Çok yorulduk biz. Toplum olarak yorulduk, birey olarak yorulduk.

Bir halk düşünün her türlü mücadeleyi vermiş, geçmişten bugüne kadar geniş bir yelpazede yaşam mücadelesi, varoluş mücadelesi verdik. Bizim nesil değildi belki top, tüfek savaşan, yoklukla mücadele eden Atalarımızdı lakin bizim nesil de çok farklı değil.

Neden mi?

Geçmişe baktığımda bizlerin Ataları düşman bildikleri ile savaşmış, hayatta kalmak için mücadele etmiş özgürlük için egemenlik için var olmak ve bir arada yaşayabilmek için tüm bunlar için canını veren Aziz Şehitlerimizi şükranla anıyorum ruhları şad olsun.

Peki ya biz, bizim nesil?

Biz ölüyoruz teker teker sevdiklerimizi kaybediyoruz. Hemen her gün birileri bir nedenden göçüp gidiyor. Acı ile yaşıyoruz. Genç insanlar ani kalp krizleri, beyin kanamaları , tümör gibi hastalıklarımız var tanıları konulamamış virüsler ile savaşıyoruz. Düşmanımız görünmez ve ne yazık ki savaşacak bir şeyimiz de yok.

Beslenme düzenimiz bozuk, dev bir kapitalizm karşımızda göremiyoruz. Neden bu kadar çok hastalık var üstelik de bilim ve bilişim çağında. Biz neden ilaca ulaşamıyoruz, neden hekim seçme hakkımız yok? Neden eğitim alınan sınıflar konteynırdan? Neden her yıl asgari ücreti tartışıyoruz?

Atalarımız var olma mücadelesini canlarıyla ödedi ama karşılarında düşman vardı. Peki biz, bizim savaşımız kiminle? Her gün ölüyoruz, trafikte, yolda, sokakta.  Geçmiş zamanlarda yol yok, aydınlatma yok,navigasyon yok akıllı arabalar yok şimdi her şeyimiz var ama biz yokuz.

Bitmekte olan 2023 yılı çok yordu bizi. Ekonomik krizler,trafik kazaları, geçim derdi, ardı arkası kesilmeyen adli suçlar, siyasi çekişmeler , eşitsizlik ve sosyal adaletsizlik bizi çok ama çok yordu.

Düşünsenize 2024 yılına giriyoruz, o kadar acı çeken insan var ki, küçücük ülkemizde yüreğinde kocaman acılar taşıyan çocuklar var mesela. Babaları ölen,öldürülen, anneleri onlara yetmeye yetişmeye çalışırken kendini unutan. Anneler ölen yada öldürülen  çocuklar onların yüreğindeki boşluk kim doldurabilir ki? Kimse…

Peki ya evlatlarını kaybedenler, cinayete kurban giden çocuklar,gençler var bu ülkede. Onların anaları,babaları yaşadıkları acıyı yüreklerine sığdırmalarını bekleyemeyiz değil mi?

Peki ya, okula giden çocuğuna harçlık veremeyen anne babalar üzülmüyor mu? Kalpleri kırılmıyor mu sanıyorsunuz? Evine ekmek götürmek için mesaiye kalan aileler veya ek işte çalışanlar çok mu mutlular sanıyorsunuz?

Yaşıyor muyuz biz gerçekten?

Yaşamak böyle bir şey miydi?

Hastalandınız ama Genel Sağlık Sigortanız olmadığı için hekim seçme hakkınız yok.

Aybaşını getirmek için ek iş yapmak zorunda olmak veya ev kirasını borçları faturaları ödeyebilmek için gün boyu çalışıp didinip eve kendini atınca yemek yiyecek halin dahi olmaması yaşamak mı?

Cebinde çocuğunu okutacak kitap paran yokken parmağındaki alyansını satmak zorunda olduğun bir ülkede yaşadınız mı sanıyorsunuz?

Bu yaşam listesi uzayıp uzayıp gidebilir tabi ki, ama çok da uzatmaya gerek yok.  Merakımdan soruyorum biz gerçekten yaşıyor muyuz?