Karakuş ÖZ Yazdı...
Her sabah gözümüzü açtığımızda bir umutla güne başlıyoruz. Ancak aynı gün, başka bir evde telefon çalıyor; “Yakınınız bir trafik kazasında hayatını kaybetti.” Yine aynı manşetler: “Kaza can aldı”, “Yine bir faciaya uyandık”, “Trafik canavarı durmuyor.” Artık ezberledik. Ama alışmamalıydık.
KKTC ‘de trafik, sadece bir ulaşım meselesi değil; bir can güvenliği, bir yaşam hakkı sorunudur. Kaldırımlarda yürürken bile hayatta kalma savaşı verir hale geldik. Çünkü sokaklar yeterince denetlenmiyor, kurallar uygulanmıyor, cezalar caydırmıyor. Her yıl binlerce insan, ya direksiyon başındaki dikkatsizlikle ya da sistemin ihmaliyle aramızdan koparılıyor.
Trafik adeta can biçiyor ama toplumsal refleks neredeyse yok denecek kadar az. Oysa bu bir kader değil, sonuçtur. Hız tutkusu, alkol alıp direksiyon başına geçmek, emniyet kemeri takmamak, uykusuz araç kullanmak… Bunların her biri birer potansiyel katildir. Ve ne yazık ki bu potansiyel, her gün bir yerlerde hayata geçiyor.
Kimi zaman bir çocuk okuldan dönerken, kimi zaman bir baba işe giderken, kimi zaman bir anne hastaneye yetişmeye çalışırken… Hayat, bir frene basılmadığı için duruyor. Bu sadece istatistik değil; bir annenin ağıdı, bir çocuğun yetim kalışı, bir kardeşin boynu bükük kalışı…
Peki çözüm?
Daha fazla denetim. Trafik eğitiminin ilkokuldan itibaren zorunlu ve etkili hale getirilmesi. Ehliyetin bir “satın alınabilir belge” olmaktan çıkarılıp, gerçekten bilgi ve bilinç temelli verilmesi.Kazalara neden olan sürücülerin daha ağır yaptırımlarla karşılaşması. Yolların, kavşakların, ışıklandırmaların insan hayatını önceleyen şekilde düzenlenmesi.
Trafik, ölümle anılmasın istiyoruz. Her sabah işe gitmek, okula yürümek ya da sevdiklerimize kavuşmak bir ölüm riskiyle yarışmak olmasın. Çünkü bu sessiz katliam artık durmalı. “Trafik can almaya doymuyor” cümlesini tekrar duymamak için, hep birlikte mücadele etmeli, göz yummamalıyız.