeki aya..    Ne inandırıcılığınız kaldı, ne güveniniz, ne de sevginiz..  

  Yok kardeşim yemezler artık; o kurum bizim değil..   

 O kurum bizim sonumuz…    O kurum yıllardır kötü yönetimin en güzel örneğini sergilediniz yer..    Vatandaşı soyup soğana çevirdiğiniz kurum!    Yetmedi mi ha, yetmedi mi?    Hiç uzatacak değilim, olmadı, başaramadınız… Ve daha da ileri gideyim başaramayacaksınız da!    Ne ödemesi bitti, ne tartışması…    Çekin kabloyu, bağlayın ana karaya… Siz rahat biz rahat..    Bir çıkın aradan, bir çıkın hayatımızdan…