Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde erken genel seçimlere doğru hızla ilerlerken siyasi arenamızda alışılmışın ötesinde çalkalanmalar devam ediyor. Durum o kadar akıcı ve dinamik ki bir-iki saat haberlere biz göz atmasanız bazı çok önemli gelişmeleri kaçırıp gündemi yakalamakta güçlük çekersiniz.

          Şu anda en fazla takip edilen gelişme Demokrat Parti’nin başlattığı “Ulusal Güçler” hareketi ve UBP’den dün istifa eden Milletvekillerinin bazılarının veya tümünün bu yeni oluşuma katılıp katılmayacakları konusudur. Bu konu hala daha geliştiğine göre neticeyi bekleyip göreceğiz ancak Demokrat Parti’nin tüm “Ulusal Güçlere” bir çağrı yapacağı da belli oldu.

          Tabi ki bu konu en önce UBP’yi ilgilendirir çünkü dünkü istifalarla Cumhuriyet Meclisindeki sandalye sayıları azınlığa düşmüş durumdadır. Başbakan Küçük buna bakıp hükümetin istifasını sunar mı? Yoksa şu ana kadar Küçük Hükümetinin düşürülmesini engelleyen CTP şimdi de UBP ve Küçük Hükümetine dışarıdan destek vererek seçime kadar bu hükümetle devam etmemizi mi sağlayacak?

          Tabi bu istifalardan sonra UBP’nin seçimde nasıl bir tablo çizeceği de merak noktası. Son yıl içerisinde yaptıkları her iki kurultayda da bu istifa eden vekillerin başını çektiği gurup delege oylarının %50 veya çok yakınını almışlardı. İstifa eden Milletvekillerine bu güne kadar onları destekleyen örgütler ve tabandan kitleler de katılırsa UBP’nin bu seçimde işi zor görünüyor.

          CTP’ye gelince önceki söylemleriyle bugün yaptıkları tam bir tezat sergilemektedir. Kaç yıldır bu hükümetin gelmiş geçmiş en kötü hükümet olduğunu ve Küçük hükümetinden kurtulmamız gerektiğini ağzına sakız eden CTP yönetimi şimdi ayni hükümetin düşürülmesine engel olmaktadır. Yani Küçük hükümetinin devamını sağlamaktadır. Bunu yaparken de bana hatırlattığı olay aynen ÖRP’nin bir gecede kurulup ilginç bir hamleyle CTP hükümetine yamalanıp siyasi tarihimizin en ilkeden yoksun ve talihsiz olayının mimarının da CTP olduğu  idi. Yani önce DP, TDP ve bahis konusu Milletvekilleri ile anlaşıp, hatta verilecek güvensizlik önergesi ve seçim tarihi ile ilgili imza da atan CTP bundan çark edip Başbakan Küçük’ün istediğini yaparak hükümetin ayakta kalmasını sağladığında çok da hayret ettim diyemem. Çünkü aklıma hemen o ÖRP dönemi geldi. Ben seçimde CTP’nin tabanının üst yönetimin yaptığı bu ayıbı cezalandırmasını umuyorum.

          TDP de DP ve UBP’den istifa eden vekillerle beraber CTP’den bir haksız çelme yedi ama şu anda seçime giderken çok da çalkalanma geçirmiyor. Hatta CTP’nin yaptığı büyük ayıptan sonra belki de CTP’ye oy vermeye meyilli belli kitlelerin oylarını kendilerine dönüştürebilecek.

          Seçime giderken eski bir yazımdan aldığım ve kötü yönetimin sorumlusunun kim olduğunu sorgulayan bu bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum çünkü tam da şu an bu geçerli:

          “Kısaca kötü yönetimin esas sorumlu sizsiniz! Her seçimde sadece sizin kişisel çıkarınıza olan adaylara oy verenler yani. Sonra da klasik “ne olacak bu memleketin hali?” diyen siz… Son seçimlerde oy verdiğiniz kişiler nasıl bir yönetim sergiliyor diye kendinize bir sorun. Eğer oy verdiğiniz Milletvekilleri, Bakanlar veya Belediye Başkanı ve belediye meclis üyelerinin performansından memnunsanız ve çocuklarınıza iyi bir gelecek hazırladıklarına inanıyorsanız sözüm size değil. O zaman zaten ayni ülkede yaşamıyoruz herhalde… Ancak eğer bu seçtikleriniz ülkemizi mahvediyorlarsa ve torunlarınızın geleceğinden korkmaya başlamışsanız bu problemin esas sorumlusu sizsiniz. Dahası, ülkemizin içinde bulunduğu problemler yumağı da siz değişip gerçekten halka hizmet edecek siyasileri seçmeden çözülmeyecektir. Yani siz hem problemin ta kendisisiniz, hem de çözümün umudu…

          O zaman kendinize çeki düzen verin ve problemin devam etmesinden mi yana yoksa çözümün bir parçası mı olmak istediğinize karar verin. Kararı verin ki bundan sonra yaşamınızı da bu karara göre uyarlayasınız. KKTC’nin geleceği için hepimizin böyle bir kararı vermesine ihtiyacı vardır. Unutmayın, her halk layık olduğu yönetime kavuşur. Siz nasıl bir yönetim haketmek istiyorsunuz?”