Şiddetin Normalleştiği Bir Toplumun Portresi. Günümüzde toplumumuzun karşı karşıya olduğu en ciddi sorunlardan biri, şiddetin hızla normalleşmesi ve bireysel silahlanmanın endişe verici boyutlara ulaşmasıdır. Artık neredeyse her gün medyada “bir tartışma sonucu silahlar çekildi” ya da “bıçaklı kavga” gibi başlıklarla karşılaşmak sıradan hale geldi. Bu durum, sadece hukuki değil, aynı zamanda toplumsal olarak da huzursuzluğa yol açıyor.

Toplumda silah ya da bıçak taşımanın “güç göstergesi” olarak görülmesi, bireylerin kendilerini güvende hissetmemesinin bir sonucudur. Genç yaşta bireylerin ceplerinde bıçak, arabalarında ruhsatsız silah taşıması artık sadece suç değil, bir davranış biçimi halini almıştır.

Şiddetin bu kadar yaygınlaşmasının arkasında birçok faktör yatmaktadır. Televizyon dizilerinde ve sosyal medyada sürekli şiddetin gösterilmesi , bireylerin bu davranışı normalleştirmesine neden oluyor. Ayrıca eğitim sisteminde barışçıl iletişim, duygusal kontrol ve empati gibi değerlerin yeterince işlenmemesi, bireyleri çözümler yerine saldırganlığa yöneltiyor.

Bu sorunun çözümü, sadece polisiye tedbirlerle değil; aynı zamanda uzun vadeli sosyal politikalarla mümkündür. Öncelikle bireysel silahlanmaya karşı caydırıcı yasaların etkin biçimde uygulanması şarttır. Eğitim sisteminde duygusal zeka ve şiddetle başa çıkma yöntemleri öğretilmeli; medya ise sorumlu yayıncılık ilkelerine uymalıdır.

Toplumun içinde biriken stres, ekonomik sıkıntılar, güvensizlik, adalete olan inancın zayıflaması ve saygının giderek kaybolması, şiddeti adeta besliyor. İnsanlar artık anlaşmak yerine saldırıyor; konuşmak yerine dövüşüyor. Bu da sadece bireyleri değil, tüm toplumu tehdit ediyor.

Son olarak, şiddetin panzehiri dayanışmadır. Toplumun her kesimi aileler, öğretmenler, sivil toplum kuruluşları, bu konuda üzerine düşeni yapmalı, “herkeste silah bıçak maşallah” dedirtmeyecek bir toplum için el ele vermelidir. Gelecek neslimiz korkusuz, suça karışmadan ülkemizde yaşama hakkına sahiptir. Bu hakkı onlara borçluyuz .

Şiddet bu kadar sıradanlaşırken, sessiz kalmak da bir tür onaydır. Artık herkesin “bu böyle gitmez” deme zamanı geldi.