Politik düşüncelerin bana göre çok fazla bir önemi yok. Fakat ‘partizanlık’ kelimesi beni hep rahatsız etmiştir. Takım tutar gibi parti tutmak, doğrusunda böbürlenmek, yanlışında ise körü körüne savunmasını yapmak. İşte partizanlık budur. Ben şahsen ‘objektif’ bakış açısına sahip bir insanım. Doğruya “doğrudur”, yanlışa ise “yanlıştır” derim. Ve inanıyorum ki objektif bakış açısına sahip olanlarımız ne kadar fazla olursa bu ülke o kadar çağdaş, o kadar demokratik ve o kadar da doğru politikaların üretildiği bir coğrafya haline gelir.

“Birlik Mücadele Dayanışma” size neyi çağrıştırıyor? Durun siz söylemeden ben bana ne çağrıştırdığını söyleyeyim; bana toplum olarak, ‘sağ’ veya ‘sol’ düşüncenin çok fazla tartışılmaması gereken, her iki düşünceye de sahip olanların bir arada olduğu, objektif bakış açısına sahip insanların bol olduğu ve gerçekten hakkını aramak isteyen insanların direndiği bir ortamdaki birliktelik alevini çağrıştırıyor. Ama bu çoğumuza x bir siyasi partiyi, onun rengini, politikasını, sol düşünceyi ve “ne olursa olsun sendikalarla birlikte hareket etmemiz gerekiyor” düşüncesini çağrıştırıyor. Yani ‘yanlış’ da olsa körü körüne yanlışa ortak olmak, destek çıkmak! İşte şu anda toplum, siyasi partiler ve sendikalar olarak yaptığımız en büyük yanlış bu. Bizler sendika ve muhalefetteki siyasi partilerimizin herhangi bir ‘haklı’ mücadelesi olup olmadığını tartışmayacağız. Sadece herhangi bir mücadelede halkın desteğinin şart olduğunu savunup bunun üzerine tartışmalar yaratacağız.

Elektrik kesintileriyle başlayalım. Sebep hükümetin yanlış politikaları ve KIB-TEK’in özelleştirilmesine yönelik sunduğu yasaydı. Buna karşı mı sendikalarımız? Muhalefet partilerimiz? O zaman ‘haklı’ mücadelelerini  en doğru şekilde yapabilmek için halkın desteğine kesinlikle ihtiyaçları vardı. Ama tam tersi bir politika uygulanarak hükümete karşı mücadele edeyim derlerken halkı cezalandırdılar. Yani “birlik mücadele dayanışma” sadece sözdeydi; orada var olan bir yanlış vardı ve sendikalar bu yanlışın bedelini şu anda büyük mitingi gerçekleştirmekte zorlanarak ödüyor! Çünkü halkı cezalandırarak olumsuz tepkilerle ve halkın kendilerine karşı olan güvensizlikleriyle karşılaştılar. Yani “birlik mücadele dayanışma” özelleştirme yasasına yönelik yapılan eylemlerde ‘sözde’ kaldı! Gelelim sendikalarımızın ikinci mücadelesine; neye karşı çıktılar bu kez? İlahiyata! Herşeyden önce şunu sorgulamak gerek: kişilerin eğitime yönelik tercihlerine müdahale etmek ne kadar doğru? Veya daha farklı bir açıdan bakalım: İlahiyata yönelik eğitimler başlasın. Bırakalım ve karışmayalım. Eğer din eğitimine yönelik dersler seçmeli ise burada bir sorun yok. Lakin kişi nasıl bir eğitim almak istediğini kendisi belirleyecek, sendikaların da buna saygı duyması daha demokratik bir yapı oluşturacaktır. Ha eğer din eğitimi zorunlu olacaksa o zaman amenna! Fakat mücadele biçimi yine yanlış. Bu kez hükümete tavır almak isteyen sendikalarımız öğrencilerimizi cezalandıracak. Nasıl? Öğretmenlerin karne dağıtmama kararıyla! Peki bu tür bir mücadele şekli “birlik mücadele dayanışma” başlığı altında ne kadar birliktelik, ne kadar mücadele ve ne kadar dayanışma sağlar? Ve bu gerçekten haklı bir mücadele şekli midir? Karneler dağıtılmaycak, hükümete karşı bir tavır alınacak ama en kötüsü de öğrenciler cezalandırılacak! İşte burada bir yanlış var dememiz gerekiyor.

Uzun lafın kısası; bizler birlik olmak, mücadele etmek ve dayanışma kurmak zorundayız. Sağ-sol kavgası vermeden, kimseyi cezalandırmadan, halkın desteğini arkamıza alarak mücadele etmek zorundayız. Bugün yapılması gereken budur! Aksi taktirde sendikaların ve muhalif partilerin tutumu eleştiri oklarına maruz kalmaya devam edecek, ülke de gittikçe karanlığa doğru sürüklenmekten kurtulamayacaktır!

 

 

MESAJI OLAN ALSIN

Sn.Tahir TOPAL; Size bir tebrik devletten gelirken bir tebrik de gargadan geliyor. Vergi rekortmenlerinde ödüle layık görülmeniz örnek davranıştı. Devamı dileğiyle.

Sn.Ersin TATAR; Hep da olumsuz eleştiri olacak değil ya. Açıkcası arada olumlu şeyler da olmuyor değil. Topluma örnek olacak ödüllendirme sistemi her zaman olmalı ki herkese örnek olsun. İyileri teşvik etme düşünce olarak güzel de olsa daha sık olmalı.

Sn.İrsen KÜÇÜK; Hükümetiniz başarılı değil ama sağ olsun sendikalar yaptıkları ile sizi akladılar. Grevler ve eylemler halk tarafından pek değer bulmuyor. Yani; sizin anlayacağınız; sendikalardan şüphe duymaya başladık. Acaba sendikalar size destek vermek için mi bunu yapıyorlar.? Doğrusunu isterseniz bunu çok merak ediyoruz.

Sn.Ahmet RAMİZ; Rahatsızlanıp birkaç geceyi hastanede geçirdiğinizi öğrendik. Büyük geçmiş olsun der, tekrar etmemesini dileriz. Artık sigara ve alkole de bir sınır getirirsiniz.

Sn.Mustafa BESİM; Hükümet ve sendikaların karşılıklı oturup planlamalarını yapmalı ve Ankara’ya bunları anlatmalı da gördüğünüz gibi bizim ülkede bunlar pek geçerli değil. İletişim olmayınca herkes bir tarafa çekiyor.

Sn.Turgay AVCI; Bir anda sesiniz soluğunuz kesildi, yoksa yine bir işler mi çeviyorsunuz?

Sn.Ersan DAĞLI; Sigortacılıkta fark yarattığınız kesin. Çekmiş olduğunuz reklam filmi de Türkiye’dekileri aratmadı. Başarılarınızın devamını dileriz.

Sn.Sümer AYGIN; Anfi tiyatroyla ilgili olumsuz haberler keşke gazetelere düşmeden önlem alsaydınız. Sonuçta birkaç zabıta oralara koymak zor olmasa.

Sn.Mehmet TANCER; Askerlik yasası ile ilgili bütün gözler üzerinize çevrildi. Yurt dışından gelen telefonların haddi hesabı yok. Ekranda söz verdiğiniz gibi bir ilerleme var mı? Yoksa fatura size çıkacak haberiniz olsun. Geçen defaki askerlik yasasında hükümette CTP’liler idi fatura onlara çıkmıştı haberiniz olsun.

Sn.Doktorum; Bana son çekilmiş bir fotoğrafını gönder, çünkü seni ansızın sokakta görüp tanımazsam rezil olurum.

Sn.Ahmet BENLİ; Ne kadar elçi belediyeyi övse de Yenikent’liler ayni fikirde değil haberiniz olsun. Geçen sene yine yazmıştık şu Yenikent’in yollarını bir düzeltin diye ama gelgelelim elçi açıklayınca Yenikent’liler de yolları size hatırlatmamızı söyledi. Biz da hatırlattık.

Sn.Dağhan FELLAHOĞLU; Şirketinizin kurumlar vergisinde bir numara çıkması süpriz değil. Keşke devlet olsun özel olsun herkes sizleri örnek alsa. Doğru işleyince nasıl da oluyor değil mi. Başta siz olmak üzere ekibinizi de kutlarız. Bol şanslar.

Sn.Zeynep Hanım; Bu kış kıyamet gününde kısa etek giymeniz, üstelik de çorapsız olmanız bazılarının dikkatini çekti haberiniz olsun. Özellikle karşı odada bulunan beyaz saçlı bol bol kulaklarınızı çınlattı.

Sn.Yusuf KAÇMAZ; Ne kadar da özel sektör yeteri kadar vergi vermiyor, adalet sağlanamıyor dense de bazılarının düzgün ödediği ortaya çıktı. Gelgelelim yine de adaletli vergi toplanmadığı kamuoyunda hakim. Bir düşünün bakalım bu adalet nasıl sağlanabilir. Kolay gelsin.

Sn.Mete ÖZMERTER; İktisat bankası olarak bir tebrik de size ve ekibinize gönderiyoruz. Bankanız kurumlar vergisinde ilk 3’e girmiş. Devamı dileğiyle.

Sn.Engin YEŞİLADA; Sen ve ortağın Mehmet Hatay’a bir teşekkür de bizden var. Devlet ne kadar da sizi ödüllendirse de garga sizi unutmadı. Başarılarınızın devamını dileriz.

Sn.Fehmi OKTAY; Havaya baktım yine kar yok. Türkiye kara doydu ama biz yağmurla yetinmeye devam ediyoruz. Şubat çıkmadan kar müjdesi ümit ederim ki verirsiniz. Yoksa bu gidişle kar başka bahara mı?

Sn.Mustafa EMİROĞLULARI; Yardıma hayır hibeye hayır borç almaya hayır. Acaba diyorum Annan planına da mı hayır dedin artık şüpheleniyorum. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül Serdarlı’ya tribünü hibe edecem diyor ona da hayır diyorsun. Bu kadarı da artık fazla diyorlar haberin olsun