Gazeteci Aytuğ Türkkan'ın köşe yazısı...

Deprem riski başta olmak üzere çok ciddi sorunlarımız var…

En önemli sorunumuz da bu ülkenin aşırı derecede pahalı olmasıdır…

Neredeyse tüm yazılarımın, tüm programlarımın da ana konusu budur…

Ülkenin de gerçek gündemi maalesef bu konudur..

Bugün KIBRIS gazetemizde iki farklı zam haberi var yine…

Biri içme suyuna yapılan zam…   

Kaçarımız var mı? Maalesef eskidendi musluktan su içme dönemi…

Ama şimdi imkansız…

O zaman kaçarı yok ödeyeceğiz…

“İşletmecilere neden bu zammı yapıyorsunuz?” diye sorduğunuzda onlar da hemen gardını alıyor…

“Girdiler” diyor, “döviz” diyor, “işçilik maliyeti” diyor, “elektrik” diyor..

Diyor da diyor…

Haksız da değiller..

Ama vatandaş ne yapsın? Su mu içmeyecek? El mecbur ödeyecek! Başka noktalardan kesecek suya verecek! Ama “bunu da ödeyelim de bitsin” diyemiyoruz ki! Öyle bir zam daha geliyor ki kaçabilmek yine mümkün olmayacak… Belediyelerin gönderdiği faturalardan bahsediyorum…   

Tüm belediye meclislerinin şu an gündeminde zam var…

Harçlara ve suya yapacakları zamlar! Başkent hiç beklemedi, kararı aldı..

Tartışmalar uzadı gitti ama günün sonunda yılda yaklaşık 4 bin TL (bu rakam her asgari ücret arttığında otomatikman aratacak da) almadığımız sağlık, görmediğimiz temizlik ve hep şikayetçi olduğumuz aydınlatma için ödeyeceğiz!…

Kaçarı yok, hizmet almasak da ödeyeceğiz! Bununla da kalmayacağız bir çoğumuzun kullanmadığı halde ödediği kanalizasyon vs de buna eklenecek…

Ama sıkı durun asıl bomba şimdi…

Faturada asıl gözlerimizi yerinden çıkarak rakam suda olacak! Devletten 2,3 TL’ye alıp bizim ortalama 7 TL ödediğimiz suyun ton başına fiyatı da Başkent’te 18 TL’ye yükseliyor…

Ohh ne ala, suyundan da koy… Kolay mı o kadar memuru ödemek…

Türkiye dağları deldi, denizleri aştı suyu getirdi 2,3 TL istedi…

Belediyelerimiz depomuza akıtılan su için 7 TL aldı, yıllardır…

Şimdi devlet olarak 2015 yılından beri, bir nevi Türkiye’deki Devlet Su İşleri’ni dolandırarak 2,3 TL’ye kullandığımız sunun fiyatını hükümet 7 TL civarlarına çıkarmak zorunda kalıyor… Çünkü Türkiye “artık yeter” dedi…

Kaldık mı şimdi yine dizlerimizin üstünde!    Haber duyuldu ya belediyeler elbette hemen gereğini yapıyor ve tedbirini alıyor!  7 TL civarı alacakları suyun tonunu 18 TL’ye satacaklar…

Kimi belediye insaflı olup daha düşük bir ücret belirleyecektir elbette ama genelde belediyeye ödediğimiz faturalar bugünkünden 3-4 kat fazla olacak…

Yaklaşık 200 TL fatura ödeyen vatandaş minimum 800 TL’ye hazır olsun!...   

Kaçabilir miyiz, elbette hayır! Bir yerlerden keseceğiz içme suyuna, tüp gaza, elektriğe, akaryakıta ödediğiniz gibi belediyeye de ödeyeceğiz! Sonra da bu geçim sıkıntısı içerisinde gençler bir bir boşandığında “Ne oluyor yahu bu insanlara” diye sorgulayacağız!..

Ne olduğu var mı, geçim sıkıntısı çiftleri de birbirine düşürüyor, hele çocuk da varsa gel de bu masrafı kaldır kaldırabiliyorsan!…

Bugün aslında başka bir konu için klavyenin başındaydım…

Sorunumuz çok olsa da Ankara’da gerçekleştirilen Türk Devleti Teşkilatı toplantısının önemine değinecektim, ama sıra yine Kıbrıs sorununa gelemedi…

Ne de olsa önce geçim gelir, değil mi?…