19 OCAK PERŞEMBE

SAAT 17.15
Cemal, hava sıcaklığının Lefkoşa’da 2 dereceye kadar düştüğü bir saatte bilgisayarın başına oturuyor. Ailece ekonomik bir sıkıntı içerisinde oldukları için 26 yaşına gelmesine ve çalışan bir vatandaş olmasına rağmen kendi evine henüz çıkamamış. Ertesi güne yetiştirmesi gereken bir proje var. “Şimdi başlasam yarın sabaha kadar anca bitiririm” diyor. Bilgisayarındaki ‘word’ dosyasını, ‘Google dijital kütüphane’ uygulamasını ve tarayıcı pencelerini hazır hale getiriyor. Derin bir nefes alıyor, ve başlıyor. Saat 17.28! Bilgisayarın ekranı bir anda kararıyor! Teknik bir arıza ihtimalini düşünerek monitörün arkasına uzanıyor ve kablonun yerinde olduğunu görüyor. Uzandığı yerden Lefkoşa’yı net bir şekilde görebiliyor; Lefkoşa kapkaranlık! Karanlık Cemal’ın projesini düşünmedi, proje ertesi güne yetişemedi!


SAAT 17.29
Uzun yıllar sigara içtiği için akciğerleri iflas eden İbrahim Dayı Lefkoşa’da evinde bağlı olduğu oksijen cihazının durmasıyla birlikte öksürmeye başlıyor. 46 yıllık eşi Hatice Hanım eşinin öksürüklerini duyar duymaz salona koşuyor. Oksijen makinesini kontrol ettikten sonra elektriklerin kesildiğini anlıyor. Eli hemen telefona uzanıyor, acil servisi arıyor; “elektrikler kesildi, eşimin oksijen cihazı çalışmıyor” dedi ve ambulansla hastaneye kaldırılması gerektiğini belirtti. İbrahim Dayı kritik dakikalar sonrasında hastaneye kaldırılarak müşade altına alınıyor. Allah’tan durumu iyi!


Saat 18.15
Lefkoşa trafiğinin felç olması nedeniyle çocuğunu kreşten alıp eve gitmekte geciken Aysel Hanım eve geldiğinde elektriklerin kesik olduğunu anlıyor. Yoğun bir iş temposunun ardından sıcak bir duş alma ve çocuğunu yıkayıp yemek hazırlama hayalleri göğsünde yumruklaşan bir hisle yok oluyor. Sendikaların almış olduğu grevden habersiz; hükumete yükleniyor: “Allah’larından bulsunlar” diyerek...


Saat 19.21

Girne’deki evinde, hasta yatağında yatıyor Ayşe Hanım. Belinden aşağası tutmuyor. Sabah oğlunun ve gelinin evden çıkmasıyla birlikte saat 10.30’a kadar yatağında yalnız bir şekilde bekliyor. Saat 10.30’da bakıcısı geliyor. Sabah kahvaltısını hazırlayıp servis ediyor. Acil durumlarda kullanabilmesi için elektriğe bağlı olan telsiz telefon hemen baş ucunda. Telefonun baş ucunda olduğundan emin olduktan sonra evden ayrılıyor bakıcı. Ayşe Hanım saatine bakıyor. Saat 19.21. Kapının kapanmasıyla birlikte evdeki ışıklar sönüyor, baş ucundaki telefondan ard arda iki kez ‘bip’ sesi geliyor. Bu sinyal ‘elektrik’ akışının durduğunu gösteriyor. Oğlu ve gelini eve 21.00’den önce gelmeyecek. Yatalak olduğu için yatağından kalkıp mumları yakamayacak, çocukları eve gelene kadar karanlıkta öylece beklemek zorunda kalacak. Duruma ve haline isyan ediyor!


Saat 21.09

Esentepe’deki evimde bilgisayarın başında yazımı yazıyorum. Sizlere ülke gündemini aktarabilmek, en doğru haberleri sizlerle paylaşabilmek ve varolan tartışmaları tartışabilmek adına gazetedeki günlük yazımı yazıyorum. Yazımın henüz yarısındayım; elektrikler kesiliyor! Hemen ‘kaydet’ seçeneğine tıklayıp yazımı kaydediyorum. Isıtıcılar devre dışı kalıyor. Dışarıda hissedilen sıcaklık 0 derece. Soğuk havanın az sonra evime gireceğini biliyorum. Ama daha önemlisi yazımı sizlere nasıl aktaracağım konusu! Malum elektrik olmadığı için internete giremiyor, bilgisayarımı yeniden açıp yazımı bitiremiyor, yazıyı da gazeteye gönderemiyorum. Hemen arabama binip Esentepe’de bulunan Korinium Golf Club’a gidiyorum. İçeriye girdiğimde resepsiyondaki çocukları görüyorum. “Acilen yazımı göndermem gerek, internetinizi ve elektriğinizi kullanabilir miyim?” diye soruyorum; “Elbette buyrun” diyerek içeriye alıyorlar beni. Sizin anlayacağınız dünkü yazımı Korinium Golf Club’te tamamladım. Çünkü çalışma ortamım ve rahatım elimden alınmıştı!


Soğuk Havaya Rağmen!

İki gündür devam eden soğuk havaya rağmen grevler devam etti! Ülke genelindeki elektriksizlik hayatı felç, halkın duygularını ise altüst etti. Neden altüst etti? Çünkü halk hayatı olumsuz şekilde etkileyen, sorumsuzca hareket edilen grevleri desteklemiyor. Yani EL-SEN’in almış olduğu grev kararı büyük bir hata oldu. Hem halkın desteğini, hem güvenini hemde kendi itibarlarını kaybettiler. EL-SEN’in ‘grev’ kararı KIB-TEK’in özelleştirilmesine karşı bir tavırdı belki; ama görünen köy için kılavuz istenmez! Bu, özelleştirmeye karşı dik duruş mazaretini kullanarak hükumete siyasal platformda muhalefet etmekten başka birşey değildir. EL-SEN ve destekçileri bilmelidirler ki sendikaların görevi siyaset yapmak değil, hak aramaktır! EL-SEN ‘hak’ arıyoruz derken halkın yaşama hakkını elinden almıştır. Sağlıklı faaliyet gösteremeyen bir kurumun özelleştirilmesi kaçınılmazdır. Ve hatta bu kurum özelleşirken “işsiz kalan KTHY çalışanlarına da iş olanağı tanınacak” garantisi verilmesi özelleştirmeyi daha da kaçınılmaz hale getirir! Hükumetin üstüne basa basa “çalışanlar zarar görmeyecek” demesine rağmen ülkeyi elektriksiz bırakmak siyasal muhalefetten başka birşey değildir. Sendikaları toplumsal uzlaşıya davet ediyor, halkı daha fazla mağdur etmemeleri konusunda çağrıda bulunuyoruz. Halkın desteğini arkasında hissetmeyen bir sendikanın yasak olduğu halde ‘grev’ yapması suçtur, çalışanlara “çalışmama hakkınızı kullanıp direnin” önerisinde bulunması ise mantıksızlıktır. Bu gereksiz direniş daha fazla devam edemez!


MESAJI OLAN ALSIN

Sn. Hüseyin GARDAŞ; Polis Mağusa’da trafo odasındaki kesicilere zarar verdiğini tesbit etmiş haberin olsun. Kurumda zarar verenler listesinin başında bulunuyorsun şimdiden savunmanı hazırla istersen çünkü ellerine çok büyük bir fırsat verdiniz.

Sn. Tuluğ KALYONCU; Sendika olarak haklı olduğunuz bazı hususlar vardı ancak vatandaşı dondurucu soğukların içerisinde elektriksiz bırakmanız hiç de hoş karşılanmamıştır. Lehinize olan durumu aleyhinize çevirdiniz. Vatandaş size çok büyük öfke duyuyor, bırakın özelleştirme konusunda verdiğiniz kavgayı esas kavga şimdi başlayacak. Disiplin suçu işleyen arkadaşlarınız için kim kavga verecek?

Sn. Levent TOPCU; Çalışmalarınızdan dolayı sizi ve ekibinizi kutlarım. Yaşanan elektrik kesintilerinden dolayı Türkcell olarak 24 saat kesintisiz görev yaptınız ve Türkcell aboneleri elektrik kesintilerinden etkilenmediler. Teknik operasyon müdürü olarak bir başarıya daha imza attınız.

Sn. Sunat ATUN; Elektrik kurumundaki laçkalık tamamen siyasilerden kaynaklanıyor. Eğer elektrik kurumu da KTHY gibi siyasilerin çiftliği haline geldiyse bunun faturası topluma çok ağır olur. Vatandaş pahalı elektriğe rağmen elektrik alamıyorsa bunda hükümetinizinde suçu vardır. Sendika suçlu olabilir ancak kurumu yönetenler de en az sendika kadar suçludur. Elektrik kurumu artık siyasilerin çiftliği olmamalı.

Sn. Kubilay ÖZKIRAÇ; Bakıyorum da dün sendika damarın tuttu. Teknecik elektrik santralinde yine başrollerde idin. CTP Mağusa milletvekili Ferdi Sabit Soyer ile de maşallah haşır neşir oldunuz. Kıbrıs’ta barış engellenemez misali!

Sn. Ümit HANSEL; Dün akşam elimi uzatsam sana dokunabilecek durumdaydım ama çok sıkıda olduğum için sana seslenemedim. Malum biliyorsun elektrikler heran gidebilir diye yazımı yetiştirmeye çalışıyordum. Kalpler her zaman aşkın aynasıdır.

Sn.  Ziya GÜVENİR; Geçen akşam Dereboyu’nda  bir mekanda üşümüş gibi bir halin vardı. Gerçi elektrikler sekiz defa gitti geldi ama sen bildiğim kadarı ile üşümezdin. Yine de sporcular üşümez ama pisikolojik durumlar her zaman üşütür.

Sn. Gencay EROĞLU; Parçalanmış ailelerle ilgili hasassiyetiniz beni çok mutlu etmiştir. Okullarımızda bulunan bazı öğretmenlerimiz ne yazık ki, ayni hasassiyeti gösterememiştir. Çocuklarımız geleceğimizdir diyoruz ama onlara sahip çıkamıyoruz. Ne olur Gençlik  dairesi olarak onlara sahip çıkalım özellikle devamsızlığı olan ve dışlanan öğrencilerimize kucak açalım.

Sn. Ünal ÜSTEL; Duyduğumuza göre; Polonya’daki Turizm fuarına da katılıyorsunuz. Bize göre bu bir ilktir Polonya’dan sonra Macaristan ve Slovenya fuarına da katılabilirseniz hiç fena olmaz!