Cumartesi benim için çok ilginç ve yararlı bir gün oldu. Günün yarısını Girne bölgesindeki bir turistik tesiste oğlum Sami’nin arkadaşları ile yaptığı doğum günü kutlamasında geçirdim, akşam ise çok sevdiğim Türk Marif Koleji sıra arkadaşlarımla mezuniyetimizin 30. yılı kutlamasına katıldım. Her ikisinde de halkımızın tüm kesiminden onlarca kişi ile sohbet etmek fırsatı buldum.

          Yanıma yaklaşıp ülkemizin içinde bulunduğu durumu irdeleyip yaklaşan genel seçimleri değerlendiren başarılı bir iş kadınımız olaya yatırımcı gözüyle yaklaşıp son hükümetin yatırımcının yanında olması yerine tam karşısında bir duvar gibi durduğunu anlatıyordu. Tesislerinin genişleyip turizime daha fazla katkı yapabilmesi için projelerinin hazır olduğundan bahseden yatırımcımız projeyi son hükümet döneminde hayata geçirmekten korktuklarını ve askıya aldıklarını detaylı bir şekilde anlattığında sinirlendiğimi hissettim. Sen bu küçücük ülkede yatırım yapma cesareti ve becerisini gösteren Kıbrıslı Türk iş kadınına her türlü engeli çıkaracaksın sonra da halkın karşısına geçip her şeyin ne güzel olduğundan bahsedip oy isteyeceksin. Ne cesaret…

          Başka bir işadamımız yine son hükümet döneminde zamanının çoğunu işinin başında değil de bakanlıklarda geçirmek zorunda kaldığından şikayet ediyordu. En ağırına giden yanı da bakanlıklarda ondan bundan gereken işinin yapılması için yalvar-yakar kapılarında beklerken iktidar partisinin kurultay delegelerinin nasıl gelip hemen içeriye alınmalarıydı. Başarılı yatırımcımız işini yöneteceğine bizzat bakan beylerin kapılarında beklemek zorunda çünkü bunu yapmazsa işine bir sürü engel çıkacak…

          Tam bir tezat teşkil eden bir şey daha anlattı. Geçtiğimiz hafta içerisinde Ekonomi bakanlığına gitmiş ve kaç zamandır almaya çalıştığı bir belgeyi hemen alınca şaşırmış. Elinde belge ayrılmadan da Demokrat Parti – Ulusal Güçler’den yeni bakan Sayın Atay Ahmet Raşit’e bir seslenip bu etkili hizmetten dolayı teşekkür etmek istemiş ancak bakanın toplantıda olduğunu öğrenip ayrılmış. Daha sonra telefonu çalmış ve bakanın kendisini bizzat arayıp görüşemediklerinden dolayı özür dilediğini ve dilerse hemen bir randevu verebileceğini duyup şok olmuş. Kaç yıldır yaşadıklarının da gereklilikten dolayı değil sadece iktidarda olanların mentalitesinden dolayı öyle olduğunu ve daha değişik yaklaşımların da olabileceği sonucuna varmış.

          Akşam tam otuz yıl önce TMK’dan beraber mezun olduğum arkadaşlarla bir araya gelip birlikte şahane bir gece yaşadık. Dile kolay, Kolejden mezun olalı tam otuz yıl olmuş ama cidden sanki de aradan hiç zaman geçmemiş gibi hemen kaynaştık… Gerçi çoğuyla görüşüyoruz ancak herkesle tekrar bir araya gelmek ve anıları tekrar yaşamak çok güzeldi…

          1983 TMK mezunları başarıdan başarıya koşan bir guruptur. Herkes kendi dallarında uzmanlaşmış, ülkemize ve dünyaya yayılıp yaşamlarını sürdürmekteler. DP-Ulusal Güçler’den Lefkoşa Milletvekili adayı olmamın arkadaşlarımı sevindirmiş. olduğunu görüp mutlu oldum. Oradan ayrılırken doğru yolda olduğumu bir kez daha fark ettim ve daha da azimle yürümek için enerji depoladım diyebilirim.

          Bazı arkadaşlarım tam destek beyan ederken ta anaokulundan beri çok sevdiğim ve ülkemizin sayılı başarılı işadamları arasında olan bir arkadaşım bana artık bu düzenden tamamen bıktığını ve gerekçelerini de listeleyerek oy kullanmayacağını belirtti. “Serhat, inşallah kazanıp mecliste yerini alırsın çünkü senin doğruları yapacağından eminim. Ancak ben artık bu düzen değişene kadar oy kullanmayacağım” dedi. Ona düşüncelerine tamamen saygı duyduğumu hatta birçoğunda hemfikir olduğumuzu ancak oy kullanmazsa o zaman ben ve benim gibilerin değil o beğenmediği kişilerin tekrar kazanacaklarını vurgulayarak onu oy vermeye ikna etmeye çalıştım. İnşallah başardım…

          TMK 1983 mezunlarının yaklaşan seçimlerden beklentisine gelince… Mecliste yer alacak Milletvekillerinin sadece halka hizmet amacıyla orada olmalarını istiyorlar. Sadece kendi yandaşlarına kıyak yapıp halkın geriye kalanını süründürecek kişi veya partilerin kazanmamasını istiyorlar. Seçim sisteminin değişip artık tek bölge olmasını istiyorlar. Hükümetin her vatandaşa eşit davranmasını istiyorlar. Mecliste nitelikli ve tecrübeli kişilerin yanında nitelikli yeni yüzlerin de yerlerini almasını istiyorlar. Artık geniş aileden veya meslek icabı geniş kitleler tarafından bilinenlerin değil nitelik, vizyon, birikim ve insan sevgisine sahip insanların seçim kazanmasını istiyorlar. Kısaca artık KKTC’nin yenilenmesi zamanının geldiğini vurguluyorlar.

          Düşündüm de halkımızın tamamına yakınının beklentilerinden pek de farklı değil…