Konuk yazar Karakuş'un köşe yazısı...

11.050 TL  düşünülen asgari ücret yine sahne arkası nabzını yutmaya başladı. Söz konusu rakamın belirlenmesi öngörülüyorken bu  rakam ile neler yapılır neler yapılmaz bir bakalım mı?...

Bir kere yapılabilir kısmını geçelim...


Bu öngörülen rakam ile...

*İki ay ev kirası ya ödenir ya ödenmez. 

*Elektirik faturası , su, telefon ucu ucuna yetebilir.

*Çocuk okutmak eğitim asla mümkün değil. 

*Sağlık alabilmek mi üzğünüz ya öleceksiniz  yada borçlanacaksınız. 

*Aracınızın seyrüsefer ve diğer masrafları mümkün değil karşılayamazsınız. 

*Et, tavuk, balık mı. Belki eksik elektirk fatura yatırımın'dan arda kalanla diyelim.

*Üst, baş ve insanca sosyal bir yaşam mı. Rüyalarda buluşuruz. 

*Mutfak masrafı 4 kişilik ailede eş dost akraba borç ve desteği ile belki olur. 

*Restaurant'a gitmek vazgeçin Allah aşkına.

Bu ülke de sadece çalışanlar yaşıyor sanki. Başı boş bir ülke gibi duruyor. Bu hesapları yapanlar veya yapamayanlar nerede yaşıyor soruyoruz? Bu ülkeyi  el yapımı ile   dar boğazı içine sokan  hangi göz,  hangi kulak duymuyor. Bu ülkeyi yönetiyoruz diyenler ekonominin darmadağın ve alım gücünün artık olmadığını neden görmezden geliyorlar. 

Alınız bu rakam ile evlat okutunuz. Elektirk, su, telefon yatırınız. Alınız  bu rakam ile sağlık talep ediniz. Alınız bu rakam ile insan gibi yaşamaya çalışınız. Alınız bu rakam ile yıkılanı, bozulanı tamir ediniz. Sizler ve sizin gibi olanlara bu rakam verilse ne yapardınız? 

Söyleyelim mi?

Saniye bu adada durmaz, akanıza bakmadan terk-i diyar eylerdiniz. Çünkü sizler de çok iyi biliyorsunuz ki halkın sırtına geçirdiğiniz küfenin içerisine kendinizi, yandaşlarınızı,  sevdiklerinizi ve de planlarınızı da koydunuz. Halkın sırtından yakasından düşmek , halkını refah seviyeye çıkartmak devletlerin  ve de onları yönetenlerin görevidir. Siz sizi taşıyacak olanı arıyorsunuz. 

Oysa halka tabiri caizse "VURUN KAHPE" ye dercesine halkı eze eze , yıka yıka bir yaşam sunuluyor. Hiç bir şeyin daha iyiye,  daha güzele,  daha ileriye gittiği yok olmayacak da. Halkın bir kısmının bunu hak ettiğine inanan kesim de zamanında aynı hayal ve vaatler ile kaldırıldığını çabuk unutmuşa benziyor. 

Işıklandırma için dış borç, yol için dış borç, hastane için dış borç, ilaç için dış borç, maaş ödemek için bile dış borç. SSK kurumu  emekli maaşlarını ve diğer ödemeler için borçlanmaya gidiyor. Varın siz yapın hesabınızı yetkili kılınanlar.  Daha güzel bir gelecek için, ileriye gidebilmek için yaptığımız tek şey BORÇLANMAK... 

Şimdi dilencin eksikti diyorlar ya. İşte o da yavaşca ülkede kendini göstermeye başladı. Ve acı olan yanı şu ki çocuklar bu işi yapmaya başladı. Ailelerin haberi var veya yok. Belki aile gönderiyor, belki aileden habersiz ama gelin görün ki DİLENMEK her türlü acıdır.  Ne diyeceksiniz buranın vatandaşı değil, yaparsa zaten onlar yapar. 

O zaman bakamayacağın,  barındramayacağın, hakkını veremeyeceğin hiç kimseyi ülkene alamayacak, halkına zulüm ve kıtlık vermeyeceksin. Yanlışım varsa sürçü lisan etmişsem özür dilerim demeyeceğim. Çünkü ne dilim, ne elim sürçmedi. Bu halkın yaşam hakkı bu değildir. Canla başla çalışanın hakkı bu maaşlar değildir. Bu halkın mükafatı gerilik değildir. 

Yaşamı pahalaştırdığınız, emekcinin hakkını aldığınız, gerçekleri görmezden gelip ve de görevi suistimalleriniz devam ettiği sürece üzğünüz ki hayal ettiğiniz ve vaat ettiğiniz hiç bir şey olmayacak. Aksine yok olmaya yüz tutmuş ve sadece turistlerin yaz aylarında uğrak yeri olan bir ülke haline geleceğiz. Çünkü emekci  arkasına bakmadan gidecektir. 

HALKIN SIRTINDAKİ KÜFE SİZİN SIRTINIZDA OLMALI. KKTC'NİN  GERÇEK NÜFÜSÜNU DA İÇİNE KATARAK SIRTLANMALISINIZ BU  GÖREVİ...

MUTLU YILLAR SAYIN YETKİLER...

KARAKUŞ