Bahar Sancar'ın köşe yazısı...

Bugün meclisteki güncel konuşmaları takip edenler bir anda yükselen tansiyona da şahit olmuşlardır…
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, hakkındaki “Ağır” eleştirilere ve “Uygunsuz” ithamlara yanıt verirken, sakin kalmaya çalışarak ancak kendini de kimseye ezdirmeyerek yanıt verdi… 
Dışişleri Bakanı da konuşmasını tamamladıktan sonra yine aynı sakinlikte meclis salonundan ayrıldı… 
Ancak Tahsin beyin sakinliği ne muhalefet ne de hükümet vekillerine yaramadı… 
Sonrasında muhalefet ile hükümet sıraları birden karıştı…
Ayağa kalkan vekiller mi istersin, birbirinin üzerine yürüyenler mi ararsın… Hepsi var… 
Meclis ortamını tarif edecek çok “Kelime” var ama ben onları yazmayı “Kendime” yakıştırmıyorum…
Milletin meclisinde bu olmamalı…

Gelelim konuya…
Sözüm muhalefete…
Kimse de kusura bakmasın… 
Siz onca sözü söylerken, onca itamda bulunurken iyi ama konunun muhatabı bunlara cevap verirken mi kötü?
Siz kullandığınız cümlelerin farkında mısınız?
Ki aynı ayarda bile olmayan cevaplar alınca neden bu kadar sinirlendiniz?
Ne bekliyordunuz?
Sizin söyledikleriniz söylenmiş olarak kalacak ancak Tahsin Ertuğruloğlu sükûnetini bozmayacak ve yanıt vermeyecek… 
Dediklerinize cevap gelmediğinde “Biz haklıyız” yanılgısına düşüyorsunuz…
Cevap geldiğinde ise sinirlerinize hâkim olamıyorsunuz… 
Üslup yanlış, hitap yanlış, kullanılan kelimeler, tavır yanlış… 
Söylemlerinize yanıt geldiğinde lütfen biraz “Sinirlerinize” hâkim olun ve bu halka yaraşır cevaplar verin çünkü siz orada seçmenlerinizi ve halkı temsil ediyorsunuz… 
Ve bu toplum sizleri orada izliyor… 
Şuan sokakta vatandaşlar “Meclisteki rezilliği gördün mü?” diye birbirine soruyor ve konuşuyor… 
Siz kendinize bunu mu yakıştırıyorsunuz?

Bu sözlerim ise sadece muhalefete değil, meclisteki tüm partilere…
Eğer topluma yakışır bir dilde eleştiri yapamıyorsanız ve söylediklerinize cevap gelince de bu kadar çabuk sinirlenip, birbirinizin üzerine yürüyecek noktaya geliyorsanız bu işi yapmayın…
Sık sık “Uzlaşı” dilinden bahsedip uzlaşıdan uzak tavırlar sergilemeyin ki bizler de sizlerin samimiyetine inanalım… 
Ha topluma bu üslubun yakıştığını düşünüyorsanız ve milletin meclisinde bu tavırlara devam edecekseniz,  o zaman oturup biz kendimizi sorgulayalım… 
Zaten toplum olarak en büyük sıkıntımız belki de sorgusuz sualsiz sandığa gitmektir kim bilir…