Yine bomba sesleri...
Yine bir çocuğun ağlaması değil, çığlığı sardı dünyanın dört bir yanını...
Yine enkaz...
Yine minik bedenler…
Yine kan, yine korku, yine tarifsiz bir acı…
Ve yine suskunluk.
Hep aynı utanmaz sessizlik...
Yine adres belli; Gazze...
Yeryüzünün vicdanını en çok sınadığı yer…
Çocukların en savunmasız, en yalnız olduğu topraklar…
Gazze’de bir ev…
İçinde bir anne, bir doktor, bir kahraman.
Adeta mucize gibi biri.
Yıllardır bombaların gölgesinde çocukları yaşatmak için savaşıyor.
Hayat kurtarıyor…
Ama bir gün, o eve bir bomba düştü.
Ve bir annenin, bir doktorun, bir insanın dünyası yıkıldı.
10 çocuğundan 9’u gitti.
Yanlış duymadınız... Dokuz çocuk!
Dokuz ayrı kalp, dokuz ayrı nefes, dokuz ayrı hayat…
Hepsi Gazze’de, hepsi aynı anda yok oldu...
Ve dünya ne yaptı dersiniz?
Bir tweet attı.
Yeni bir dizinin sezonunu konuştu.
Kahkahalarla açılış partilerine gitti.
Kadeh kaldırdı.
Bomba patladı, biz filtre kahve demledik...
Bu bir savaş değil.
Bu bir vahşet.
Bunun adı ne politika ne strateji...
Bu, insanlıktan çıkmanın kitabı.
Ve bu kitap Gazze’de yazılıyor, her gün yeni bir sayfasıyla...
Bir ev hedef alındı.
İçinde çocuklar olduğunu bile bile.
Göz göre göre.
Bilerek.
İsteyerek.
Tam isabet!
Ve hâlâ “mesele karmaşık” diyoruz ya…
İki taraf da haklıymış…
Barış görüşmeleriymiş…
Geçin bunları artık.
Bu, çığlık çığlığa bir annenin, Gazze'de boş kalan dokuz beşiğe her sabah yeniden uyanmasının hikâyesi...
6 aylık bir bebek neyin tarafı olabilir?
Kime ne yapmış olabilir?
Ve biz ne yapıyoruz?
Hiçbir şey.
O çocukların cansız bedenleri hastaneye getirildiğinde…
Tanınmaz hâle gelmişlerdi.
Parçalanmışlar, yanmışlar…
Bir annenin kucağından dokuz çocuk birden alınmıştı.
Bir değil, iki değil… Dokuz!
Ama biz hâlâ indirim kodlarının peşindeyiz.
Yaz kombinleri hazırlıyoruz.
Filtreli kahvelerimizi yudumlarken gözlerimizi kapıyoruz.
Gazze’yi görmemek ne kolay, değil mi?
Bu sadece bir annenin kaybı değil.
Bu insanlığın dibe vurduğu yer.
Ve o çukurun en karanlık köşesi: Gazze...
Maalesef hâlâ oradayız.
Seyrediyoruz.
Bir şey söyleyip hiçbir şey yapmıyoruz.
O yüzden,
Kahveleriniz taze olsun.
Dizileriniz heyecanlı.
Gözaltı kapatıcılarınız tam kıvamında.
Ama bilin ki,
Gazze’de bir annenin dokuz çocuğu toprağa verdiği bir günde hâlâ gülüyorsak,
bu sadece kader değil, karakter meselesidir.
Şimdi hepimize afiyet olsun...