SOKAK HAYVANI DİYE NİTLENDİRMEK İSTEMİYORUM. Bunun yerine sokak CANLILARI demeyi tercih ediyorum. . Çünkü ben bir tek HAYVAN biliyorum o da  İNSANDIR. 


Sokak canlılarını  uyutmak, geçici bir çözüm olmasının ötesinde, etik ve insani değerlere aykırı bir uygulamadır. Her canlının doğuştan gelen temel bir hakkı vardır. Buna YAŞAMA hakkı denir. Bu hak, sokaktaki canlılar için de geçerlidir. Bu sokak canlılarının  yaşam hakkı, insanların keyfi kararlarına bağlı olmamalıdır. Sokak canlılarını  UYUTMAK , onların bu temel hakkını ellerinden almak anlamına gelir. Yaşam hakkı, sadece insanlar için değil, tüm canlılar için kutsal ve dokunulmazdır. 

Sokak canlılarının   varlığı, şehirlerin ve kırsal alanların değişmez bir gerçeğidir. Bu güzelim canlar , hep  insanlardan kaynaklanan çeşitli nedenlerle evsiz kalmış ve sokaklarda yaşam mücadelesi vermişlerdir ve vermeye de devam ediyorlar. Sokak canlılarının yaşam koşullarını  ve haklarını savunan  milyonlarca insanımız var. Hepimizin evinde hemen hemen bir yavru, bir can yaşıyordur. Asla  “HAYVAN” demediğimiz ve bizlerlerden tek farkları konuşamıyor olmaları dışında eşit yaşam alanına sahip olduğumuz  bu canları SAHİPLENELİM. 


Sokak canlıları , zorlu koşullar altında hayatta kalmaya çalışıyorlar. Tek başlarına barınma, beslenme, sağlık hizmetleri gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta büyük güçlük çekerler. Çoğu zaman açlık, susuzluk, hastalık ve trafik kazaları gibi tehlikelerle karşı karşıya kalırlar. Ayrıca, bazı insanımsı varlıkların kötü muamelelerine ve şiddetine de maruz kalabiliyorlar.  Sokak canlılarının  kökeni genellikle bazı  insanların sorumsuz davranışlarına dayanır. Sahiplenilip sonra terk edilen hayvanlar, kontrolsüz üreme sonucu sayıları hızla artan yavrular, kaybolan ve bulunamayan evcil hayvanlar, sokak canlıları  başlıca kaynaklarıdır. 

Özellikle köpekler ve kediler, şehirlerde ve kırsal alanlarda sıkça karşımıza çıkar. Çıkın bahçenize , balkonunuza bir bakın dışarıya , sokağa bir çok sokak canlısı göreceksiniz. Araba çarpanlar, zehirlenenler, evsiz sahipsiz onca yavru. İşte tüm bunların sebebi yine biz insanoğludur. Kısırlaştırma proğramları yapılsa, sahiplenen canılar sokağa bırakılmasa , barınaklar daha geniş ve kapsamlı olsa bu canlılar sokaklarda yaşamayacaktır. 

Bu sevimli canlılar , tıpkı insanlar gibi, duygusal ve fiziksel deneyimler yaşarlar. Acı çekebilir, korku duyabilir, sevinebilir ve bağlanabilirler. Bu duygusal zenginlikleri, onların yaşamlarının değersiz olmadığını ve korunmaya muhtaç olduğunu gösterir. Onları  uyutmak, onların bu değerli deneyimlerine son vermek demektir. Onların uyutulması, etik açıdan ciddi sorunlar barındırır. İnsanların, başka bir canlının yaşamına son verme hakkını kendilerinde görmeleri, etik olarak kabul edilemez bir yaklaşımdır. Bu uygulama, merhamet ve vicdan duygularımızı zedeler ve toplumsal ahlakı sarsar. 

Tam yazımı yazdığın sırada, haberlerde duyduğum açıklama ile kendime geldim diyebilirim. Alınan kararda SOKAK CANILARININ ÖNCE KISIRLAŞTIRILACAĞI, SONRA CİPLENECEĞİ ve SAHİPLENDİRLENECEĞİ kararının geldiğini gördüm. Olması gereken yapıldı. 


BENİ KÖPEĞİM  ISIRMAZ , 

KEDİM TIRMALAMAZ..    

“ İNSAN” KADAR…


ALINAN BU İNSANİ KARAR İÇİN SONSUZ TEŞEKKÜRLER TÜRKİYE’M…