Duygu Zengin Paşa'nın köşe yazısı...

Akdeniz’in masmavi denizine açılırken, Yılın 365 günü güneş alan, kilometrelik sahilleri,  inci gibi koyları, insana huzur veren berrak denizleri, ardından yükselen dağları ve binlerce yıl geriye uzanan katman katman tarihi ile bir başkadır Dipkarpaz.
Dipkarpaz,  eşsiz doğal güzellikleri, on bin yıllık tarihi ve ev sahipliği yaptığı birçok medeniyetin kültür izlerini taşıması sebebiyle farklıdır. Dipkarpaz, birçok turizm türüne odaklanabilecek potansiyele sahiptir. Özellikle, Hıristiyan ve Müslümanlarca kutsal ziyaret yeri olarak kabul edilen ve akarsuyunun kutsal ve şifalı olduğuna inanılan,  Apostolos Andreas  Kilisesi; bir kıtlık senesinde gelişiyle bolluk ve bereketi beraberinde getiren derin izleri taşıyan Hıristiyanlarca kutsal sayılan birçok tarihi yapının bulunduğu sayısız ve eşsiz bir kültürel mirasa sahiptir.
Dahası, tarih boyunca pek çok antik kıyı kentine ev sahipliği yapan paha biçilemez bir yerdir. Masmavi denizi ve altın sarısı kumu ile, Akdeniz’in en sıcak sularından birisi olan, dağ ve denizin, yeşil ile mavinin huzur ile buluştuğu muhteşem doğasıyla kendinizi bir tablonun içerisinde hissedeceğiniz,  saymakla bitmeyecek doğal güzelliğiyle yaz ve kış  turizminde yoğun ilgi görmektedir.
Seyahat motivasyonu yaratan gastronomi turizmi açısından değerlendirdiğimizde ise tüm diğer yemeklerin önüne geçerek ilk sırada yer alan kebapları. Akdeniz’in tertemiz sularından gelerek ünü sınırları aşanı balık çeşitleriyle. Aynı zaman da Harnup’u (Keçi boynuzu), zeytini ve zeytinyağıyla bir cennettir Dipkarpaz. 
Peki, Dipkarpaz’ın  turizm başkenti olma yolunda neler yapılmalıdır ? 
Öncelikle, Dipkarpaz’ın sahip olduğu bu eşsiz kültürel mirası ve doğal kaynaklarını da korumak adına toplumsal farkındalık, bilinç ve duyarlılık düzeyinde artış sağlamak gerektiğini düşünüyorum ki bu eşsiz mirası gelecek kuşaklara taşımak zorundayız. Bu yolda, politik aktörler ve belediyelerden sivil toplum kuruluşlarına, seyahat acentelerinden vatandaşlarımıza hatta yalnızca Dipkarpaz’da  yaşayan değil, kalbi Dipkarpaz ile çarpan herkese büyük sorumluluk düştüğü kanaatindeyim.
Diğer taraftan, yerli ve yabancı turistin beklentilerinin ne olduğunu anlamak için saha çalışması yapılmalı, turizm arz ve talebi ile ilgili yerli ve yabancı turistlere ilişkin veriler daha kapsamlı ve güncel tutulmalı ve periyodik olarak kamuoyuyla paylaşılıp yabancı dillerde de raporlaştırılmalıdır.  Artırılmış gerçeklik uygulamaları ve özel ekipmanlardan yararlanarak yurt içi ve yurt dışındaki fuar ve etkinliklerde potansiyel turistlere ilgilenim düzeylerini artırabiliriz. Bir de yatırımlarla denize yakın 5 yıldızlı otel ve tatil köylerinin eksikliğini giderebilirsek turistlerin dikkatini daha çok çekeceğimize inanıyorum.
Kıymetli okurlar; özellikle tarihi, gastronomisi ve deniziyle inanç turizmi kapsamında turist akınına uğrayan şehirlerden neyimiz eksik? Yunanistan ve İtalya’nın zeytin ve zeytinyağındaki başarısına Sarıulak zeytinimizle neden biz de ulaşmayalım?  Bu başarıları elde etmek için potansiyelimiz fazlasıyla var. Yeter ki birlik olalım ve Dipkarpaz’ın  ülkemiz turizminin parlayan yıldızı olarak  elimizden gelenin en iyisini yapmaya gayret gösterelim.