Duygu Zengin Paşa yazdı...
Kıbrıs’ın doğusunda, eşsiz doğası, sakinliği ve tarihiyle bilinen Karpaz Yarımadası, yalnızca bir turizm hazinesi değil; aynı zamanda burada yaşayan insanların da onurlu bir yaşam sürmeye hakkı olan bir coğrafyadır. Ne yazık ki yıllardır ihmal edilen bu bölgenin en büyük sorunlarından biri, temel sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan ciddi eksikliklerdir.
Bugün Karpaz’da yaşayan bir yurttaşımız, ciddi bir sağlık problemiyle karşılaştığında, en yakın tam teşekküllü hastaneye ulaşmak için en az bir buçuk saat yol gitmek zorundadır. Bu yalnızca bir ulaşım sorunu değil, aynı zamanda bir insan hakkı ihlalidir.
Bir trafik kazasında, ani bir kalp krizinde, doğumda ya da başka acil bir durumda dakikaların hatta saniyelerin hayat kurtardığını hepimiz biliriz. Karpaz’da yaşayan vatandaşlarımız ise bu dakikaları yollarda kaybediyor, çoğu zaman telafisi olmayan sonuçlarla karşı karşıya kalıyorlar. Üstelik bölge, yaz aylarında ciddi bir ziyaretçi akınına uğruyor. On binlerce turistin geldiği bu coğrafyada, acil durumlara müdahale edecek modern ve donanımlı bir sağlık tesisi bulunmaması, kabul edilemez bir ihmaldir.
Burada yaşayanların sesi olmak hepimizin sorumluluğudur. Sadece seçim dönemlerinde hatırlanan Karpaz halkı, yılın her günü kaliteli ve ulaşılabilir sağlık hizmetine layıktır. Bu yalnızca sosyal adaletin değil, aynı zamanda bir kamu görevinin gereğidir.
Tam teşekküllü bir devlet hastanesi; 7/24 hizmet verecek bir acil servis, kadın doğum ve çocuk sağlığı bölümleri, diyaliz ünitesi, temel cerrahi imkanlar, en azından birkaç uzman hekimin sürekli görev yaptığı bir yapı kurulmadan, Karpaz’da “sağlık var” demek mümkün değildir. Bölgeye ambulans helikopter hizmeti düşünülmesi dahi, bu ihmallerin ne kadar vahim olduğunu ortaya koymaktadır.
Artık günü kurtaran çözümler değil, geleceği kurtaran yatırımlar istiyoruz. Karpaz’a bir hastane yapılması bir lütuf değil, devletin anayasal görevidir. Sağlık, bir bölgeye “seçim vaadi” olarak değil, insanca yaşamanın temeli olarak sunulmalıdır.
Karpaz halkı yalnız değildir. Bu çağrıyı görmezden gelenler, gelecekte vicdanlarıyla yüzleşmek zorunda kalacaklardır.