Bahar Sancar yazdı...

Bu ülkede iki konunun tanımı ve işleyişleri ne yazık ki bilinmiyor: Kooperatifçilik ve Sendikacılık…

1. Kooperatifçilik, insanların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla bir araya gelerek kurdukları kooperatiflerin işleyişini ve ilkelerini içeren bir ekonomik ve sosyal modeldir. Aynı zamanda da alım gücü düşük vatandaşlara uygun fiyatlı ürün alma imkânı sağlar.

2. Sendikacılık, çalışanların ücretler ile diğer ekonomik ve sosyal haklarını, başta toplu pazarlık ve grev olmak üzere demokratik yollarla korumak ve geliştirmek amacıyla oluşturulan örgütlerdir.

Ancak bu ülkede bazı kooperatifler en pahalı ürünleri satan tüccarlara, bazı sendikalar ise siyasi partilerden daha çok siyaset yapan yapılara dönüştü…

Kavram karmaşasından beslenenler hakkını arayanların üstüne basıp prim yaparken, gerçek emekçiler, çalışanlar ve vatandaş bu kabare siyasetinin bataklığında yok olup gidiyor!

Linç kültürünü kendine huy edinmiş ve küfür ile egosunu tatmin eden, kendisinden başka hiçbir farklı görüşe tahammülü olmayan klavye delikanlıları ise önüne geleni linç etmek için tetikte bekliyor!

Yazık!

Konuşarak, tartışarak sorunlarını çözemeyenlerin, çözüm üretemeyenlerin ülkesi haline döndük…

Zümresel çıkar ve menfaatlerin halkın yararına geçecek icraatların önüne geçtiği bu ülkede, “İstenilenler alınınca” da kavga bitmiyor…

Hep daha fazlası

Hep bir kaos yaratma hali!

Kaos da yetmiyor tanına sosyal medya tetikçileri de eklenerek çığ gibi büyüyen bir toplu harekete dönüşüyor…

Hoşgörüsünü kaybetmiş insan, insanlığını da kaybetmiştir ve içinde yaşadığı topluma bir fayda sağlamaz…

Sendikacılık ve Kooperatifçilik ülkelerin olmazsa olmaz yapıları arasındadır. Çünkü sendikacılık ve kooperatifçilik bireylerin ve toplumun ortak çıkarları için çalışır…

Sendikalar bireysel ve şahsi çıkarlar için kullanılmaz!

Kooperatifler üyelerinin ve halkın bütçesini düşünür…

Dünyanın en pahalı sütünü satmaz!

Ekonomide çok sevdiğim bir kavram var: İşletme körlüğü

Madem bugün tanımlar üzerinden konuşuyoruz, ara ara dile getirdiğim bu kavramın ne olduğunu bir kez daha hatırlamakta fayda var…

İşletme körlüğü: Bir işletmedeki çalışanların veya yöneticilerin, şirketin karşı karşıya olduğu sorunları, fırsatları veya riskleri zamanla göre(me)z hale gelmesidir. Bu durum, çalışanların rutinlere alışması, değişime direnç göstermesi veya içe kapanık bir yapıya sahip olmaları gibi nedenlerle ortaya çıkabilir.

Bugün bu ülkede yaşadığımız tam olarak budur!

Saplantılı ideolojiler bu ülkenin geleceğine yön vermemeli…

Dünya değişti…

Dünya artık 100 yıl önceki romantik ideolojiler ve felsefi yaklaşımlarla yönetilmiyor…

Bu ülkede yaşayan her bir bireyin aklını başına alması ve bu ülkenin geleceği için “Romantik İdeoloji” sevdasından vazgeçerek ortak müşterekte buluşmak için çabalaması gerekiyor…

Yapılan her icraata “Şiddetli Muhalif” olarak karşı çıkmak, size bir şey kazandırmadığı gibi bu topluma ciddi bedeller ödetiyor…

“Özgürlük” anlayışı kendine kadar olanların bu toplum önünde artık etkisinin kalmadığı da bir gerçektir…

Eskidiniz…