Tülin BEROVA Yazdı...

20 Temmuz, Kıbrıs Türk halkı için bir takvim günü olmanın çok ötesinde; varoluşun, özgürlüğün ve devletleşmenin sembolüdür. 1974’te Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekâtı, Türkiye’nin garantörlük hakkı çerçevesinde ve uluslararası hukuka uygun şekilde atılmış kararlı bir adımdı. Bu harekât, Kıbrıs Türk halkını yok sayan zihniyete karşı verilen bir halk iradesi ve direniş manifestosudur.

15 Temmuz 1974’te Yunan cuntasının Kıbrıs’ta gerçekleştirdiği darbe ile başlayan süreçte Kıbrıs Türk halkı yok oluş tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. Bu karanlık günlerde devreye giren Barış Harekâtı, yalnızca bir askeri müdahale değil, bir halkın onurunu ve geleceğini koruma mücadelesinin dönüm noktasıdır. 51 yıl önce başlayan bu tarihi sürecin neticesinde doğan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bugün egemenlik ve özgürlüğün yaşayan timsalidir.

Bu yılki 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı törenleri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gerçekleştirdiği anlamlı ziyaretle daha da pekişmiştir. Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar ile birlikte verilen güçlü mesajlar, yalnızca geçmişe saygı değil; geleceğe dönük güçlü bir kararlılığın ifadesidir.

Ziyaret çerçevesinde temeli atılan Yeni Lefkoşa Devlet Hastanesi ve açılışı yapılan Kuzey Çevre Yolu gibi büyük yatırımlar, KKTC’nin altyapısal ve kurumsal gelişiminde yeni bir dönemin habercisidir. Sayın Erdoğan’ın ifade ettiği gibi, son iki yılda KKTC’ye aktarılan 37 milyar TL’lik kaynak, Türkiye’nin sadece ekonomik değil; siyasi, stratejik ve moral desteğinin de somut göstergesidir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine duyulan bu güven, “Ay Yıldız Aynı Yoldayız” duruşunun ifadesidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretinde özellikle vurguladığı “iki devletli çözüm” vizyonu, artık yalnızca bir siyasi seçenek değil; kararlılıkla savunulan bir uluslararası tezdir. Federasyon temelli ve sonuçsuz kalan müzakere süreçlerinin artık geride kaldığı, “Kıbrıs Türklerinin kaybedecek bir 60 yılı daha olmadığı” açık şekilde dile getirilmiştir. Sayın Ersin Tatar’ın yürüttüğü egemen eşitlik temelindeki çözüm politikası, Türkiye’nin tam desteğiyle küresel diplomasi sahnesinde yerini almaktadır.

KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi yapılarda yer alması, Kıbrıs Türk halkının sesini dünyaya duyurma iradesinin kurumsal karşılıklarını göstermektedir. Uluslararası tanınma yolundaki adımlar, artık geri dönülmez bir zemine oturmuştur.

Barış Harekâtı’nı mümkün kılan liderler, merhum Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Dr. Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş, halkın gönlünde yaşamaya devam etmektedir. Bugünkü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, onların bıraktığı sağlam temeller üzerinde yükselmekte, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğüyle güvence altında büyümektedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC hükümetine ve Sayın Ersin Tatar’ın liderliğine duyduğu açık memnuniyet, Türkiye-KKTC ilişkilerindeki uyumun ve ortak hedeflerdeki netliğin göstergesidir. 51. yıl törenleri yalnızca geçmişi anmak değil, geleceği birlikte inşa etme kararlılığının bir teyididir.

Bugün, Ay Yıldız’ın gölgesinde aynı yolda yürüyen iki kardeş halk, tarihî bağlarını daha da güçlendirerek bölgesel istikrarın ve uluslararası meşruiyetin savunucusu olma yolunda ilerlemektedir. Kıbrıs Türk halkı artık karanlık günleri geride bırakacak kadar bilinçli, örgütlü ve güçlüdür. Türkiye’nin sarsılmaz desteğiyle KKTC, Doğu Akdeniz’de hem bir barış adası hem de egemenliğin parlak yıldızı olarak yükselmeye devam etmektedir.