Son zamanlarda ülkemizin birçok bölgesinden gelen haberler, hırsızlık vakalarının artık sıradanlaştığını ve neredeyse günlük hayatın bir parçası hâline geldiğini gösteriyor. Evden iş yerine, marketten otomobile kadar uzanan geniş bir alanda yaşanan bu olaylar, “Hırsızlıklar aldı başını gidiyor” dedirtecek noktaya geldi.

Günlük hayatta güvensizlik hissi artıyor. 
Artık insanlar evden çıkarken bir değil, birkaç kez kapılarını kontrol ediyor. İş yerleri, küçük esnaflar bile güvenlik kamerası ve alarm sistemleri kurdurmak zorunda kalıyor. Bu önlemler bile çoğu zaman yetersiz kalıyor; çünkü hırsızlıklar sadece maddi değil, aynı zamanda manevi bir tahribat da yaratıyor. İnsanların “kendi evi” duygusu zedeleniyor, güvenlik algısı sarsılıyor.

Ekonomik sıkıntılar ve sosyal çöküş hızlar oluşuyor. Hırsızlık olaylarındaki artışın arkasında sadece bireysel niyetler değil, aynı zamanda derin ekonomik ve sosyal sıkıntılar da yatıyor. İşsizlik oranlarının yükselmesi, gençler arasında umutsuzluğun yayılması ve adalete olan inancın zayıflaması, suça meyilli bireylerin sayısını artırıyor.

Bu durum sadece polisiye önlemlerle çözülecek bir mesele değil. Toplumu ayakta tutan değerler, adalet duygusu ve fırsat eşitliği yeniden inşa edilmedikçe bu kısır döngü kırılmaz. Güvenlik güçlerinin kararlı mücadelesinin yanında sosyal politikaların da devreye girmesi gerekiyor. Mahalle dayanışması artırılmalı, komşular birbirini tanımalı. Güvenlik altyapısı her mahalleye eşit şekilde götürülmeli. Gençler için sosyal projeler ve iş imkanları sunulmalı. Yargı süreci daha caydırıcı ve hızlı işleyecek biçimde düzenlenmeli.

Hırsızlıkların bu denli artması, sadece güvenlik meselesi değil; aynı zamanda bir “toplum sağlığı” sorunudur. Bu gidişatı durdurmak, ancak birlikte hareket edersek mümkün. Aksi hâlde, bu tür haberleri duymaya ve “Hırsızlıklar aldı başını gidiyor” demeye devam ederiz. Ve en kötüsü: alışırız. Oysa alışmamak gerek…

Herkesin güvenle evinde oturduğu, çocukların özgürce sokakta oynayabildiği, esnafın dükkânını huzurla açabildiği bir ülke için mücadele etmeliyiz. Hırsızlık kader değildir. Önlenebilir, azaltılabilir, hatta tamamen durdurulabilir. Yeter ki sorunu görmezden gelmeyelim ve birlikte hareket edelim.

ÇOK BÜYÜK AHLAKİ BİR ZAYFLIKTIR AYNI ZAMANDA …