Bunu hep savunuyoruz; ‘Kıbrıs Sorunu’ devam eden görüşmelerin sonucunda çözüme kavuşması beklenen ve yıllardır devam eden sorun değil! Asıl Kıbrıs Sorunu kendi iç meselelerimiz, altyapı sorunlarımız, modern çağa ayak uyduramamız ve bir türlü yok etmeyi başaramadığımız yoz zihniyettir. Bunun aksini iddia edenler ve bu sorunları görmeyenlere şaşırmıyorum; lakin “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mantığıyla hareket edenlerimiz çok...

Yoğun yağışların ve soğuk hava kütlesinin bizleri etkilediği bir mevsimde yaşıyoruz. Yağışlı hava bereket demek; eyvallah! Buna lafımız yok. Yağsın ki kuraklık sorunumuz olmasın. Yağsın ki yeşil alanlarımız kendini daha çok belli etsin, tarımcılarımız, çiftçilerimiz mutlu olsun. Peki ya hala devam eden altyapı sorunları? Bilinçsizlikler? Yağan yağmura dayanamayan hastanelerimiz? Taşan barajlar? Sizce bu çağda hala bunları yaşıyor olmamız bir sorun değil mi? Bunları Kıbrıs’ın birer sorunu olarak görmemiz gerekmiyor mu? Örneğin Cengiz Topel Hastanesi; yağışlı havanın gazabına uğrayan bir şifa merkezi. İnsanlarımız, evet İNSANLARIMIZ oraya tedavi olmaya, şifa bulmaya gidiyorlar. Fakat maalesef altyapıdaki sorunlar oraya da yansımış durumda! Adı geçen hastanede ciddi sorunlar bulunmakta: hastane koridorlarında biriken ve kötü bir görünüme neden olan yağmur sularının bu hastaneyi ziyaret eden hastalar tarafından nasıl bir psikoloji uyandırdığını tahmin edebilir misiniz? Yada tavandan akan ve yere nüfus etmemesi için hizasına konulan ve içinde birikmesi sağlanan kovalar? Sizce bu görüntüleri gören hastalar gerçekten uygun koşullarda tedavi olduklarını düşünüyorlar mı? Yoksa “bu çağda bu rezaletin olmaması gerek!” deyip özel hastanelere mi akın ediyorlar? Yani kısaca belirtmek istediğimiz, devlet hastanelerimizin hala yaşadığımız çağa uygun bir altyapı kazanamaması, sağlıklı tedavi ortamları sağlanamaması acı bir durum. Bu çağda bunlar yaşanmamalı.

Gelelim taşan veya taşması muhtemel göl ve barajlarımız. Bunu da mı Allah’a bırakacağız? Yoksa ikinci bir sel felaketi yaşamamız çok büyük bir sorun değil midir? Şu anda tehlike altında olan ve bulunduğu bölgede yaşamı tehdit eden birçok göl ve barajımız bulunmaktadır. Yetkililerin bir an önce önlem alması, yaşanması muhtemel felaketlere karşı hazırlık yapmaları gerekmektedir. Lakin çağımız bu tür sorunların yaşanmasına müsade etmiyor; bizler de etmemeliyiz! Herşey modern ve gelişmiş bir Kıbrıs için!

GARGA’DAN AL HABERİ

GÜNAY ÇERKEZ BUNA NE DER?

Hergün onlarca okurumuzla görüşüp sorunlarını bu sayfada yayınlamaya çalışıyoruz. İşimiz bu, bir yerde kamu görevi yapıyoruz. Bilmem diğer yazarlarda bizim kadar okuyucuları ile haşır neşir olabiliyorlar mı? Garga haber merkezi okuyucular için tam bir fırsat. Bize gelen bütün şikâyetleri bir şekilde değerlendirip okuyuculara sunuyoruz. Önceki gün Güzelyurt’tan aldığımız bir telefon bizlere Ticaret Odası ile ilgili şikâyetlerini duyurdular.

Malum biliyorsunuz Ticaret Odası genel kurulu geçtiğimiz hafta yapıldı ve Günay Çerkez başkanlığında elli kişilik yönetim belirlendi. Bizi  Güzelyurt’tan arayan yurttaşımız; Ticaret Odası’nın elli kişilik yönetimine Güzelyurt bölgesinden kimsenin giremediğini duyurdu. Diğer bütün ilçelerden üye olan işadamlarının elli kişilik Ticaret Odası yönetimine girmeyi başarırken acaba Güzelyurt’tan neden birileri Ticaret Odası meclisine giremedi. Bu konuda Ticaret Odası Başkanı Günay Çerkez ne der? Vatandaşımızın demesine göre; ilk kez böyle bir durumla karşılaşıyorlar. Bakalım bu konuda herhangi bir açıklama gelecek mi?

GREVE KATILMAYANLAR HAİN İLAN EDİLDİ

Şimdi bir de bu çıktı.! EL-SEN’in KIB-TEK grevine katılmayanlar hain ilan edildi. Bizde zaten hainlik geçmiş yıllara dayanır. Yıllarca hainlik edebiyatları duyduk. Ama geçmişteki hainlik ile şimdiki hainliğe bakacak olursak; geçmişte solculara hain denirdi. Şimdi ise sağcılara hain deniyor. Gerçi sağcı solcu kalmadı ama hainlik edebiyatı devam ediyor. EL-SEN grevi bittikten sonra KIB-TEK’te greve katılmayanlar hain ilan edildiler. Greve kimler katılmadı? diye soracak olursanız; elbette ki UBP’liler. Grevi yapan muhalifler UBP’lilerin muhaliflere destek vermesi beklenmezdi herhalde. Tabi bu geçmişte de böyle idi. Eğer hükümette CTP olmuş olsaydı greve katılacak olanlar da o zaman UBP’liler olurdu. Her neyse ne demek istediğimizi anladınız sanıyoruz. Aldığımız bilgilere göre; KIB-TEK’te son günlerde çalışanlar arasında bir kavga başladı. Hainlerin fotoğrafları Facebook’larda paylaşılarak işte hainler denildi. Bunu görenler anında polise şikâyette bulundular. Aldığımız bilgilere göre; polis KIB-TEK’te birkaç kişinin ifadesine başvurdu. Sizin anlayacağınız; KIB-TEK’te hainler ile greve katılanlar ciddi anlamda kavgaya başladılar. Bu işin sonu nereye varır bilemeyiz ama KIB-TEK’te durumlar hiç de iç açıcı değildir.

ÇATOZ’LULAR EMİROĞULLARI’NA ATEŞ PÜSKÜRÜYORLAR

Bilmem farkında mısınız? TDP Mağusa Milletvekili Mustafa Emiroğulları’nın son zamanlarda mecliste esip gürlediğinin. Neredeyse her meclis genel kurulunda kürsüye çıkıp gürlüyor. Ülkede yaşananlara kendi yorumunu katarak meclis kürsüsünü kullanarak bir şekilde muhalefet yapıyor. İyi güzel de Emiroğulları son açıklamaları ile kendi seçim bölgesi olan Çatoz’luları yani yeni adı ile Serdarlı köylüsünü karşısına aldı.

Ülkemizi ziyaret eden Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül Serdarlı sahasına birşeyler yaptırmak istedi, Emiroğulları Sarıgül’e cevap vererek yardım etmemesini diledi. Bunun üzerine köylü Emiroğlları’na fena halde kızgın. Aldığımız bilgilere göre; köylüler Emiroğulları’nın Çatoz’a gitmesini istemiyorlar. Çatoz’lular sizce haksızlar mı? Ne olmuş Şişli Belediye Başkanı yardım ederse.? Liberal-Demokrat kavgası mı yapacağız.? Bizce biran önce Emiroğulları Çatoz’un yolunu tutsun ve köylülerden özür dilesin veya gücü varsa Sarıgül’ün yapmak istediğini Sarıgül’den o yapsın. Aksi taktirde seçim bölgesi olan Çatoz’dan kendisine hiç oy çıkmayacak. Bizden söylemesi... 

ÇARŞAMBA GÜNÜ EYLEM Mİ VAR?

Gerçi son zamanlarda yapılan eylemlerin pek değer bulmadığını görüyoruz ama yine de eylem yapacaklarsa yapsınlar diyoruz. Neden değer bulmadığını anlatmamıza gerek var mı? Yine de biz anlatalım. Bir şeyi eleştirirken veya yanlış olduğunu söylerken ortaya Alternatif koymamız gerekiyor. Yani; öyle değil böyledir dememiz gerekiyor. Bunu yapamadığımız için yapılan eylemler bir nevi havada kalıyor. Sırf hükümete muhalefet yapmakta olmuyor. Dileriz bundan böyle yapılacak olan eylemlerde ortaya bir alternatif konur. İşte bizim de alternatif çözüm önerimzi budur denir. Aldığımız bilgilere göre; dün Üreticiler Plâtformu’nun bir toplantısı vardı. Bu toplantıda bir araya gelen üreticiler  gidişata dur demek için Çarşamba günü eylem kararı aldıkları söyleniyor. Üreticiler Plâtformu’nun toplantısı nerede yapıldı ve hangi üretici birlikleri bir aradaydı diye soracak olursanız onu da daha detaylı bir şekilde sizlere yarın anlatalım.

GARGA’YA MEKTUP VAR

Sayın Cemal Bulutoğluları,

Sayın Başkan faiz yasası konusunda çok sert tepkiler verdiniz. Adeta tozu dumana kattınız ve kendi partilileriniz olan Ersan Tatar, Mutlu Atasayan ve Mehmet Tancer'e ekranlar önünde ağzınıza geleni söylediniz. 'Ben Ersin Tatar'dan üç kat daha fazla oy aldım, halkımın hakkını yedirmem.' dediniz. Siz yerel seçimlerde 3-5 kişiyle yarışırken Sn.Ersin Tatar tüm partilerin Lefkoşa İlçesi Milletvekilli adaylarıyla yarıştı ve anlının akıyla çıktı. Sn.Başkan halk sizi Lefkoşa Belediye Başkanı olarak tanıyor ve öyle seviyor.

Lefkoşa'ya yaptığınız hizmetlerden dolayı taktir ediyor. Kimse ekonomi ve yasa uzmanı Cemal Bulutoğluları demiyor. Ulusal Birlik Partisi'nin birçok belediye başkanı var fakat hiçbiri sizin kadar Faiz Yasası ile ilgilenmedi. Bırakın yasanın nasıl olacağı hakkında bilgi vermeyi; yasanın son şekli hakkında bile yorum yapmadılar çünkü yasa yapmak onların işi değildi. Bu yasayla halkın bir çok kesimi rahatlayacak, bunu kimse inkar edemez. Bırakın da halk sizi Belediye Başkanı olarak taktir etsin, gönüllerinde kurduğunuz tahttan indirmesin. Saygılarımızla...

Yasanın Yürürlüğe Girmesini Dört Gözle Bekleyenler