Karakuş Öz yazdı...

Nisap sağlanmasın diye meclise girmemek bir tepki değil, bir kaçıştır. Çünkü halk seni oraya “konuş” diye gönderdi, “küskünlükle sus” diye değil. Demokrasi, kapıyı çarpıp gitmekle değil; o kapıdan girip, düşünceni cesurca dile getirmekle yaşar.

Eğer herkes kurultay dayatmalarına kulak verilmedi diye kırılıp meclisten uzak dursa, o zaman halkın sesi kimde kalır?

Siyaset, incinmeden devam edebilme sanatıdır. Her söz hoşuna gitmez, her karar beklentini karşılamaz ama sen orada, tam da o zorlu anlarda var olmak için seçilmiştin zamanında. Çünkü olgunluk, sessiz kalmakta değil; doğruyu gür bir sesle savunmaktadır.

Meclis, “gündeme göre” uğranacak bir yer değildir. Halk, seni sadece konuşmak için değil, temsil etmek için seçmişti. O koltuk, kişisel tepkilerin değil, toplumsal iradenin simgesidir. Demokrasi, kapıyı kapatıp gitmekle değil, o kapıdan dimdik girip doğruları söylemekle yaşar!

Gerçek siyaset, alkış varken değil, eleştiri varken de konuşabilmektir.

Ayrıca meclis senin kişisel sahnen hiç değil. Seni oraya gönderen halkın umududur.

O koltuğa oturduğun an, artık “ben” deme hakkın bitmiştir.

Çünkü artık sen “biz”sin , halkın sesi, iradesi ve sorumluluğusun.

Küsme lüksün yok, sessiz kalma hakkın yok, çünkü sustuğun her an halkın sesi de susuyor.

Tekrar ediyoruz nisap sağlansın diye meclise girmemek, demokrasiye değil, kırgınlığa hizmet eder. Gerçek siyasetçi kırıldığında değil, kırılmasına rağmen dik duran kişidir. Talihsiz açıklamaları bahane edip kapıyı çarpmak kolaydır.

Ama halk senden kolay olanı değil, doğru olanı bekliyor.

Bu millet senden duygusal çıkışlar değil, kararlı duruşlar bekliyor. Kırılmak kolaydır; ama asıl siyaset kırılmadan dik durabilmektir. Sen “nisap sağlamamak ” diyerek aslında halkın sesini kısmış oluyorsun. Çünkü sen o salonda yoksan, senin temsil ettiğin insanlar da yok sayılmış oluyor.

Eleştiri kolaydır İzlem hanım,

zor olan, bir çözüm ortaya koymaktır.

Siyaset, başkasını yıpratma sanatı değil, ülkesine değer katma sorumluluğudur.

Sen sürekli başbakanı hedef alırken, halk senden “peki sen ne yaptın?” diye soruyor.

İzlem Gürçağ, başbakanı eleştirerek değil; ülken için üreterek bir yere varırsın.

HALK ARTIK LAF DEĞİL , İŞ GÖRMEK İSTİYOR!