Rum Yönetimi, Geçitkale’de eşdeğer koçanlı arsalara inşaat yaptığı gerekçesiyle 4 Kıbrıslı Türk hakkında “Uluslararası tutuklama kararı” çıkardı…

Bu haberin çıkmasının ardından özellikle inşaat sektörü büyük bir huzursuzluk içerisine girdi…

Sadece birkaç gün önce 2 Macar vatandaşı da KKTC’de konut sektöründe reklam yaptıkları gerekçesiyle hapis cezasına çarptırılmıştı…

Güney Kıbrıs KKTC ekonomisi üzerine ataklarına peşi sıra devam ediyor…

Geçen günkü köşe yazımda “Biz ne yapıyoruz?” diye sormuştum…

“Kınama mesajları” yeterli değil…

Artık KKTC devletinin Rumların bu girişimlerine karşılık uluslararası arenada haklarını araması için girişim yapması gerekiyor…

Çünkü Güney komşumuz dur durak bilmeden bu hamlelerine hem de şiddetini artırarak devam edecek…

Üzerimizde kurmaya çalıştıkları bu baskıya boyun eğmemeliyiz ve bir “Dur” demenin zamanı geçiyor…

Rum komşularımızın bu yeni “Tutuklama” hobileri bir girişim yapmadığımız takdirde bize ciddi zararlar getirecektir…

Bu tehlikeli oyuna karşı en üst perdeden bir an önce girişimlerin başlatılması lazımdır…

Vatandaşların sokakta konuştuğu konular arasında ilk sıraya oturan bu girişimlere karşı ekonomimizi korumak için önlemler alınmalıdır…

Vatandaş tedirgin…

Zaten çeşitli ekonomik sorunlar yaşayan vatandaşlar bir de bu girişimlerle birlikte piyasaların domino etkisi ile zarar görmesinden oldukça korkuyor…

Ama Güney komşumuz tüm bunları yaparken diğer yandan da Güney Kıbrıs’ta bulunan Türk mallarına çökebiliyor ve bunu kendine bir hak olarak görebiliyor!

Rum devlet memurları, Güney Kıbrıs İçişleri Bakanlığı’nın denetimsizliğinden ve/veya görmezden gelmesinden dolayı Kıbrıslı Türklere ait mallara el koydu ve bir gecede milyonlarca Euro kazandı!

Arsızlığın ve pişkinliğin böylesi görülmedi!

Bu haksızlıklara karşı günlerdir dediğim gibi uluslararası hukuk yolu ile cevap vermeli ve bu hamlelere en sert cevabı vermeliyiz…

Kısasa kısastan mı anlıyorlar?

Gerekirse kısasa kısas yapılmalıdır o zaman!

Adada iki devlet olduğu ve her iki tarafında aslında birbiri ile yaşamak istemediği gerçeği özellikle Güney Kıbrıs’ta yapılan anketlerde apaçık ortaya çıktı…

Annan Planı dönemi ise henüz unutulacak kadar geçmiş bir mazide değil…

Mülkiyet konusunda da BM’nin artık gerçekçi bir politika geliştirmesi şarttır…

Umuyorum ki Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres ve yeniden atanan temsilci Holguin yaşanan tüm bunlara “Kör” taklidi yapmaya devam etmez…

Kıbrıslı Türklere karşı 60 yıldır yapılan haksızlıklara karşı “Tek ses” olmanın zamanı geçmeden birlik olmalı ve Rumların bu “Mahalle Baskısına” karşı hükümetiyle, muhalefetiyle, sivil toplum kuruluşları ve halkıyla mücadele etmeliyiz…