Toplumsal bir seferberlik halindeyiz…

   Hızlı ama bir o kadar da doğru adımlar atılması gereken bir süreç…  

  Gerek hükümet, gerekse sivil toplum hem Türkiye Cumhuriyeti’ne yardım konusunda, hem hayatını kaybeden meleklerimizin yaşatılmasıyla ilgili atılacak adımlar konusunda, hem de olası bir depreme karşı alınacak tedbirler konusunda hızlı ama doğru kurgularla yol alması gerekiyor...

   Sivil toplum ile başlayalım...    

Kıbrıs Türk Dayanışma Platformu adı altında çok doğru bir yapı kuruldu... 48 örgütten oluşan bu platform çok da doğru bir karar alarak hem depremzedelerin barınma ihtiyacının karşılanabilmesi, hem de depremde kaybettiğimiz meleklerimizin adının yaşatılmasına yönelik harika bir proje ortaya koydular…

   Hem de bizim kaynaklarımızla, bizim üretimimizle, bizim alın terimizle…

   Bence en önemlisi bu...   

Bizzat kendim de çalışmaları izleme şansına sahip oldum…   

Kendi örgütümün kampanyaya yaptığı katkıyı ulaştırmak için Sanayi Odası’na gittiğimde, maliyetleri çalışan, işi yapacak kişilerle omuz omuza vermiş profesyonel bir yapıyla karşılaştım...  

  Demircisinden, alüminyumcusuna, elektrikçisinden kaynakçısına, üretilecek evlerin ihtiyacı olan mobilyacısından, beyaz eşyacısına kadar...   

Değil kâr etmek, zararına iş yapma pahasına esnafımızdan, otelcimize, müteahhidimizden kadınlarımıza kadar herkes seferber olmuş durumda...  

  Elbette bürokratik işlemlerin çözülebilmesi için sadece platformun çabası yetmezdi…  

  Bu konunun aşılabilmesi için hükümetle işbirliği de yapılması gerekirdi ve yapıldı da…

Hatay’da yapılacak Kıbrıs Köyü’nün yerinin belirlenmesi, inşa edilecek evlerin Türkiye’ye taşınması sırasında bazı vergilerden muaf tutulmasına yönelik işler vardı…

İşte hükümet de bu konuların aşılması için devreye girdi...   

Güzel bir sinerji yakalandı…   

Halk da platformu ve yapılacak işi benimsedi…

   Ancak tam da bu günlerde zorunlu maaş kesintisi gündeme gelince platformun çalışması da sıkıntıya girdi…   

Her ne kadar hükümetten tamamen bağımsız bir yapılanma olsa da mecburi iş birlikleri nedeniyle maaş kesintisi kararı kampanyayı da olumsuz etkiledi…  

  Şimdi yapılması gereken çok basit bir iş var…   

Umarım hükümet hızla bu kararı üretir...   

Maaş kesintisine karşı çıkan insanımızın genellikle ortaya koyduğu gerekçe “Güvensizlik”...  

  O zaman hükümet de bu konuda içerisinde ana muhalefet temsilcisinin, kamuda örgütlü sendikaların temsilcilerinin, Vakıf üniversitelerimizdeki ekonomi profesörlerinin ve hükümet temsilcilerinin olduğu bir komite kurabilir…   

Gelen tüm bağışların bu komitenin önüne gelmesi ve yapılan tüm harcamaları bu komitenin kontrol etmesiyle birlikte olası güvensizlik de ortadan kalkmış olur...   

Bu adım süratle atılmalıdır…   

Oluşan bu “güven komitesi” ile maaşlardan yapılacak yüzde 1’lik kesintiye böylesi bir dönemde kimsenin karşı çıkacağını düşünmüyorum…   

Sayın Başbakan da zaten toplanan bağışlarda harcanan tek bir kuruşun bile şeffaf bir şekilde halka duyurulacağı bilgisini kamuoyu ile paylaştı...   

O zaman ‘güven komitesi’ni hemen kuralım, bağışlarımız da hız kesmeden toplanmaya ve hem Türkiye’deki yaraları sarmaya, hem meleklerimizin adlarını yaşatmaya hem de bu ülkenin eksikleri için adımlar atılmasına olanak sağlayalım.