Duygu Zengin Paşa'nın köşe yazısı...

Köyün ne demek olduğunu bilirim. Ve sizlere köydeki değişimlerden bahsedeceğim. Değişimin arkasında gelişim mi yoksa gerileme mi var, kararı size kalmış. Eskiden esen rüzgâr insanların içini ferahlatırken, şimdi şehirden gelen tatil rüzgârı köyden bir şeyleri alıp götürüyor. Söze böyle başlayan insanlardan korkmayın.
Bu girişle sizi adeta uyarıyorum, silkeliyorum. Her şeyiyle doğal, samimi ve içten konuşuyorum.
Eskilerin en büyük derdi, evlatlarına güzel bir gelecek ve güzel bir miras bırakmaktı. Onlar bir dikili ağacı dahi en güzel miras olarak görüyorlardı.
Kalabalık yerlerde yaşamaya başladık. Köyler, kasabalar, kentler. Ve bastığımız yerler şimdiden vasfını yitirmiş. Doğal olanı bulamıyoruz. Beton  türevi olmuş her tarafımız. Doğayla iç içe yaşamak, sakin bir hayat sürmek, yiyeceklerimizi üretmek. Zamanı yavaşlatmak, tadına varmak. Yeşilin yeşil, mavinin mavi, kahverenginin kahverengi olduğu bir ev, bir köy düşünün..
Herkesin varını yoğunu tarlalara, bahçelere yatırdığı bir senede; gözler toprağa dikiliyor.
Betonlaşma ve oteller son hızla devam ediyor. Her köye gidişimde yeni bir otel ekleniyor. Geriye dönerken boş bir arazi görürsem, “Bir dahaki gelişime kadar buraya da otel dikerler” diyorum. Kaç gelişimde, kaç defa haklı çıktım bilemiyorum. İş kolları değişti köyde. Buğday ekip keçi besleyen köy insanı, artık yeni işlere yöneldi. Kimisi turistik market açtı, kimisi otele işçi olarak girdi, kimisi de turistlere yönelik dükkân, butik açtı. Hepsini birer birer incelediğimiz köylerin dokusundaki değişmeler, yani bozulmalar ve sebepler, acı tecrübeler ders olarak kalacak bizlere. Sırf ticari kazanç uğruna tipik köyün özüne ve doğallığına bu şekilde müdahale edilmesi içimi burkuyor.
Emlak değeri artarken, tarım, hayvancılık, güven, inanç gibi arka planda acaba hangi değerler azalıyor.
Toprağın korunması ve geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari ve yeter gelirli tarımsal arazilerinin büyüklüklerinin belirlenmesi, bunların bölünmelerinin önlenmesi ve çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlamak amacıyla Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasası derhal çıkarılmalıdır.
  Toprağınız varsa, satmayın. Toprak ne eskir, ne kokar, ne de bozulur. 
Toprağın varsa, süreceksin, ekeceksin, biçeceksin, yağmurunu çamurunu düşüneceksin, verimliliğine bakacaksın, adeta bir bebek büyütür gibi üst düzey bir ilgi ve alaka ile hareket edeceksin.

Doğamızın,toprağımızın betona dönüşmemesi ümidiyle....