Gizem Özgeç yazdı...

Bugün oradaydım... Engelsiz Yaşam Evi’nin birinci yıl dönümü kutlamasında. Ve itiraf edeyim; insanın kalbine dokunan bir umut gösterisiydi. Hani bazen bir mekânın duvarlarından bile his akar ya… İşte öyle bir yer burası. İçeri adım attığınızda hissettiğiniz şey; emek, üretim ve kucaklaşmanın bir araya geldiği bir yaşam enerjisi...

Bir yıl önce açıldığında çoğu kişi belki “sadece bir bina” diye düşündü. Ama bugün geldiği noktada Engelsiz Yaşam Evi, yalnızca özel gereksinimli bireylerin değil, aslında hepimizin hayatına dokunuyor. Burada gördüğünüz her gülümseme, her atılan adım, her yapılan küçük üretim, bir yıl boyunca onlarca hayatı dönüştürdü. Ailelerin gözlerinde minnet, çocukların yüzlerinde kahkaha, gençlerin ellerinde üretim… Hepsi, hayatın bir parçası olduklarını hissettikçe büyüyen bir mutluluk.

Etkinlikte en çok dikkatimi çeken şey ise “üretilen mutluluk”tu. El emeğiyle yapılmış tablolar, resimler...Ama asıl değerli olan, o ürünleri ortaya koyan ellerin, gözlerin ve kalplerin anlattığı hikâyeydi. “Ben varım, ben üretiyorum, ben değerliyim” mesajını veriyordu her biri...

Engelsiz Yaşam Evi’nin en büyük başarısı belki de bu.. Engeli görünmez kılmak yerine tam tersine onunla birlikte yaşamayı öğretmek. Bireyin farklılıklarıyla, güzellikleriyle, üretkenliğiyle var olabileceğini tüm çıplaklığıyla gösteriyor. Burada engel, bir eksiklik değil; öğrenilen, paylaşılan ve çoğaltılan bir güç...

Orada otururken düşündüm... Asıl engel, önyargılarımızda, görmezden gelişlerimizde, “bizim hayatımız” ile “onların hayatı” diye ayırmamızda... Burada ise hayatın tek ve bütün olduğunu, herkesin kendi ritmiyle var olabileceğini görüyorsunuz...

Bir an gözlerim doldu. Sahneye çıkan genç bir kız dans ediyor, şarkı söylüyor ve yüzündeki ışık, bana yıllardır unuttuğumuz bir şeyi hatırlatıyordu... Mutluluk aslında çok basit. Bir tebessümde, bir alkışta, bir paylaşımda. Biz, karmaşık hayatlarımızda, sürekli koşuştururken, gereksiz hırslarla savaşırken, o basit mutluluğu unutuyoruz. Ama Engelsiz Yaşam Evi’nin gençleri bize geri hatırlatıyor...

Bu başarıda emeği geçen herkese teşekkür etmek gerekir. Hükümetten, öğretmenlere, bakım personelinden, gönüllülere ve ailelere kadar herkes, bu yuvanın ruhunu ve gücünü ayakta tutuyor. Onların özverisi olmasa bu mutluluk mümkün olmazdı.

Kutlamanın sonunda alkışlar yükselirken, kendi kendime söz verdim...Bundan sonra buraya daha sık geleceğim.

Birinci yıl dönümün kutlu olsun Engelsiz Yaşam Evi. Daha nice yıllara… Daha çok hayatın değiştiği, daha çok mutluluğun üretildiği yıllara…