Gündem Kıbrıs Özel Haber
Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili (CTP) Milletvekili Fikri Toros, Gündem Kıbrıs Web TV’de Bahar Sancar’ın konuğu olarak, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman ve BM Özel Temsilcisi Holguin’in görüşmesi hakkında değerlendirmelerde bulunan Toros, “Holguin 10 günlük bir ziyaret için burada ve 10 günlük ziyaretinin ardından garantör ülkeleri ziyaret edecek. Yoğun bir diplomatik bir çaba var. Bu çabaların sebebi kapsamlı çözüm müzakerelerini önünü açmaktır. Genel Sekreter de en son yaptığı açıklamada, 2026’da görev süresi tamamlanmadan önce Kıbrıs’ta bir uzlaşıyla çözüm hedeflediği ve bu yönde kararlı olduğunu söyledi. Erhürman-Holguin görüşmesinde 5+1 genişletilmiş toplantıda görüşülen, mutabık kalınan ve henüz uygulama aşamasına gelmeyen güven artırıcı önlemleri konuşmak için bir araya geldiler. Diğer yandan Hristodulidis ve Erhürman görüşmesinde, Sayın Erhürman’ın sunduğu 10 maddelik vatandaşın günlük sorunlarının çözümüne yönelikti. Bunlar da görüşmede gündeme geldi. Ve müzakere metotları anlatma fırsat buldu sayın Erhürman. Bölgesel gelişmeler ve Doğu Akdeniz’deki jeopolitiğin yeniden şekillenmesi sürecinde güvenlik ve enerji motivasyon kaynağıdır. Dolayısıyla farklı bir kurgu zaruri hale gelmiştir. Umarım ki süreç olumlu atmosferin önünü açacak şekilde gelişir” dedi.
“Hristodulidis’in açıklamaları barış sürecini baltalıyor”
Rum Lider Hristodulidis’in ‘Sıfır asker, sıfır garanti’ söylemi üzerine değerlendirmelerde bulunan Toros, “Bu tür açıklamaları çok sert dille eleştiren ve kınayan birisiyim. Barış tesisi süreçlerinde ortaya konulan iradenin tam aksine hizmet eden söylemlerdir bunlar. Ben bu açıklamaları en sert şekilde kınıyorum. Bu süreci baltalamaya çalışan açıklamalardır. Burayı sıcak bir çatışmaya götürmek isteyen çevreler vardır. Gerek Erhürman, gerekse tüm uluslararası aktörlerin çabalarını engelleyen açıklamalardır. Hristodulidis’in Sayın Erhürman’ın seçiminden önce bütün dünyaya bir barış güvercini olduğu ve federasyonu istediği söylemleri çok yakında sınanmaya başlayacaktır. Burada önemli olan Kıbrıs Türk tarafının samimi, proaktif ve tutarlı olmasıdır. Ancak bu şekilde Rum liderin gerçek niyetinin ne olduğunu dünyaya anlatabiliriz” ifadelerini kullandı.
“Güney Kıbrıs’ın silahlanması bölgedeki askeri dengeyi bozuyor”
Güney Kıbrıs’ın artan silahlanması ve Güney Kıbrıs-İsrail ilişkileri hakkında değerlendirmelerde bulunan Toros, “Güvenlik ve savunma anlaşmaları ABD ve müttefiklerinin seçtiği stratejik lokasyon Kıbrıs adasıdır. Kıbrıs’ta Rum yönetiminin silahlanması bundan dolayıdır. Ancak İsrail’in aç gözlü yönetimi gözünü buraya dikmiştir ve bu nedenle de yoğun bir İsrailli göçü söz konusudur. Bunun yanı sıra buranın mülkiyetine sahip olmak için yoğun bir çaba içeresindedirler. Burada Türk askeri, Yunan askeri ve Rum askeri arasında bir güç dengesi vardır. Bu denge bozulduğu anda bu sorunun bir çözüme değil, sıcak çatışmaya evrilme riski vardır. Güney Kıbrıs’ta yaşanan askeri konuşlanma adadaki askeri dengeleri tehdit etmektedir. Bunlar son derece tehlikeli ve riskli gelişmelerdir. Bu bölgede bir barış ve istikrar tesis edilebilmesi için Kıbrıs’ın bir barış ve istikrara kavuşması gerekir. Bu tür girişimler Kıbrıs’taki barış çabalarını olumsuz etkiler” diye konuştu.
Toros’tan TMK konusunda uyarı: Haziran’a kadar ciddi adımlar atılmazsa büyük risk var
Strazburg’da Delegeler Komitesi Toplantısı’nda Taşınmaz Mal Komitesi (TMK) hakkında çıkan olumlu sonuç hakkında değerlendirmelerde bulunan Toros, “Mülkiyet siyasi bir meseledir, hukuki bir mesele değildir. O nedenle BM nezdinde yürütülen müzakerelerde 6 başlıktan bir tanesidir. Bu böyleyken bunu bireysel davalar ve tutuklamalarla çözmeye teşebbüs etmek Rumları bir yere vardırmayacaktır. Adada tek iç hukuk yolu kabul edilen TMK kuruldu ve AİHM’in verdiği bir karar sonucu ortaya çıkmıştır. TMK Avrupa Konseyi’nin de uluslararası hukukun da tanıdığı bir çare müessesesidir. Rumlar TMK’nın işlevselliğini bir süreden beridir AİHM’e götürüyorlar. Çünkü değerlendirme süreçleri çok uzun sürüyor, verilen tazminat hükümlerinin ödemeleri çok geç yapılıyor, kullanım kayıpları ödenmiyor. Bu durumları Rumlar istismar ederek TMK’nın artık işlevsel olmadığını ve lağvedilmesi gerektiği yönünde argümanlarla Avrupa Konseyi Delegeler Komites’nin oylanmasına sunuyorlar. Bu girişim 2 seneden beri devam ediyor. Delegeler komitesinde 46 üye vardır ve salt çoğunluk gerekmektedir. Yani 24 üyenin oy vermesiyle bu talep kabul edilebilir. Bugüne kadar 24 baraj rakamını bulamadılar. Fakat geçen sene destek gördükleri delege sayısı 9 iken önce 18’e, en son yapılan toplantıda da bu rakam 22’ye çıktı. Buradan çok ciddi bir mesaj almamız gerekiyor. Şimdilik olumsuz bir sonuç çıkmamıştır ancak önümüzdeki Haziran ayında yeniden gündeme geldiği zaman TMK’daki zafiyetlerimizi ortadan kaldırmazsak, bu risk bizim bu mücadelemizi kaybetmemiz noktasına gidebilir. TMK’nın güçlendirilmesi, yargı süreçlerinin hızlandırılması ve verilen hükümlerin yerine getirilmesi için gereken finansın yaratılması bizlerin boynunun borcudur. TMK’nın lağvedilmesi mevcut siyasi koşullarda 1974’te Rumların terk ettiği mülkler üzerinde yaşayan, ticaret ve geliştirme yapan herkes bir suç işlemiş gibi olacaktır. Bir moratoryum niteliğinde olacaktır. Bunu hepimizin idrak etmesi gerekir. Delegeler Komitesi’nde çıkan sonuç Rumlara istediğini vermedi ancak bizim savunduğumuz ve bizim kurduğumuz ve tanınmış olan TMK’nın geleceğinin risk altında olduğunu da teyit etmiştir” dedi.