Son zamanlarda hükümet mensuplarının ağzından moda sözcükler dökülüyor. Sözü alan bakan, “liberalleştirme”den, “özelleştirme”den ve “kamunun küçültülmesi”nden bahsediyor.

Neymiş; çağ liberal politika çağıymış. Bizim de dönüşmemiz şartmış; çünkü çağa sırt çevirerek bir yere ulaşmamız mümkün değilmiş...

Lakin bu “liberal” hükümet, 1970 model siyasetten milim sapmıyor.

Mesela “kamunun küçültülmesi”nden söz eden parti, kamuya istihdam edilecek torpillilerin listesi konusunda uzlaşamayan kodamanları yüzünden fokur fokur kaynıyor.

“Liberal” başbakan, partisinin gençlik örgütünün eğlencesinde “iyi çocukların” devlete alınacağını müjdeliyor. Bu istihdam muştusu; “Ulusaal Birlik, “ulusaaal birlik” marşı eşliğinde coşkuyla alkışlanıyor.

Meclis koridorlarında izdiham, bakanlıklarda izdiham, örgüt binalarında izdiham... Herkes “liberal” hükümetin dalgasını çakmış! Liyakat, hak, hukuk gerekmez; bağlılığını tazele, hürmetini göster, listeye gir...

Hükümet şu ana dek, işsizlik oranının düşürülmesine katkı yapacak tek ciddi “liberal” proje açıklamış değil. Üretimdeki tıkanmayı aşmaya yarayacak yapısal bir hamleden eser yok. Varsa yoksa “KKTC’yi kalkındırmaya lütfeden” yatırımcılara iltimas!

“İzolasyon” ve “ambargo” bu hükümet için, “aşılması gereken bir sorun”dan ziyade bir mazeret sığınağı gibi...

Örneğin İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri, “organik tarıma yönelin” diyerek açık açık yol gösterdi. Arkasından da “İslam dünyasında alıcı bulursunuz” diye ekledi...

Peki bu “göz kırpma”nın sonucu ne oldu? Tarım Bakanı ağıl gezip demeç vermekten fırsat bulup da organik tarım konusunda herhangi bir “liberal” projeye kafa yordu mu?  

Hükümetin her kriz anında başvurduğu yöntem istihdam! KTHY, “devletin sırtındaki bir kurum” olarak lanetlendikten sonra kapatıldı. Ama işsiz kalanlara “devlette istihdam” sözü verildi. Yani önce “liberal” kriz; arkasından “devletçi” çözüm....

Şimdi de Elektrik Kurumu’nda aynı şey yapılıyor. “Liberalizasyon” politikasının bir gereği olarak kurumun elden çıkarılması gerekiyormuş. Fakat grevden sonraki “dahiyane” çözüm yine istihdam!

Mühendis ve teknisyen aranıyormuş. Bunlar önce memur yazılacaklar; arkasından uzunca kurslardan geçirilecekler... Tam sistemi işletmeye hazır hale geldiklerinde ise muhtemelen “özelleştirme” kararıyla her şey yeniden değişecek.

KKTC’de yaşayan çok sayıda Türkiye kökenli, elektrik kesintilerini nereye şikayet ediyor, biliyor musunuz? Ankara’daki AKP merkezine. “Kıbrıs’ta bize iyi bakmıyorlar; el atın şuraya” diyen yüzlerce kişiden söz ediliyor.

Memleketin geldiği yer işte burası... Hükümete ve sendikalara öfkeli insanlar ne yapacağını bilmez halde; Kuzey Kıbrıs’ın “alt yönetim” olduğuna kani yoğun bir nüfus ise çareyi Ankara’da arıyor. Hükümetse cebindeki o değişmez sihirli formülünden medet ummayı sürdürüyor: İstihdam!

Mesailerinin önemlice bir kısmını istihdam işlerine ayıran, partideki konumları istihdam listelerine bağlı olan ve başları her sıkıştığında “memur yaparız ne olacak” diyerek kamu kasasına üşüşen kadrolar “liberalleştirme” dedikçe sizin kanınız da çekilmiyor mu?