Gündem Kıbrıs Genel Yayın Yönetmeni Çiğdem Aydın'ın köşe yazısı...

Gündem Kıbrıs’ın ön sayfasında “sözün bittiği yer” başlığını paylaştık okurlarımızla. 
Bugün için evet bitti, ne söylenecek söz kaldı geriye ne de acıları hafifletecek bir cümle. 
Hangi söz, hangi cümle olup biteni değiştirebilir? Hangi sözcük, hangi cümle evlatlarını, yakınlarını kaybedenlere bir nebze olsa iyi gelebilir ki? 
Acı öylesine büyük ki, empati yapmaktan korkuyor insan. Gencecik haytalarının baharında küçücük yürekleri verdik toprağa sonra sessizce uzaklaştık içimizde acıyla. Biz evimize döndük, çocuklarımıza sarıldık sevdiklerimiz yanımızda diye şükür ettik. 
Peki evlatlarını orada toprağın altında bırakanlar? 
Onlar evlerine dönemedi, orada kalmak ayrılmak istemediler biraz daha, azıcık daha dokunmak istediler soğuk toprağa. Güçlükle ayrıldılar evlatlarının başından, torunlarının yanından. 
Biz gittik evlerimize acımızla “geçmiş olsun, başımız sağolsun” demekten başka bir şey gelmeyerek elimizden. Evladını, torununu kaybedenler de gittiler, girdikleri yer yuvaları değildi sanki. 
Çocuklarından kalan koku için doğruca evlatların odalarına girdiler, geriye ne kaldıysa kokladılar içlerine çektiler, fotoğraflarına videolarına baktılar. Bir yudum suyu, bir sokum ekmeği yutkunamadılar. Kurumuş göz pınarları anlamsız boş bakışlarının ardında dayanılmaz bir acı sessiz bir çığlık ve sabaha uyanmak istememe hali. 
Evet tüm bunları hangi söz hangi cümle hafifletebilir bilmiyorum. 
Enkazlar arasından canlı çıkan anneler, babalar canlı çıktıklarına utanır mı hiç? 
Nefes aldığı için suçluluk duyar mı? 
İşte böyle tarifsiz bir enkaz yaşıyoruz. Betonlar kalkacak, binalar yeniden inşa edilecek enkazların sonuna geldik diyecekler ama yaşattıkları ve yarattıkları psikolojik enkazı kim nasıl kaldıracak? 
Kaybımız da acımız da büyük elbet lakin bu acıya neden olanlar, çocukların katillerinin cezalarını en ağız şekilde yargı huzurunda süratle belirlenmesi de oldukça önemli. 
Türkiye’de hukuk sistemi bizimkinden farklılar arz ediyor. Tüm çocuklarımızın aileleri avukat tutabilir, şikayetçi olabilir ve davalar açılabilir. Mahkeme huzuruna maktullerin yakınları çıkabilir davayı bizzat taraf olarak takip edebilir. Bizde ise bu işlemi savcılık ve polis yapar. Hatta davacı taraf olarak siz mahkemeyi dahi bazı durumlarda salondan takip edemezsiniz. Ama Türkiye’de durum böyle değildir. 
Bu nedenle özünde aileler genelde Kıbrıs Türk Halkı olarak çocuklarımıza mezar olan İsias hurafesinin inşasında imzası olan, açılma izni veren, kontrolünü yapan ve imzasını atan, müteahhidinden, mimarına, kolonların kesen inşaat işçisine kadar hepinizden davacıyız…..